21 Ağustos`ta Rusya nihayet Dünya Ticaret Örgütü`ne (DTÖ) üye oldu. Nihayet
diyoruz, çünkü Rusya`nın bu kuruma üye olma serüveninin tam 19 yıllık tarihi
var.
Kremlin yönetiminin küresel
ekonomik yapıya enterge olma çabaları, özellikle de ticaret düzenlemelerine
ilgi göstermesi 1993 yılına kadar uzanmaktadır. Rusya yöneticileri 1993 yılında
Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması (GAAT) özel ilgi göstermiş ve bu
anlaşmaya imza koyma çabası içinde olmuşlardır.
O zaman henüz yenice
bağımsız olan Rusya`nın ekonomisinde liberal politikalar, dış politikasında ise
Batıya özel sempati duyan Atlantikçi yaklaşım etkindi. Bu çerçevede GAAT`a,
1995 yılından itibaren ise bu anlaşmanın yerini alan Dünya Ticaret Örgütü`ne
üyelik Rusya`yı yönetenler için özel anlam ifade etmekteydi.
Öncelikle, ekonomik
bağlamda, Dünya Ticaret Örgütü`ne üyelik Rusya ekonomisinin liberal reformları
gerçekleştirmesi ve yabancı yatırımları çekmesi bakımından önemli
görülmekteydi. İkincisi, dış politika bakımından ise Atlantikçilere göre,
kuruma üyelik Rusya`nın Batıya entegrasyonu bakımından önem arz etmekteydi.
Rusya`da 1990`lı
yılların ortalarından itibaren ekonomide liberal politikalar önemli ölçüde
revize edildi. Zaten dış politikada da Atlantikçilik yerini Batı ile zaman
zaman gerginlik üreten Avrasyaçılığa bıraktı.
Bu süreçte DTÖ üyeliği
meselesi önemli ölçüde gölgede kalsa da, hatta zaman-zaman Rusya ile Batı
arasındaki gerginliğin konularından birine dönüşse de, Rusya yöneticileri bu
kuruma üye olma hedefinden vazgeçmediler. DTÖ`ye üyelik hedefi Rusya`da
ekonomide “devlet kapitalizmini”, dış politikada ise kendine özgün “uzlaşmacı”
modelini devreye sokan Putin yönetiminin önemsediği konulardan biri oldu.
Medvedev döneminde de
devam eden bu yaklaşım DTÖ ile 1995 yılından itibaren başlayan müzakerelerin
devam etmesini sağladı. Taraflar arasındaki müzakerelerin esas konularını ise
gümrük tarifeleri, tarım sektörü, Rus hizmet sektöründe liberalleşme ve yasal
sorunların çözümü oluşturdu.
Bunun yansıra, Rusya`nın
üyeliği meselesi bazı üye devletlerle yaşadığı sorunlar nedeniyle ciddi sıkıntı
ve gecikmeler yaşadı. Malum, DTÖ`ye üye olmak için bütün üyelerin “olurunu”
almak şart. Nitekim kuruma üyelik meselesi ABD, AB ve Gürcistan tarafından
Moskova`ya karşı koz olarak kullanıldı. Polonya, Baltık ülkeleri ve Ukrayna ise
Rusya ile yaşadığı sorunlar sırasında DTÖ üyeliğini veto etme silahını kullanma
tehdidi savurdular.
Rusya uzun
müzakerelerden sonra 2011 yılında hem DTÖ ile müzakereleri başarı ile
sonuçlandırdı, hem de itiraz eden üyelerin rızasını almayı başardı. Rusya`nın
DTÖ üyeliğine ilişkin kurumla imzaladığı protokol 2012 yılı Temmuz ayında Duma
tarafından onaylandı. Başkan Putin`in 21 Agustos`takı kararnamesi ise yasal
süreci tamamlamış oldu.
Rusya`nın DTÖ üyeliğine
ülke içinden bazı küçük itirazlar olsa da, genelde ciddi ekonomistler ve
politikacılar bu olayı olumlu karşılamaktalar. Başta eski maliye bakanı Aleksey
Kudrin olmakla çok sayıda saygın ekonomi uzmanı ise bu üyeliğin Rus
ekonomisinin gelişimine hız kazandıracağını düşünüyor. Politik anlamda ise, DTÖ
üyeliği İran, Suriye ve füze savunma sistemi sebebiyle iyice gerginleşen
Rusya-Batı ilişkilerinde küçük de olsa bir yumuşama sayılabilir.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
23.08.2012 17:20 Yerel
saatı | 14:20 Dünya saatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder