30 Aralık 2014 Salı

3. Putin Dönemi Ne Vaat Ediyor?




Bu hafta sonu Rusya halkı sandık başına giderek 6. kez yeni başkanını seçecek. Daha seçim olmadan başkanın 3. kez Vladmir Putin olacağı ise nerdeyse kesin. Yapılan kamuoyu araştırmaları çok büyük bir sürpriz olmazsa Putin`in yüzde 50`nin üzerinde oy alarak ilk turda seçileceğine işaret ediyor. Zaten Rus seçim geleneği böyle bir sürprize izin vermiyor. Rusya`nın son on yılına damgasını vurmuş Putin`in bu durumu onun seçim vaatlerine özel önem verilmesini gerektiriyor.
Dahası 2024 yılına kadar iktidarda kalacağına dair senaryolar dikkate alınırsa, bu başkanlık seçimi Rusya`nın geleceğine dair yeni bir aşamayı temsil ediyor. Putin`in kendisi ve iktidar çevreleri onun iki dönem daha iktidarda kalması istikametinde açık yorumda bulunmasalar da, Başbakanın seçim vaatleri bir başkanlık döneminden çok daha uzun süreyi kapsayan vaatler içermektedir. Diğer adaylarla mukayesede devletin geniş imkanlarının desteğiyle yanı sıra, karizmatik kişiliği ile de öne çıkan Putin`in seçim vaatlerinde önceki başkanlık dönemlerinde benimsediği ve Başbakanlık döneminde vurgu yapılan hususların öne çıktığı gözlemlenmektedir.
Hatırlanacağı üzere, Yeltsin sonrasında ülkenin içinde düştüğü krizden kurtaracak ulusal lider misyonu ile ortaya çıkarılan Putin tarihi, iç ve dış etkenler ışığında “kontrollü dönüşüm modelini” temel strateji haline getirmiştir. Bu çerçevede gerçekleştirilen Putin reformları “güçlü ve etkin merkezi devlet, güçlü ekonomi, güçlü ordu ve Rus dış politikasında var olan çeşitli modellerinin sentezinden oluşan uzlaşmacı ve pragmatist aktif dış politika” biçiminde formüle edilebilecek ve bir biriyle sıkı bağlantılı olan dört temel hedefi gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Başkanlık dönemindeki 8 yıl ve perde arkasından Rusya`yı yönettiği son dört yılla (dış koşulları da göz ardı etmeden) baktığımızda Putin`in bu hedefleri gerçekleştirmede önemli başarılar yakaladığı gözlenebilir.
Ancak gelinen noktanın Rusya bakımından halen tatmin edici olmadığını da vurgulamak gerekir. Zaten Putin de seçim vaatlerinin yer aldığı ve basında yayınlanan 7 makalesinin ilkinde bu konuya değiniyor. 16 Ocak tarihli “Rusya cevap verilmesi gereken meydan okumalara yöneliyor” isimli makalesinde tekrar başkan olma isteğini başlatılan reform sürecini tamamlama arzusuyla izah ediyor. Makalede küresel sistemin meydan okumaları özetlenerek, Rusya`nın siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel meydan okumalara gerekli şekilde cevap vermesi için reformların devam ettirilmesinin zorunlu olduğu vurgulanmakta.
Rusya`nın favori başkan adayı 23 Ocakta yayınladığı ikinci makalesinde Rusya`da etnik sorunlara ilişkin düşüncelerini ve çözüm önerilerini açıklamış. Rusya`nın ABD benzer bir göçmenler ülkesi olmadığını belirten Putin, ülkede Rus kültürünün belirleyiciliği ve birleştiriciliğini, eğitim ve kültürde bu boyutun ağırlık kazanacağını ilan etmiştir. Etnik sorunların çözümünde yurttaş vatanseverliğinin önemini vurgulayan Rus lider, etnik ve dini ayrılıkçılıkla mücadelenin sertleştirileceğini belirtmiştir. Rusya Başbakanı, etnik meselelerle ilgili devlet başkanına bağlı yeni bir kurum yaratma ihtiyacını da vurgulamıştır.
Putin, 30 Ocak`daki üçüncü makalesinde ise Rusya`nın ekonomik hedefleri konusuna yer vermiştir. Ülke ekonomisinin yapılan reformlarla Sovyet döneminin sonundaki kriz durumundan kurtulduğunu ve küresel ekonomide sağlam bir konuma yerleştiğini ifade eden Putin, özellikle hammadde sektöründe rekabet edilebilir düzeye ulaşıldığını belirtmektedir. Rusya ekonomisinin sanayi, altyapı, hizmet ve tarım alanlarımda rekabet edebilecek yapıya sahip olmasının önemini vurgulayan Rus lider bunun için yapısal reformlar yapılacağını ifade etmiştir. Bu bağlamda Rusya ekonomisinin teknolojik geriliğin aşılması, rekabet ortamın geliştirilmesi, iç pazarın büyütülmesi, halk tasarruflarının yatırma dönüştürülmesi ve doğrudan yatırımlar işin uygun ortamın sağlanılması, devletin ekonomideki rolünün azaltılması önemli hedefler olarak belirlenmektedir.
Rusya`nın gelecek başkanı demokrasi ve siyasi sistemin geleceğine ilişkin görüşlerini ise 6 Şubat`da Komersant gazetesinde yayınladığı “Demokrasi ve Devletin Niteliği” makalesinde açıklamıştır. Devleti toplumun istikrarlı gelişimi için elzem gören Putin, demokrasini ise devletin halkın çıkarlarına hizmetinin olmazsa olmaz şartı gibi değerlendirmektedir. Gerçek demokrasinin bir süreç işi olduğunu ve dışarıdan kopyalanarak oluşturulamayacağını ve ülke insanlarının katkılarının gerekli olduğunu belirten Putin, 1990”lı yılardaki demokrasi deneyiminin Rusya`da halka anarşi ve oligarşi biçiminde yansıdığının altını çizmektedir. Rusya Başbakanı ülkede demokrasinin gelişimi için Duma`da partilerin yasallaşma, Duma, bölgesel ve devlet başkanlığı seçimlerinde adaylık ve seçilme koşullarını kolaylaştıran yeni yasaların gündeme geldiğini vurgulamıştır. Putin ayrıca demokrasinin gelişimi için yeni katılım mekanizmalarının devreye sokulmasını, bu kapsamda internetin yasal düzenleme önerilerinin gündeme alınması, bölgesel seçimlerde ve kamu yöneticilerinin performansının ölçülmesinde kullanımını önermektedir. Yerel yönetimlerin idari ve mali bakımdan güçlendirilmesi de Putin önerileri arasında. Rusya federal devlet yapısı ile ilgili görüşlerini de açıklayan Putin, ülkede 2000`li yıllardaki ayrılıkçılık ve yasalara aykırı bölgesel yönetimler sorunun hallolduğunu, bölge valilerinin tekrar doğrudan seçileceğini, ancak başkanının valiyi kontrol etme ve hatta görevden alma hakkının saklı tutulacağını belirtmektedir. Keza Putin makalesinde merkezi yönetimin kendi yetkilerini bölgelerle paylaşmasına da önem verilmesinin altı çizmiştir. Kremlin yeni sahibi olacak Rus lider, Rus dili ve kültürünü ülke yapısı içindeki önemini ise gözardı edilmeyeceğini vurgulamıştır. Putin`in seçim vaatleri arasında devletin rekabet gücünün artırılması, yolsuzluklarla mücadele ve yargı sistemin geliştirilmesine de özel yer verilmiştir.
Putin 13 Şubat`da Komsomolskaya Gazeta`da yayınlanan “Adaletin İnşası: Rusya İçin Sosyal Politika” makalesinde ise kendisinin sosyal vaatlerine değinmiştir. Ekonominin sosyal içeriğine vurgu yapan, emekli maaşları ve sosyal yardımları artıracağı sözünü veren Putin emlak, nüfus ve eğitim alanındaki vaatleri ise dikkat çekiyor. Başbakan Rusya’nın nüfusunun giderek azalmasını geriye çevirerek 143 milyondan 154 milyona çıkarma sözü vermekte ve bu çerçevede hükümetin ikiden fazla çocuk sahibi olan kadınlara aylık para yardımı yapılacağını, Rusya’ya yılda 300 bin göçmen gelmesine destek verileceğini, ayrıca alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile mücadelenin de güçlendirileceğini belirtiyor. Öğrenci burslarının artırılması ve kreş sayısının çoğaltılması, yeni kamusal istihdam alanları yaratılması ve emlak fiyatlarını ucuzlatılması da vaatler arasında.
Putin, 20 Şubat`da Rossiyskaya Gazeta’ya yazdığı “Güçlü Olmak: Rusya Ulusal Güvenliğinin Garantörü” makalesinde Rusya`nın ulusal güvenliğine ilişkin görüşlerini, Rus ordusunun modernizasyonu ve yeni alınacak silahlarla ilgili planlarını açıkladı. Rusya`nın sadece güçlü olursa güven içinde yaşayabileceğini belirten, Putin Rusya’nın kara, deniz, hava ve nükleer gücünün yeterli kapasitede olacağını, bu alanda yapılacak yatırımların ise ülkenin ekonomisine pozitif katkı sağlayacağını savundu. “Kara ve denizden kullanılabilen kıtalararası 400 adet stratejik füze, 20 adet deniz altı, 50 savaş gemisi ve beşinci nesil savaş uçakları dahil olmak üzere 600 adet savaş uçağı Rusya ordusuna dahil olacak” sözünü veren Rusya Başbakanı, binden fazla helikopter, 28 adet S-400 füze savunma sistemi, 38 adet Vityaz hava savunma sistemi, 2300 tank ve 17 bin adet çeşitli amaçlar için kullanılacak askeri araç alınacağını kaydetmiştir. Zaten Putin`in başında olduğu Rusya hükümeti ordunun modernizasyonuna yönelik çalışmalar için 2020’ye kadar 22 trilyon ruble (730 milyar dolar) ayırmış durumda. Ayrıca, makalede Rus ordusunda reformlara devam edileceğinin ve ordunu sosyal ihtiyaçlarına özel dikkat gösterileceği vurgulanmaktadır.
Putin yeni dönemdeki dış politika anlayışını ise 27 Şubat`da Moskovksiy Komsomoles gazetesinde yayınlanan “Rusya ve Değişen Dünya” yazısında ortaya koymuştur. Dünyada güvenliğin Rusya`sız sağlanamayacağını belirten Putin, Rus dış politikasının amacının ülkenin siyasi konumu, tarihi rolü ve gelişimine uygun stratejik nitelikli hedefler gerçekleştirmek olduğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda yeni jeopolitik gerçeklere uygun biçimde küresel düzen oluşumu için çalışacaklarını ilan eden Rus lider uluslararası hukuka uyulması zaruretini vurgulayarak, ABD ve NATO`nu bazı durumlarda hukuk dışı davranmakta ve sözde insanı amaçlarla devlet egemenliklerini ihlal etmekte suçlamaktadır. Bu durumun önlenmesi için BM`nin ve onun Güvenlik Konseyi`nin devreye girmesinin öneren Putin makalesinde “Arap Baharı” sürecini de değerlendirmiştir. Rusya`nın başta demokratik bir havada olan bu sürece olumlu yaklaştığını ifade eden Rusya başbakanı olayların darbe, iç çatışma ve savaş boyutuna varmasının rahatsız edici olduğunu ve dış askeri müdahalenin Kaddafi`nin Ortaçağı aratan bir acımasızlıkla öldürülmesiyle sonuçlandığının altını çizmiştir. Suriye`de Libya senaryosunun gerçekleşmesine izin vermeyeceklerini ilan eden Putin, bu ülkede bir an önce silahların koşulsuz susmasına, dış müdahalenin önlenmesine ve devlet egemenliğine dayanan ulusal diyalogun başlamasını önermektedir. Makalesinde genel anlamda “Arap Baharı”nın olumlu olduğunu Rus lider bu sürecin Rus ekonomik çıkarlarına zarar vermesinden rahatsızlığına da yer vermiştir. Suriye konusunda Çin`le işbirliğine devam edeceklerini belirten Putin, Asya Pasifik`in artan önemi ve ortak küresel öncelikler çerçevesinde Pekin`le işbirliğini derinleştireceği mesajını vermektedir.
Asya`da bir diğer güç olarak Hindistan`ı önemseyen Rusya lideri, İran`in nükleer programa sahip olma hakkını kabul edilmesini ve sorunun görüşmeler yoluyla çözülmesini önermekte ve İsrail-Filistin sorununun çözümüne katkı vermek istediklerini belirtmektedir. Kuzey Kore`nin nükleer ülke olmasını istemediklerini belirten Putin, nükleer silah konusunda yeni küresel bakışın oluşumu ihtiyacını, Afganistan ve uluslararası terörizm konusunda da rahatsızlık ve çözüm önerilerini dile getirmektedir. Diş politikada ekonominin rolüne özel önem atfeden Kremlinin gelecek sahibi, ABD ile ilişkilerdeki ekonomik boyutun en önemli eksiklik olduğu belirtmektedir. ABD`nin, NATO`nun genişlemesi ve füze savunma sistemi gibi çabalarına Rusya`nın karşılık vereceğini ilan eden Putin AB`ye de özel yer ayırmaktadır. Kendilerini Büyük Avrupa`nın bir parçası olarak gördüklerini belirten Rus lider, AB`nin güçlü ve istikralı olmasını ve özellikle enerji alanında işbirliğini daha da geliştirmek istediklerini vurgulamaktadır. Putin`inin makalesinde dikkat çeken diğer unsurlar ise soydaşlara desteğin güçlenerek devam edeceği ve internetin küresel siyaset içersindeki artan önemine yaptığı vurgudur. Ayrıca, Putin Rusya`da yurtdışı kaynaklı sivil toplum örgütlerinin kültürel ve sosyal proje yapmasına engel olmayacaklarını, ancak politik sistemi değişiminde rol almalarına izin vermeyeceklerini belirtmektedir.
Putin`in diş politika vaatleri arasında Türkiye ve Azerbaycan doğrudan anılmamaktadır. Genel olarak Rusya`nın bu ülkelerle ilişkilerin eski seyrinde devam edecek gibi gözükmekte, ancak füze kalkanı ve Suriye gibi meseleler Türkiye ile ilişkileri, post Sovyet coğrafyasındaki entegrasyonu derinleştirme çabaları Azerbaycan`la ilişkileri sıkıntı yaratabilir.
Özetle, önümüzdeki dönemde Rusya`yı ve dünyanı yeni bir Putin reformları dalgası beklemektedir. Rusya`nın ilk Putin döneminde farklı olarak daha etkin ve güçlü olması bu sürece hem küresel, hem de bölgesel bağlamda daha fazla dikkat yetirmeyi gerektirmektedir.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder