Bu hafta sonu Rusya halkı sandık
başına giderek 6. kez yeni başkanını seçecek. Daha seçim olmadan başkanın 3.
kez Vladmir Putin olacağı ise nerdeyse kesin. Yapılan kamuoyu araştırmaları çok
büyük bir sürpriz olmazsa Putin`in yüzde 50`nin üzerinde oy alarak ilk turda
seçileceğine işaret ediyor. Zaten Rus seçim geleneği böyle bir sürprize izin
vermiyor. Rusya`nın son on yılına damgasını vurmuş Putin`in bu durumu onun
seçim vaatlerine özel önem verilmesini gerektiriyor.
Dahası 2024 yılına kadar iktidarda
kalacağına dair senaryolar dikkate alınırsa, bu başkanlık seçimi Rusya`nın
geleceğine dair yeni bir aşamayı temsil ediyor. Putin`in kendisi ve iktidar
çevreleri onun iki dönem daha iktidarda kalması istikametinde açık yorumda
bulunmasalar da, Başbakanın seçim vaatleri bir başkanlık döneminden çok daha
uzun süreyi kapsayan vaatler içermektedir. Diğer adaylarla mukayesede devletin
geniş imkanlarının desteğiyle yanı sıra, karizmatik kişiliği ile de öne çıkan
Putin`in seçim vaatlerinde önceki başkanlık dönemlerinde benimsediği ve
Başbakanlık döneminde vurgu yapılan hususların öne çıktığı gözlemlenmektedir.
Hatırlanacağı üzere, Yeltsin
sonrasında ülkenin içinde düştüğü krizden kurtaracak ulusal lider misyonu ile
ortaya çıkarılan Putin tarihi, iç ve dış etkenler ışığında “kontrollü dönüşüm
modelini” temel strateji haline getirmiştir. Bu çerçevede gerçekleştirilen Putin
reformları “güçlü ve etkin merkezi devlet, güçlü ekonomi, güçlü ordu ve Rus dış
politikasında var olan çeşitli modellerinin sentezinden oluşan uzlaşmacı ve
pragmatist aktif dış politika” biçiminde formüle edilebilecek ve bir biriyle
sıkı bağlantılı olan dört temel hedefi gerçekleştirmeyi hedeflemiştir.
Başkanlık dönemindeki 8 yıl ve perde arkasından Rusya`yı yönettiği son dört
yılla (dış koşulları da göz ardı etmeden) baktığımızda Putin`in bu hedefleri
gerçekleştirmede önemli başarılar yakaladığı gözlenebilir.
Ancak gelinen noktanın Rusya
bakımından halen tatmin edici olmadığını da vurgulamak gerekir. Zaten Putin de
seçim vaatlerinin yer aldığı ve basında yayınlanan 7 makalesinin ilkinde bu
konuya değiniyor. 16 Ocak tarihli “Rusya cevap verilmesi gereken meydan
okumalara yöneliyor” isimli makalesinde tekrar başkan olma isteğini başlatılan
reform sürecini tamamlama arzusuyla izah ediyor. Makalede küresel sistemin
meydan okumaları özetlenerek, Rusya`nın siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel
meydan okumalara gerekli şekilde cevap vermesi için reformların devam
ettirilmesinin zorunlu olduğu vurgulanmakta.
Rusya`nın favori başkan adayı 23
Ocakta yayınladığı ikinci makalesinde Rusya`da etnik sorunlara ilişkin
düşüncelerini ve çözüm önerilerini açıklamış. Rusya`nın ABD benzer bir
göçmenler ülkesi olmadığını belirten Putin, ülkede Rus kültürünün
belirleyiciliği ve birleştiriciliğini, eğitim ve kültürde bu boyutun ağırlık
kazanacağını ilan etmiştir. Etnik sorunların çözümünde yurttaş
vatanseverliğinin önemini vurgulayan Rus lider, etnik ve dini ayrılıkçılıkla
mücadelenin sertleştirileceğini belirtmiştir. Rusya Başbakanı, etnik
meselelerle ilgili devlet başkanına bağlı yeni bir kurum yaratma ihtiyacını da
vurgulamıştır.
Putin, 30 Ocak`daki üçüncü
makalesinde ise Rusya`nın ekonomik hedefleri konusuna yer vermiştir. Ülke
ekonomisinin yapılan reformlarla Sovyet döneminin sonundaki kriz durumundan
kurtulduğunu ve küresel ekonomide sağlam bir konuma yerleştiğini ifade eden
Putin, özellikle hammadde sektöründe rekabet edilebilir düzeye ulaşıldığını
belirtmektedir. Rusya ekonomisinin sanayi, altyapı, hizmet ve tarım alanlarımda
rekabet edebilecek yapıya sahip olmasının önemini vurgulayan Rus lider bunun
için yapısal reformlar yapılacağını ifade etmiştir. Bu bağlamda Rusya ekonomisinin
teknolojik geriliğin aşılması, rekabet ortamın geliştirilmesi, iç pazarın
büyütülmesi, halk tasarruflarının yatırma dönüştürülmesi ve doğrudan yatırımlar
işin uygun ortamın sağlanılması, devletin ekonomideki rolünün azaltılması
önemli hedefler olarak belirlenmektedir.
Rusya`nın gelecek başkanı demokrasi
ve siyasi sistemin geleceğine ilişkin görüşlerini ise 6 Şubat`da Komersant
gazetesinde yayınladığı “Demokrasi ve Devletin Niteliği” makalesinde
açıklamıştır. Devleti toplumun istikrarlı gelişimi için elzem gören Putin,
demokrasini ise devletin halkın çıkarlarına hizmetinin olmazsa olmaz şartı gibi
değerlendirmektedir. Gerçek demokrasinin bir süreç işi olduğunu ve dışarıdan
kopyalanarak oluşturulamayacağını ve ülke insanlarının katkılarının gerekli olduğunu
belirten Putin, 1990”lı yılardaki demokrasi deneyiminin Rusya`da halka anarşi
ve oligarşi biçiminde yansıdığının altını çizmektedir. Rusya Başbakanı ülkede
demokrasinin gelişimi için Duma`da partilerin yasallaşma, Duma, bölgesel ve
devlet başkanlığı seçimlerinde adaylık ve seçilme koşullarını kolaylaştıran
yeni yasaların gündeme geldiğini vurgulamıştır. Putin ayrıca demokrasinin
gelişimi için yeni katılım mekanizmalarının devreye sokulmasını, bu kapsamda
internetin yasal düzenleme önerilerinin gündeme alınması, bölgesel seçimlerde
ve kamu yöneticilerinin performansının ölçülmesinde kullanımını önermektedir.
Yerel yönetimlerin idari ve mali bakımdan güçlendirilmesi de Putin önerileri
arasında. Rusya federal devlet yapısı ile ilgili görüşlerini de açıklayan
Putin, ülkede 2000`li yıllardaki ayrılıkçılık ve yasalara aykırı bölgesel
yönetimler sorunun hallolduğunu, bölge valilerinin tekrar doğrudan
seçileceğini, ancak başkanının valiyi kontrol etme ve hatta görevden alma
hakkının saklı tutulacağını belirtmektedir. Keza Putin makalesinde merkezi
yönetimin kendi yetkilerini bölgelerle paylaşmasına da önem verilmesinin altı
çizmiştir. Kremlin yeni sahibi olacak Rus lider, Rus dili ve kültürünü ülke
yapısı içindeki önemini ise gözardı edilmeyeceğini vurgulamıştır. Putin`in
seçim vaatleri arasında devletin rekabet gücünün artırılması, yolsuzluklarla
mücadele ve yargı sistemin geliştirilmesine de özel yer verilmiştir.
Putin 13 Şubat`da Komsomolskaya
Gazeta`da yayınlanan “Adaletin İnşası: Rusya İçin Sosyal Politika” makalesinde
ise kendisinin sosyal vaatlerine değinmiştir. Ekonominin sosyal içeriğine vurgu
yapan, emekli maaşları ve sosyal yardımları artıracağı sözünü veren Putin
emlak, nüfus ve eğitim alanındaki vaatleri ise dikkat çekiyor. Başbakan
Rusya’nın nüfusunun giderek azalmasını geriye çevirerek 143 milyondan 154
milyona çıkarma sözü vermekte ve bu çerçevede hükümetin ikiden fazla çocuk
sahibi olan kadınlara aylık para yardımı yapılacağını, Rusya’ya yılda 300 bin
göçmen gelmesine destek verileceğini, ayrıca alkol ve uyuşturucu madde
kullanımı ile mücadelenin de güçlendirileceğini belirtiyor. Öğrenci burslarının
artırılması ve kreş sayısının çoğaltılması, yeni kamusal istihdam alanları
yaratılması ve emlak fiyatlarını ucuzlatılması da vaatler arasında.
Putin, 20 Şubat`da Rossiyskaya
Gazeta’ya yazdığı “Güçlü Olmak: Rusya Ulusal Güvenliğinin Garantörü”
makalesinde Rusya`nın ulusal güvenliğine ilişkin görüşlerini, Rus ordusunun
modernizasyonu ve yeni alınacak silahlarla ilgili planlarını açıkladı.
Rusya`nın sadece güçlü olursa güven içinde yaşayabileceğini belirten, Putin
Rusya’nın kara, deniz, hava ve nükleer gücünün yeterli kapasitede olacağını, bu
alanda yapılacak yatırımların ise ülkenin ekonomisine pozitif katkı
sağlayacağını savundu. “Kara ve denizden kullanılabilen kıtalararası 400 adet
stratejik füze, 20 adet deniz altı, 50 savaş gemisi ve beşinci nesil savaş
uçakları dahil olmak üzere 600 adet savaş uçağı Rusya ordusuna dahil olacak”
sözünü veren Rusya Başbakanı, binden fazla helikopter, 28 adet S-400 füze savunma
sistemi, 38 adet Vityaz hava savunma sistemi, 2300 tank ve 17 bin adet çeşitli
amaçlar için kullanılacak askeri araç alınacağını kaydetmiştir. Zaten Putin`in
başında olduğu Rusya hükümeti ordunun modernizasyonuna yönelik çalışmalar için
2020’ye kadar 22 trilyon ruble (730 milyar dolar) ayırmış durumda. Ayrıca,
makalede Rus ordusunda reformlara devam edileceğinin ve ordunu sosyal
ihtiyaçlarına özel dikkat gösterileceği vurgulanmaktadır.
Putin yeni dönemdeki dış politika
anlayışını ise 27 Şubat`da Moskovksiy Komsomoles gazetesinde yayınlanan “Rusya
ve Değişen Dünya” yazısında ortaya koymuştur. Dünyada güvenliğin Rusya`sız
sağlanamayacağını belirten Putin, Rus dış politikasının amacının ülkenin siyasi
konumu, tarihi rolü ve gelişimine uygun stratejik nitelikli hedefler
gerçekleştirmek olduğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda yeni jeopolitik gerçeklere
uygun biçimde küresel düzen oluşumu için çalışacaklarını ilan eden Rus lider
uluslararası hukuka uyulması zaruretini vurgulayarak, ABD ve NATO`nu bazı
durumlarda hukuk dışı davranmakta ve sözde insanı amaçlarla devlet
egemenliklerini ihlal etmekte suçlamaktadır. Bu durumun önlenmesi için BM`nin
ve onun Güvenlik Konseyi`nin devreye girmesinin öneren Putin makalesinde “Arap
Baharı” sürecini de değerlendirmiştir. Rusya`nın başta demokratik bir havada
olan bu sürece olumlu yaklaştığını ifade eden Rusya başbakanı olayların darbe,
iç çatışma ve savaş boyutuna varmasının rahatsız edici olduğunu ve dış askeri
müdahalenin Kaddafi`nin Ortaçağı aratan bir acımasızlıkla öldürülmesiyle
sonuçlandığının altını çizmiştir. Suriye`de Libya senaryosunun gerçekleşmesine
izin vermeyeceklerini ilan eden Putin, bu ülkede bir an önce silahların
koşulsuz susmasına, dış müdahalenin önlenmesine ve devlet egemenliğine dayanan
ulusal diyalogun başlamasını önermektedir. Makalesinde genel anlamda “Arap
Baharı”nın olumlu olduğunu Rus lider bu sürecin Rus ekonomik çıkarlarına zarar
vermesinden rahatsızlığına da yer vermiştir. Suriye konusunda Çin`le
işbirliğine devam edeceklerini belirten Putin, Asya Pasifik`in artan önemi ve
ortak küresel öncelikler çerçevesinde Pekin`le işbirliğini derinleştireceği
mesajını vermektedir.
Asya`da bir diğer güç olarak
Hindistan`ı önemseyen Rusya lideri, İran`in nükleer programa sahip olma hakkını
kabul edilmesini ve sorunun görüşmeler yoluyla çözülmesini önermekte ve
İsrail-Filistin sorununun çözümüne katkı vermek istediklerini belirtmektedir.
Kuzey Kore`nin nükleer ülke olmasını istemediklerini belirten Putin, nükleer
silah konusunda yeni küresel bakışın oluşumu ihtiyacını, Afganistan ve
uluslararası terörizm konusunda da rahatsızlık ve çözüm önerilerini dile
getirmektedir. Diş politikada ekonominin rolüne özel önem atfeden Kremlinin
gelecek sahibi, ABD ile ilişkilerdeki ekonomik boyutun en önemli eksiklik
olduğu belirtmektedir. ABD`nin, NATO`nun genişlemesi ve füze savunma sistemi
gibi çabalarına Rusya`nın karşılık vereceğini ilan eden Putin AB`ye de özel yer
ayırmaktadır. Kendilerini Büyük Avrupa`nın bir parçası olarak gördüklerini
belirten Rus lider, AB`nin güçlü ve istikralı olmasını ve özellikle enerji
alanında işbirliğini daha da geliştirmek istediklerini vurgulamaktadır.
Putin`inin makalesinde dikkat çeken diğer unsurlar ise soydaşlara desteğin
güçlenerek devam edeceği ve internetin küresel siyaset içersindeki artan
önemine yaptığı vurgudur. Ayrıca, Putin Rusya`da yurtdışı kaynaklı sivil toplum
örgütlerinin kültürel ve sosyal proje yapmasına engel olmayacaklarını, ancak
politik sistemi değişiminde rol almalarına izin vermeyeceklerini
belirtmektedir.
Putin`in diş politika vaatleri
arasında Türkiye ve Azerbaycan doğrudan anılmamaktadır. Genel olarak Rusya`nın
bu ülkelerle ilişkilerin eski seyrinde devam edecek gibi gözükmekte, ancak füze
kalkanı ve Suriye gibi meseleler Türkiye ile ilişkileri, post Sovyet coğrafyasındaki
entegrasyonu derinleştirme çabaları Azerbaycan`la ilişkileri sıkıntı
yaratabilir.
Özetle, önümüzdeki dönemde Rusya`yı
ve dünyanı yeni bir Putin reformları dalgası beklemektedir. Rusya`nın ilk Putin
döneminde farklı olarak daha etkin ve güçlü olması bu sürece hem küresel, hem
de bölgesel bağlamda daha fazla dikkat yetirmeyi gerektirmektedir.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya
Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti
(QAFSAM-www.qafsam.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder