Kuzey Kafkasya: Riskler ve fırsatlar (1)
a) Jeopolitik risk ve
fırsatlar
Bu yazı dizisinin Ocak
ve Şubat aylarında yayınlanan bölümlerinde de belirttiğimiz gibi Kuzey Kafkasya
Azerbaycan'ın Rusya ile sınırını teşkil etmektedir. Rusya'nın bu bölgedeki
durumu tam kontrol etmesi ve güçlü olması, resmi Moskova'nın güneyindeki komşularına
ve bu çerçevede de Azerbaycan'a kendi baskısını güçlendirmesi anlamını
taşımaktadır. Geleneksel olarak son 500 yılda geniş sömürgecilik politikası
yürüten Rusya'nın bu faaliyetlerinde "denizlere çıkış elde etmek" ve
"Ortodokslara hamilik etmek" faktörleri özel rol oynamıştır. Bu
çerçevede Azerbaycan Rusya için Hazar Denizi'ne, Türk Boğazlarına ve hatta
geniş anlamda İran körfezine çıkış yolunda önemli coğrafya gibi özel önem
taşımıştır. 1. Petronun 18. yüzyıldaki Hazar yolculuğu ve haleflerine Osmanlı
ile İran arasındaki ilişkileri bozmayı tavsiye eden ünlü vasiyetnamesi de
Rusya'nın Azerbaycan'a bu yaklaşımının ilk önemli örnekleri sayılabilir. İlkin
çalışmaları daha 1. Petro döneminde başlamış olan Kafkasya'da Hıristiyan Ermeni
devleti kurmak girişimlerini de Rusya'nın genişleme politikasında "
Ortodokslara hamilik etmek" faktörünü kullanması gibi değerlendirmek
mümkündür.
Öncelikle, 19. yüzyılda
Rusya İmparatorluğu'nun Kafkasya'yı işgal etmesi kendi olumsuz etkilerini
günümüze kadar sürdüren bir süreci başlatmıştır. Öyle ki, Rusların bölgeyi ele
geçirmesinden sonra Azerbaycan Türklerinin Kafkasya'daki belirleyici etkisi çok
ciddi darbe almıştır. İkincisi, Rusya'nın bu işgali 1813 tarihli Gülistan ve
1828 tarihli Türkmençay anlaşmaları ile Azerbaycan'ın Kuzey ve Güney olarak
ikiye parçalanmasına sebep olmuştur. Üçüncüsü, hem bu anlaşmalar, hem de Edirne
Antlaşması'yla sonuçlanan 1828-1829 tarihli Rus-Osmanlı Savaşı Ermenilerin
Kafkasya'ya kitlesel şekilde göçüne sebep olmuş ve bölgede daha sonra kurulan
Ermenistan'ın temelini oluşturmuştur. 20. yüzyılda Rusya'daki rejimin değişmesi
bile bu ülkenin Kuzey Kafkasya'ya ve Azerbaycan'a genel bakışını
değiştirmemiştir. Bolşevik yönetimi de öncelikle Kuzey Kafkasya'yı ele
geçirmiş, sonra petrolü ile ünlü olan Bakü'yü işgal etmiştir. 1991 yılında
SSCB'nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu'nun Kuzey Kafkasya’da
zayıfladığı dönemde, Azerbaycan'a yönelik Rus baskılarını ciddi darbe almış,
güçlendiği dönemde ise Azerbaycan'a etki olanakları artmıştır. Mevcut koşullarda
Rusya'nın bölgedeki bu geleneksel politikası İran ve Ermenistan ile kurulan
ittifaklar çerçevesinde sürdürülmeye çalışılıyor.
Ancak diğer taraftan
Kuzey Kafkasya, Azerbaycan için yeni jeopolitik denge yaratma fırsatı da
sağlamaktadır. Azerbaycan için dünyaya çıkışın üç temel yönü var: güneyden İran
yolu, batıdan Gürcistan-Türkiye yolu ve kuzeyden Rusya yolu. Güney yolu
Azerbaycan açısından önemli tarihi geleneği temsil etmesine rağmen, İran'ın
uluslararası sistem tarafından kuşatıma alınmaya çalışılması ve İran`daki
mevcut siyasi yapının Azerbaycan Türklerine ilişkin Karabağ ve Güney Azerbaycan
konularında da kendini açıkça ortaya koyan olumsuz yaklaşımı gibi nedenlerle
ciddi sorunlar yaratmaktadır. Bu durum Azerbaycan açısından Güney yolunun kullanım
olanaklarını ciddi şekilde sınırlamaktadır. Mevcut koşullarda Batı yolu
Azerbaycan'ın dünyaya çıkışının temel stratejik yönünü oluşturmaktadır. Yalnız
bir yandan Zengilan-Nahçıvan-Iğdır hattının Ermeni engeli ile kesilmesi ve bu
istikametin coğrafi özelliklerinin sınırlılığı, diğer taraftan ise Rus ve
Ermeni unsurlarının tehdidi altındaki Gürcistan yolunun kırılganlığı Batı
yolunun tek başına alternatif olmasında ciddi riskler yaratmaktadır. Bu anlamda
tarihi açıdan önemli stratejik yön gibi ciddi olumsuz boyutlara sahip Kuzey
yolu Batı hattını destekleyici rolü ile önemli işleve sahiptir. Bu bağlamda
Kuzey yolunun açık tutulması bir yandan Azerbaycan'ın sadece Batı yoluna
"mahkum edilmesine" olanak vermeyerek stratejik manevra olanaklarını
artırırken, diğer yandan Kafkasya'ya dair gelenek Rus politikasının daha da
sertleşerek Batı yolunu doğrudan tehdit etmesi sürecini bir anlamda yumuşatmak
fırsatı yaratmaktadır. Ayrıca Kuzey yolunun seçenek gibi korunması Rusya ile
Türkiye arasında gelişen ilişkiler sistemi bağlamında bölgede tarihte örneği
olmayan, dahası mahiyeti ve stratejik sonuçları bakımından ise yeni nitelik
taşıyan Rusya-Azerbaycan-Türkiye üçlü işbirliğine geniş olanaklar sağlıyor. Bu
kontekstte Azerbaycan ve Türkiye ile özel tarihi, dini ve etnik bağları olan
Kuzey Kafkasya Rusya'nın bölgedeki politikalarında işbirliği sürecine yapıcı
katkı sağlama olanağına sahiptir.
Devam edecek…
25.04.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder