Rusya`nın post Sovyet coğrafyasındaki geleneksel etkinliğinin güncellenmesi
son dönemlerde ciddi bir ivme kazanmıştır.
Nitekim 2012`deki
başkanlık seçimlerinde Putin`in dış politika önceliği olarak beyan ettiği
“Avrasya Birliği” projesi, göreve gelirken yeni bir dış politika doktrini
hazırlama talimatı, bu talimat sonucu hazırlandığı belirtilen doktrin
tasarısından basına yansıyanlar Kremlin’in post Sovyet coğrafyasında çok
boyutlu entegrasyon çabalarını yeni yılda da sürdüreceğinin habercisi.
Esasında Moskova`nın bu
coğrafyadaki tarihi mirası Rusya`nın 1991 sonrası bölge politikaları ile
birleştirildiğinde bu durum şaşırtıcı değil. Keza SSCB`nin çöküşü sonrası onun
hukuki ve siyasi mirasçısı konumunda olan Rusya için geçen 20 sene içinde
yönetimde kimin olmasından bağımsız olarak BDT coğrafyasında en öncelikli çıkar
alanı olarak görülmüş ve “yakın çevre” biçiminde tanımlanarak Rus dış
politikasının temel yönelim alanlarının başında gelmiştir.
İster Rusya`nın içinde
bulunduğu iç koşullar, isterse de bölgesel ve uluslararası dengeler dikkate
alındığında geçen 20 sene içinde Rusya`nın BDT bölgesindeki etkinlik
mücadelesini üç temel döneme ayırmak mümkündür. 1991-1999 yıllarını kapsayan
ilk dönemin esas özelliği Rus etkinliğinin, Kremlin yönetimin çabalarına
rağmen, bir gerileme sürecinde olmasıdır. SSCB’nin çöküşü ile başlayan bu süreç
Başkan Boris Yeltsin’in AGİT`in 1999’daki İstanbul Zirvesi’nde Gürcistan`dan
askeri üslerini çekeceğini resmen taahhüt etmesi ile zirveye ulaşmıştır.
1999-2008 dönemlerini
içine alan ikinci dönem Rusya`nın mevcut gerileme sürecini durdurma ve mümkün
olduğunca geriye çevirme dönemi olarak tanımlanabilinir. Rusya`da Vladimir
Putin`in iktidara gelmesi ile başlayan bu süreç enerji kaynaklarının yanı sıra
11 Eylül saldırıları bağlamında ABD`nin bölgeye artan ilgisi ile ciddi bir
meydan okuma ile karşı karşıya kalmıştır. Fakat içte Putin reformları ile
toparlanmaya başlayan Rusya`nın, dışarıda ABD`nin 2003’te Irak`a saldırısını ve
Afganistan`da işlerinin istediği gibi gitmemesini kullanarak, özellikle 2004
yılı sonrasında BDT coğrafyasında gerileme sürecini durdurmuş ve bölgede eski
gücünü yeniden kazanmaya başlamıştır. Gürcistan ve Ukrayna gibi ülkelerin
istemelerine rağmen, Rusya`nın itirazıyla Mart 2008`de NATO üyeliğine alınması
yolunun açılmaması Moskova yönetiminin bu gücü yeniden kazandığını simgeleyen en
önemli veri gibi görülebilir. Bölgede siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel
bağlamda kendini gösteren Rus etkinliğinin en başarısız boyutunu ise
Bakü-Ceyhan petrol hattı olmak üzere Rusya`ya alternatif enerji projelerini
engelleyememiş olması oluşturmuştur.
Rusya`nın BDT
coğrafyasında etkinlik kurma politikasının üçüncü döneminin habercisi ise 2008
Ağustos’unda Kremlin yönetimin Gürcistan`a askeri müdahalesi olmuştur. O
tarihten beri gelişmeler ve Rusya`nın attığı adımlar Moskova yönetiminin bu
dönemi BDT mekanında kendi düzenin kurma dönemi olarak gördüğünü söylemeyi
mümkün kılıyor. BDT coğrafyasında Rus askeri üslerinin kalma sürelerinin
uzatılması, Abhazya ve Güney Osetya`ya kurulan yeni askeri üsler, Orta Asya
Cumhuriyetlerine ABD askeri üslerin çıkarılması istikametinde artan baskılar,
Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı`nın güçlendirilmesi çabaları, Gümrük
Birliği ve Ortak Ekonomik Bölge oluşumu Rus dış politikasının bu amacının
önemli başarılı örnekleri gibi görülebilinir. Keza Ukrayna ile Rusya arasındaki
ilişkilerin giderek derişmesi ve Gürcistan`daki parlamento seçimlerin bölgesel
dengelere etkisi de unutulmamalı. Özetle, gelişmeler 2013 yılında Rus dış
politikasında BDT coğrafyasında en temel gündem maddesinin Rus etkinlik ve
baskılarının artmasının olacağını işaret ediyor.
Tabii Rusya`nın bölgesel
etkin çabalarında Kafkasya bölgesinin yeri özel ve bu süreçte Gürcistan,
Azerbaycan gibi ülkelerin konumu bir yazıya sığmayacak kadar önemli. Bu konuyu
yeni yılda ele alacağımız yazılarla irdeleyeceğiz.
Sonda bütün okurların 31
aralık Dayanışma gününü kutlar, 2013 yılının hayırlara vesile olmasını dilerim.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
29.12.2012 15:35 Yerel saatı | 12:35 Dünya saatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder