Rus siyasi tarihinde ülkeni yöneten Dmitri isimli 3 yönetici var. Bunlardan
ilki Dmitri İvanoviç Donskoy`dur. Moskova knezliği (1359-89) ve Vladimir büyük knezliği
yapan (1362-89) Dmitri Donskoy Kulikovo Çarpışması'nda (8 Eylül 1380) Altın
Orda Devleti'ni yenilgiye uğrattığı için özel yere sahiptir.
İkinci Rusya yöneticisi
tarihe “Yalancı Dmitri” adıyla keçen Rus çarıdır. Yalancı Dmitri Rurik
hanedanının sona ermesiyle (1598) başlayan karışıklık sırasında, kendini IV.
İvan'ın 1591'de Ugliç'te esrarengiz biçimde ölen küçük yaştaki oğlu Dimitri
İvanoviç olduğunu öne sürmüştür. Yalancı Dimitri 17 yüzyılın başında Moskova
Büyük Knezliği tahtına hak iddia etmiş ve 1605'ten 1606'daki ölümüne kadar
yaklaşık bir yıl boyunca I. Dimitri adıyla Rus çarı unvanını sürdürmüştür.
Rusya tarihinde Dmitri
adıyla ülkenin yönetimini üstelenen üçüncü kişi ise mevcut devlet başkanı
Dmitri Anatoliyeviç Medvedev`dir. 1965 yılında doğan Medvedev 2008 yılında
Putin`in halefi olarak göreve başlamıştır. İktidarı dönemi kimi analizciler
tarafından Putin`le hakimiyeti paylaşmasını işareti gibi “Medputin” ya da
“Putvedev” gibi değerlendirilmiştir.
Rusya analizcileri
arasında Medvedev`in Rus siyasi sistemindeki yeri hakkında çelişkili görüşler
var. Bazıları Medvedev`i “Putin`in oyuncağı” olduğunu ve zamanı geldiğinde bir
tarafa atılacağını ireli sürerken, kimileri de zaman-zaman Putin`le fikir
ayrılığına düşen ve kendine özgün tazı olan modern Rusya`nın yöneticisi gibi
görme eğiliminde. Putin`in yeniden iktidara geleceği haberi birincilerin
görüşünü kimsen doğrularken, onun 2012’ci yılda başbakan olacağına dair
açıklamalar ise ikincileri haklı çıkaracak gelişme sayılabilir. Esasında
içeride Putin Rusya`da düzeni, istikrarı ve gücü temsil ederken, Medvedev daha
çok “liberal”, hukuk yanlısı ve uzlaştırıcı yönüyle dikkat çekmiştir. Dış
politikada ise Putin daha çok Rusya`nın Asya daha doğrusu Avrasya yüzünü
yansıtırken, Medvedev Batı yönünü daha çok ortaya koyan anlayışı temsil
etmiştir. Zaten Batı`nın 2012’ye ilişkin siyasi senaryolarda Medvedev`in
başkanlığından yana tavır koyma eğiliminde olması da bundan kaynaklanmaktaydı.
Ancak son dönemlerde
Medvedev siyasi geleceğine ilişki önemli sıkıntılar yaşamağa başlamıştır.
Öncelikle, başkanlığı Putin`le bırakma hem içeride hem dışarıda Medvedev`i
zorlamaktadır. Şöyle ki, iktidar değişimi içeride Putin yerine onu tercih eden
liberal çevreleri hayal kırıklığına uğratırken, Batı`da Putin karşısında
Medvedev`e verilen primi azaltmıştır. İkinci olarak, Medvedev`in Batı`ya karşı
“füze resti” ABD ve Avrupa`da ona ilgini aşağıya çeken bir diğer nedendi.
Üçüncü olarak,
Medvedev`in Duma seçimleri sonuçları konusunda Putin`le benzer tavırları sergilemesi
onu hem içerideki sistem içi ve dışı muhaliflerin hedefine çevirdi, hem de
Batı`da onun siyasi kişiliğine dair soru işaretlerini daha da güçlendirdi.
Bu koşullarda Medvedev
son belki de en önemli darbeni Putin`den aldı. 15 Aralıkta televizyonda Rus halkının
sorularını cevaplayan Putin Medvedev`in görevden aldığı eski maliye bakanı
Anatoliy Kudrin`in överek yeni kabinede görev vereceğini açıklaması Rus
kulislerinde Medvedev`in harcana bileceğini söylentilerini yayılmasına sebep
oldu. Her ne kadar Putin ek bir açıklama ile Medvedev`in Başbakan olacağını
belirtse de, Rus siyaset kulislerinde Medvedev`siz hükümet senaryoları
tartışılmağa başlandı bile. Bu senaryolar içersinde yeni başbakanın Kudrin
olacağını söyleyenlerin sesi ise daha gür çıkıyor.
Bir biri ardına siyasi
darbeler alan Medvedev ise Putin açıklamalar yaparken Brüksel`deydi. Rusya
devlet başkanı 14-15 Aralık tarihlerinde buradaki 28. AB-Rusya zirvesine
katılarak taraflar arasındaki önemli konularda müzakereler yaptı. AB Konseyi
Başkanı Herman van Rompuy ve Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ile yapılan
görüşmelerde enerji işbirliği, vize serbestisi, Euro bölgesindeki kriz,
Rusya`nın Dünya Ticaret Örgütü üyeliği, Suriye meselesi ve İran konusu yer
almıştır. Enerji konusunda taraflar arasındaki işbirliğini daha da
güçlendirilmesi, vize serbestisin surecinin yavaş da olsa başlaması, Rusya`nın
DTÖ üyeliğin gerçekleşmesi ve krizde olan Avrupa`ya Rus ekonomik yardımı
konusunda önemli uzlaşmalar yaşandı.
Medvedev seçimler
konusunda eleştirileri kabul etmese de, basın toplantısında Rusya Suriye tavrı
konusunda ortak suskun kalmağı tercih etti. Ancak görüşmenin ertesi günü
Moskova yönetimi ilk kez, Suriye krizinin çözümünde Birleşmiş Milletler`in
müdahalesinin gerekli olduğunu söyledi ve Güvenlik Konseyi’ne Suriye’de
şiddetin sona ermesi çağrısında bulunan tasarı sundu. Rusya bu tavrında
Suriye`deki durumun giderek Esad yönetimi için zorlaşmasının yanı sıra, Batı
ile seçimler nedeniyle artan gerginliyi azaltma niyetinin de etkisi var.
Hiç kuşkusuz bu süreçte
dış politika konusunda esas yetkilere sahip başkan Medvedev`in son dönemlerde
siyasi geleceği ile ilgili karşılaştığı sorunların da etkisi var. Ancak Rusya
gibi adeta “yoktan liderin var edildiği” bir ülkede mevcudun harcanması da o
kadar zor olmuyor. Bu bakımdan zaten devlet başkanı olduğunda “silik siyasi
kişiliği” olduğu gerekçesi ile sık-sık eleştirilen Medvedev`in de harcanması
şaşırtıcı olmasa gerek.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi Başkanı (QAFSAM-www.qafsam.org)
19.12.2011 19:30 Yerel
saatı | 16:30 Dünya saatı