Rusya`da 4 Mart`ta yapılacak devlet başkanlığı seçimleri yakınlaştıkça
ülkedeki siyasi tansiyon ve aktiflik de güçleniyor.
Geçen Aralık ayında
yapılan Duma seçimlerine dair iddialar ve özellikle “sistem dışı” muhalefetin
sokaklara taşıdığı kalabalıklar ise Rusya yönetiminin işini daha zorlaştırıyor.
Özellikle, “sistem dışı” muhalefetin Aralık ayından beri Duma seçimlerinin
iptalini talep eden bir kaç önemli gösteri düzenlemesi ve bu tür eylemlere
devam edeceğini açıklaması son 10 senedeki sürece baktığımızda Rus siyaseti
bakımından yeni bir durumu temsil ediyor.
Duma seçim sonuçlarının
faturasının Putin`e çıkarılması ve sokak gösterilerinde onun artık bırakması ve
sisteminin de sona ermesi yönünde talepler ise yendien Kremli`nin resmi sahibi
olmaya hazırlanan Başbakan için yeni problemler yaratıyor. Bu sorunlar Putin’in
3’cü dönem devlet başkanı olmasını engelleyemese de, kimilerinin “güdümlü
demokrasi”, iktidardakilerin ise “egemen demokrasi” gibi betimledikleri Rus
siyasi sisteminin işleyişi, istikrarı ve geleceği bakımından önem arz
etmektedir.
Rus siyaseti bakımından
bir nevi 1990’ların sonunu hatırlatan bu durumun esas sorunları ise Duma`nın
ciddi yara alan meşruiyeti, sokakları dolduran “sistem dışı” Rus muhalefeti ile
Putin arasındaki ilişki ve nihayet Putin`in devlet başkanlığı seçimindeki
başarı oranıdır.
Öncelikle, Aralık`ta yapılan Duma seçimlerinin meşruiyeti son 1999’dan beri hiç olmadığı şekilde tartışılır durumda. İktidar partisinin yüzde 15`lere varan oy kaybı yaşayarak Duma`daki anayasal çoğunluğunu kaybetmesine ve komünistler, aşırı milliyetçiler ve sosyal demokratların oylarını artırmasına rağmen, neredeyse sonuçlardan kimse memnun değil. Her ne kadar hem Medvedev, hem de Putin hem de iktidar partisi yıpranmışlığa ve küresel ekonomik krize rağmen, Duma`da mutlak çoğunluğu elde edilmesini büyük bir başarı olduğunu vurgulasalar da, durumun hiç de iç açıcı olmadığının farkındalar. Dahası “başarı” denen bu durumda seçim öncesi ve sırasındaki çok sayıda yasadışı çabaların önemli payının olması sıkıntıları bir az daha güçlendirmektedir.
İkincisi, Rusya`da sistem içi muhalefet sayılabilecek komünistler, aşırı milliyetçiler ve sosyal demokratlar Duma seçimleri sorununu sadece bazı açıklamalarla geçiştirmeye çalışsalar da, tepkili kitleler sokaklara taşmış durumda. Artık bir kaç büyük gösteri yapan kitle 4 Şubat`ta daha büyük yeni bir gösteriye hazırlanıyor. “Arap Baharı” denen süreçten de ilham alan bu kitleler henüz kendi liderini, organizasyonun tam bulamasa da ve Rus siyasetinde belirleyici olmaktan çok uzak olsa da neyi talep ettiğini meydanlarda açıkça ortaya koyuyor: Duma seçimlerinin yeniden yapılması ve Putin`in ve rejimin son bulması. Rus siyasi gerçekleri bakımından oldukça maksimalist sayılan bu taleplerin yerine getirilmesi mümkün olmasa da “sistem dışı” bu reaksiyon Rus iktidarında ve toplumsal çevrelerde değişik yankılar yaratmış durumda.
Öncelikle, Aralık`ta yapılan Duma seçimlerinin meşruiyeti son 1999’dan beri hiç olmadığı şekilde tartışılır durumda. İktidar partisinin yüzde 15`lere varan oy kaybı yaşayarak Duma`daki anayasal çoğunluğunu kaybetmesine ve komünistler, aşırı milliyetçiler ve sosyal demokratların oylarını artırmasına rağmen, neredeyse sonuçlardan kimse memnun değil. Her ne kadar hem Medvedev, hem de Putin hem de iktidar partisi yıpranmışlığa ve küresel ekonomik krize rağmen, Duma`da mutlak çoğunluğu elde edilmesini büyük bir başarı olduğunu vurgulasalar da, durumun hiç de iç açıcı olmadığının farkındalar. Dahası “başarı” denen bu durumda seçim öncesi ve sırasındaki çok sayıda yasadışı çabaların önemli payının olması sıkıntıları bir az daha güçlendirmektedir.
İkincisi, Rusya`da sistem içi muhalefet sayılabilecek komünistler, aşırı milliyetçiler ve sosyal demokratlar Duma seçimleri sorununu sadece bazı açıklamalarla geçiştirmeye çalışsalar da, tepkili kitleler sokaklara taşmış durumda. Artık bir kaç büyük gösteri yapan kitle 4 Şubat`ta daha büyük yeni bir gösteriye hazırlanıyor. “Arap Baharı” denen süreçten de ilham alan bu kitleler henüz kendi liderini, organizasyonun tam bulamasa da ve Rus siyasetinde belirleyici olmaktan çok uzak olsa da neyi talep ettiğini meydanlarda açıkça ortaya koyuyor: Duma seçimlerinin yeniden yapılması ve Putin`in ve rejimin son bulması. Rus siyasi gerçekleri bakımından oldukça maksimalist sayılan bu taleplerin yerine getirilmesi mümkün olmasa da “sistem dışı” bu reaksiyon Rus iktidarında ve toplumsal çevrelerde değişik yankılar yaratmış durumda.
Özellikle, Putin`le
birlikte ülke siyasetinde ağırlığı iyice güçlenen ve yavaş-yavaş kendi tarihi
konumuna yerleşmeye başlayan Rus Ortodoks kilisesinin lideri Patrik 2. Aleksey
halkın itiraz hakkının olduğunu ve buna saygı gösterilmesi yönünde açıklamalar
yaptı. Patrik’in bu açıklamasını Rusya yönetimin rızası ile yaptığı ve
özellikle Medvedev`le yakın ilişkisinin bu süreçte etkili olduğunu belirtenler
var. Keza, Rusya devleti ile sivil toplum kurumları arasında koordinasyonunu
sağlayan Devlet Başkanı bünyesindeki Sivil Kurul ise Duma seçimlerinin
faturasını Merkezi Seçim Komisyonu`na çıkararak komisyon başkanının istifasını
talep etti. Başlangıçta itirazcılara zorluk çıkaran Rusya yönetimi ise artık
gösteriler için daha geniş meydanlar ayırma noktasında daha anlayışlı
davranıyor. “Putin sisteminin” esas mimarı ve son Duma seçimlerinin esas
sorumlusu sayılan Kremlin yöneticisi Dimitri Surkov ise sanki itirazcıların
taleplerine cevap veriyormuş gibi Rus siyasi sistemin zaten değiştiği yönüde
demeçler veriyor. Medvedev ve Putin ise bir yandan Duma seçimlerinin meşruiyetini
savunurken, diğer yandan ireli sürülen seçim yolsuzluklarını araştırılacağı
yönünde mesajlar veriyorlar. Ayrıca her iki yöneticinin halkın itiraz hakkı
noktasına eskisiyle mukayesede daha hoşgörülü mesajlar verdiği de dikkatlerden
kaçmıyor.
Üçüncüsü, Rus yönetimin
sokaktakilerle temas noktasında ise bir kafa karışıklığı veya “bilincli bir
dağınıklık” göze çarpıyor. Putin`e yakınlığı ile bilinen eski Maliye bakanı
Aleksey Kudrin Başbakanla sokaktaki muhalifler arasında aracı olabileceği
yönünde mesajlar veriyor. Kudrin, bu konudaki önerisini 16 Ocak`ta, sokak
muhalefetinin liderlerinin temsil olunduğu gösteri organizasyon komitesi
üyeleri Boris Nemsov, Gennadiy Gudkov, Vladimir Rıjkov, Sergey ve Anastasiya
Udaltsova ile görüşmesinde de dile getirdi. Batı’da ve ülkedeki liberal
çevreler arasında ciddi saygınlığı bulunan Kudrin`in bu tavrı “Putin`in
siparişi” şeklinde algılanarak eleştirilere uğrasa da, halen gündemde kalmaya
devam ediyor. Nitekim görüş iştirakçılarından Vladimir Rıjkov kendi facebook sayfasında
iktidarla görüşmenin mümkün olabileceğini, ancak bunun iktidarın diyaloga hazır
olduğunu gösteren bir teklifle gelmesi halinde mümkün olacağını yazdı.
Ancak diğer taraftan, bazı Rus uzmanlar sokaktaki muhalefetle temasın ve muhatap alınmanın bu kitlenin ve onun liderlerini meşrulaştırarak politik bir güce dönüştüreceğini ve Rus siyasi sistemindeki dengeleri iktidar aleyhine daha da sarsacağını ireli sürüyorlar. Rusya yönetimin sokak muhaliflerine ilişkin bu ikili tavrında Putin’in 4 Mart seçimlerindeki başarı kazanması için ortaya koyduğu seçim stratejisinin izleri ise açıkça seçiliyor. Önümüzdeki yazılarda bu konuya daha derinlemesine bakacağız...
Ancak diğer taraftan, bazı Rus uzmanlar sokaktaki muhalefetle temasın ve muhatap alınmanın bu kitlenin ve onun liderlerini meşrulaştırarak politik bir güce dönüştüreceğini ve Rus siyasi sistemindeki dengeleri iktidar aleyhine daha da sarsacağını ireli sürüyorlar. Rusya yönetimin sokak muhaliflerine ilişkin bu ikili tavrında Putin’in 4 Mart seçimlerindeki başarı kazanması için ortaya koyduğu seçim stratejisinin izleri ise açıkça seçiliyor. Önümüzdeki yazılarda bu konuya daha derinlemesine bakacağız...
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
31.01.2012 16:00 Yerel
saatı | 13:00 Dünya saatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder