30 Aralık 2014 Salı

Dalgası Bol Ukrayna Siyaseti



31.07.2012 11:40 Yerel saatı | 08:40 Dünya saatı
Temmuz ayı başında Ukrayna siyasetinde işler yine karıştı ve Rusça`ya yasal statü verilmesine karşı çıkan muhalefet sokağa döküldü.
Kiev sokakları polisle muhalefetin yeni ve sert çatışmalarına sahne oldu. Doğrusu, bu gelişme Post Sovyet coğrafyası için sıradan bir durum sayılabilir. Hele Ukrayna`nın “turuncu devrimin” vatanı olduğu düşünülürse. Keza Arap baharının ( artık sonbaharı ya da kışı mı desek) Ortadoğu sokaklarında tozu dumanı bir birine kaldığı bir ortamda Ukrayna siyasetinin de sokaklara inmesi şaşırtıcı olmasa gerek.
Esasında Ukrayna siyasetini biraz takip edenler bilir ki, son 20 yıl zarfında Post Sovyet coğrafyasının Rusya`dan sonraki en büyük ülkesinde siyaset hiç durulmadı. Belki 2000’li yıllarla mukayesede, göreceli olarak bağımsızlığın ilk 10 yılını ülke siyasetinin en istikrarlı ve görece sakin dönemi saymak mümkün.
Bizce, sonraki gelişmelerin bu dönemi adeta “fırtına öncesi sessizlik” anlamı taşımasını sağlayan bir kaç yapısal neden vardı. Öncelikle, Ukraynalılar ciddi bir mücadele sonrası elde ettikleri bağımsızlıktan çok umutluydular ve halkın büyük çoğunluğu neredeyse bütün sorunların “sihirli bir değenekle” çözüme ulaşacağı kanaatindeydi.
Ancak ilk 10 yıl içinde işler iyice değişti. Ukrayna`yı yönetenler halkın sorunlarını çözmede başarısız kaldılar. Bu da toplumsal memnuniyetsizlikleri körükledi ve sokaklara taşan siyasi mücadeleyi alevlendirdi.
Gürcü kökenli gazeteci Gongadze’nin öldürülmesi sebebiyle Devlet Başkanı Leonid Kuçma`ya karşı başlayan bu süreç, turuncu devrim, karşı devrim gibi aşamaları yaşadı ve bugün de “Rus dili” gerekçesi ile tekrarlanmakta.
İkincisi, Rusya 1990”larda daha çok kendi dertleri ile uğraşmaktaydı ve Kremlin için Ukrayna siyaseti bu ülkenin BDT üyeliği ile Karadeniz filosunun bölgede kalması dışında pratik bir anlam taşımıyordu. Ancak 2000`li yıllarda kendini iyice toparlayan Rusya Ukrayna üzerindeki tarihi iddialarını da tekrar ve güçlü biçimde devreye soktu. Hatırlanacağı üzere, bu köşede daha önce yazdığımız bir kaç yazıda Kremlin’in bu iddialarını “Ukrayna’yı Ermenistanlaştırma” şeklinde kavramsallaştırmıştık.
Nihai hedef olarak Rusya`nın “Ukrayna`yı Ermenistan gibi tam anlamıyla siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel olarak kendi güdümüne sokmak” anlamını taşıyan bu süreçte ise Kremlin’in var olan çok sayıda silahının başında ise “enerji” ile “Rus azınlık” etkenleri geliyor. Nitekim bu da Ukrayna siyasetinde “Rus faktörünün” büyük etkinlik kazanmasına neden oluyor. Rusya-Ukrayna ilişkilerinde sık-sık yaşanan “doğal gaz zehirlenmesi”, ya da Kırım meselesinin zaman-zaman gündeme gelmesi de bunun çok açık göstergelerinden.
Halk memnuniyetsizliği ve Rusya müdahaleciliği Ukrayna`da coğrafi ayrışımdan da güç alan etnik ve mezhepsel içerikli toplumsal politizasyona neden oldu. Bu süreci son 10 yılda Ukrayna`daki sert siyasi mücadelenin üçüncü nedeni olarak sayabiliriz. Geçen 10 yıl zarfında seçim sonuçları ve politik güç örgütlenmeleri ile kendini iyice gösteren bu coğrafi ve etnik ayrışım siyaseti Ukrayna`yı politik tercih bağlamında filen 3`e bölmüş durumda: Başkent Kiev ve çevresi, Batı Ukrayna ve Doğu Ukrayna.
Katolik Ukraynalıların yaşadığı ve Polonya`yla birleşik geçmişi olan ve SSCB’ye, ancak 1939`da katılan Batı Ukrayna güçlü milliyetçi siyasi bir tercihe sahip. Seçimlerde bu bölgede Turuncu devrimciler ve onların son mirasçıları (son destekledikleri başkan adayı şimdi hapiste bulunan Yuliya Timoşenko`ydu) oyların büyük çoğunluğunu alıyor.
Uzun yüzyıllar boyu Rusya çarlığı ve SSCB`nin bir parçası olan Doğu Ukrayna`da ise Ortodoks Ukraynalılar ile Ruslar egemen konumda. Buradaki nüfus ise Rusya ile sıkı ilişkilerden yana. Bölgede son bir kaç seçimde başkan Yanukoviç`in iktidarda bulunan ve zaten ilk önce bu coğrafyada ortaya çıkan Bölgeler Partisi ezici üstünlüğe sahip.
Kiev ve çevresi ise bu iki bölge arasında kalan stratejik öneme sahip tampon bölgedir. Ukrayna`da iktidarı kazanmak ve iktidarda kalmak isteyen siyasi güçler bu bölgenin desteğini almak zorunda. Başkent Kiev her iki bölgenin yanı sıra, dışarıdan da aldığı önemli miktarda göçle heterojen bir nüfusa sahiptir. Siyasi bakımdan daha çok ılımlı görüşleri ile öne çıkan bölge insanı, politik-felsefi bağlamda kendini turuncu devrimcilere yakın hissetse de, son seçimlerde Yanukoviç`e çok ciddi destek vererek, “Rusya ile yeni bir krize hayır” diyen pragmatik bir tavır sergiledi.
Ukrayna siyasetinde son sokaklara çıkışın yapısal nedenlerinin yanı sıra, konjonktürel nedenleri de var. Ancak bunu bir diğer yazıda ele alacağız.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder