30 Aralık 2014 Salı

İran ve Ortadoğu Olayları - 2




Ortadoğu'daki olaylar İran için aynı zamanda belli riskler yaratmaktadır.
Öncelikle, ülkelerde iktidar değişikliği ve kargaşaların ortaya çıkmasında İran'a özgü otoriter yapı, yolsuzluk, yoksulluk ve işsizliğin güçlü olması gibi nedenlerin de etkili olması resmi Tahran'da rahatsızlık yaratmaktadır.
İran rejimi için iç politik bağlamda bu rahatsızlığın üç temel kaynağı vardır: 1- Muhafazakarlar ile Reformcular arasındaki mücadele, 2- Etnik sorunların kabarması tehlikesi, 3 -Muhafazakarların kendi arasında dini lider Ayetullah Hamaney ile Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad çekişmesi.
Bunlardan birincisi 1990'ların sonundan itibaren başlayan ve en sert şekilde devam eden muhafazakarlarla reformcular arasındaki iktidar mücadelesidir. Ülkede zaten gergin olan ve özellikle son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra açıkça ve sert biçimde ortaya çıkan bu mücadelede Ortadoğu'daki süreçten faydalanmaya çalışıyor.
Öyle ki, Musevi ve Kerrubi`nin öncülük ettiği "Yeşil muhalefet" 1,5 yıllık aradan sonra ilk kez bu yılın Şubat ayında Ortadoğu'daki gelişmeleri gerekçe göstererek kitlesel gösteriler yapmaya muvaffak oldu. Ancak muhalefetin bu aktifliyi iktidar tarafında sert önlemlerle engellendi, Musevi ve Kerrubi ev hapsine alındı, onlara desteğini gizlemeyen Haşimi Rafsancani`nin kendisi ve yakınları İran hakimiyetindeki önemli görevlerini kaybettiler.
Ortadoğu`daki gelişmelerin İran'daki rejimine yarattığı ikinci tehlike de kendini ülkede etnik sorunların kabarması şeklinde gösterebilir. Tahran yönetimi kabul etmese de, İran'da etnik sorunu en önemli sıkıntılardan biri olduğu biliniyor. Ancak Ortadoğu olaylarından sonra artık bu sorunun da İran'da iktidar değişikliği için aktif araç olarak kullanılacağına dair ciddi resmi beyanlar gündeme gelmeye başladı. Öyle ki, 2 Mart'ta dini lider Hamaneyi`ye yakınlığı ile bilinen İran Devrim Muhafızları Ordusu`nun İstihbarat Teşkilatı ülkede yeni gerginliğin etnik zeminde olabileceğine dair açıklama yaptı.
İstihbarat servisi İran Devrim Muhafazacıları İstihbarat Teşkilatı açıklamada, ABD’nin bu yıl içinde İran'da "kadife devrimi" yapmak niyetinde olduğunu iddia etti. "Fars` ajansın Mart ayında İstihbarat Başkanı Hüseyin Taib`in 2 Mart'taki konuşmasına istinaden verdiyi haberde, ABD`nin ülkenin kuzeybatı ve güneydoğu bölgelerinde etnik ve dini faktörlerden kullanarak yeni darbe planları hazırladığı iddia etmiştir.
İran'da muhafazakarların kendi arasında Hamaney-Ahmedinejad çekişmesi ülkede siyasal sistemin geleceği açısından yeni riskler yaratan bir diğer husustur. Bu çekişmenin esas sebebi Ahmedinejad’ın İran'da tüm sistemi tam kontrol etmek ve Hamaney`in buna direnmesi ve kendi belirleyici konumunu korumak istemesi oluşturmaktadır.
Nitekim Cumhurbaşkanı Ahmedinejad`ın İran İstihbarat bakanının görevden alınması ve bazı bakanlıkları kaldırma çabalarına Hamaneyi`nin sert tepkisi, parlamentonun cumhurbaşkanına muhalif kanadının direnişi bu çekişmenin siyasal sistemdeki yansımaları gibi değerlendirilmektedir.
Yine taraflar birbirine medya üzerinde karşılıklı saldırılar yapıyorlar. Şimdilerde giderek güçlenen ve esasen siyasi ve bürokratik makamların kontrolü üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenen Hamaney-Ahmedinejad çekişmesinin uzun vadede ise sokaklara taşması mümkündür.
Ortadoğu'daki gelişmelerin İran'ı rahatsız eden ikinci boyutu ise müttefik ülkelerde, örneğin Suriye`de ortaya çıkan olaylardır. Suriye yönetimine karşı yapılan bu siyasi protestoların İran'a yakın Beşar Esad hakimiyetini devirmesi İran'ın bölgedeki gücünü zayıflatıcı gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bu durumdan rahatsız olan İran Tunus, Mısır, Bahreyn ve Yemen gibi ülkelerdeki protestolara destek verirken, Suriye`deki olayları fitne ve İran`a baskı yapma amaçlı çabalar olarak nitelendirmektedir. Nitekim son olarak İran Parlamentosu Araştırma Merkezi'nin hazırladığı raporda da Suriye`de baş veren olayların İsrail ve ABD tarafından yapay biçimde yaratıldığı bildirilmektedir.
Durumdan rahatsız olan Tahran yönetimi Suriye’deki olayların ülkeye yansımaması için devlet medyasına sansür uygulamaktadır.
Batı'nın Libya`ya karşı kullandığı müdahale nedenlerini İran`a saldırı ihtimalini güçlendiren bir diğer gelişme olması Tahran yönetiminin rahatsız eden üçüncü boyut gibi değerlendirilebilir. Batı Kaddafi yönetiminin halka karşı güç kullandığını gerekçe göstererek Libya karşı BM kararı almış ve ardından askeri araçları devreye sokmuştur.
İran rejiminin otoriter niteliği ve muhalefete yönelik baskıcı tutumu dikkate alındığında bu sürecin İran`a askeri müdahale ihtimalini güçlendirdiği kabul edilebilir. Bu bağlamda ABD'nin bölgedeki iktidar değişikliklerine verdiği desteği bir anlamda bölge halkların gözünde meşruiyetini kaybetmiş rejimleri daha meşru iktidarlara değiştirerek İran`a müdahale için uygun bölgesel ortam hazırlama çabası olarak da değerlendirmek mümkündür.
Nitekim İran Parlamentosu Araştırma Merkezi'nin Nisan ayının son haftası hazırladığı analitik raporda “ABD, İngiltere, Fransa ve bölge ülkelerinden Suudi Arabistan`ın halk isyanlarını kullanarak süreci istedikleri yöne yöneltmek istedikleri” vurgulanıyor.
Son olarak yeni rejimlerin Filistin meselesinde İsrail'e karşı nispeten daha sert tavır alması (artık Mısır bunun bazı işaretlerini veriyor) İran'ın bu sorunu kullanarak bölgede nüfusunu güçlendirme olanaklarını sınırlayabilir.
Dr. Nazim CAFERSOY
Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
21.05.2011 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder