Azerbaycan-Kuzey Kafkasya: Tarihsel boyut
Kuzey Kafkasya Rusya`nın
geri kalanı ile Azerbaycan arasında tampon bölge olması bakımından strateji
öneme haizdir. Bu durum bölgenin Azerbaycan ile dini, etnik ve tarihi
yakınlığı, mevcut güvenlik riskleri ve ekonomik fırsatlarıyla birlikte
düşünüldüğünde daha büyük anlam kazanmaktadır. Tarihsel bağlamda Kuzey Kafkasya
bölgesi Rusya`nın denetimine girene kadar esasen Azerbaycan`da kurulan devletlerin
siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel etkisi altında kalmıştır. Bu bölgenin
tarihi merkezi Derbent kenti ise Azerbaycan tarihinde özel yere sahiptir.
Nitekim Azerbaycan`da bu kent için yaygın kullanılan “Demir kapı Derbent”
(Çelik kapı Derbent) deyimi bir yandan bölgenin Azerbaycan tarihi belleğindeki
yerini ortaya koyarken, diğer yandan ülkenin kuzey savunmasının bu kentten
başladığını simgelemektedir. Bölgenin tarihsel bağlamda Azerbaycan`ın etki
alanında olduğunu sembolize eden bir diğer deyim 19. yüzyılda yaşamış
(1814-1841) ünlü Rus şairi Mihail Lermontov`a aittir. Hayatının bir dönemini
Kafkasya’da yaşayan Lermontov`un “Tatarca`nın (bugünkü anlamıyla Azerbaycan
Türkçesinin) Kafkasya`nın Fransızcası olduğu” anlamına gelen sözleri, bölgede
Azerbaycan`ın kültürel etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
Azerbaycan ile Kuzey
Kafkasya arasında bu etkileşim ve tutum birliği Rus işgaline karşı direniş ve
isyanlarda da kendisini kısmen göstermiştir. Rus etkisine karşı Kuzey Kafkasya
ile Azerbaycan arasındaki ortak tutumun 20. yüzyıldaki ilk yansıması ise
“Kafkas evi” biçiminde ortaya çıkmıştır. Ciddi anlamda Kafkas Evi’nin esası
olarak kabul edebileceğimiz ilk girişim de, 20. yüzyıl başlarında Rusya’da
başlayan ulusal uyanış hareketlerinin bölgeyi etkilemesi ile ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede Kafkasya halklarının Rusya işgalinden kurtulması amacının
gerçekleştirilmesi ve bu anlamda Kafkas halklarının güçlerinin
birleştirilmesini öngören Özgür Kafkas düşüncesi 1915’de kurulan Kafkas
Komitesi ile fiiliyata dökülmüştür.
Çarlık Döneminde
guberniyalara (eyalet) bölünerek yönetilen Kafkasya’da Şubat 1917’de Çarlık
rejiminin devrilmesi ile yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkması sonrasında
Özgür Kafkasya düşüncesi bu kez bağımsız Azerbaycan devleti yöneticileri
tarafından 1918’de, bölgede ortaya çıkan toprak iddiaları ve çatışmaların,
barışçıl çözümüne varılmasını sağlamağı amaçlayan “Kafkas Evi” oluşturma
önerisi ile tekrar gündeme getirilmiştir. “Kafkas Evi” düşüncesinin Kafkas
ülkeleri arasında bir Kafkas Konfederasyonu oluşturma şeklinde gelişmesi, 1919
ilkbaharında, Rusya’da komünizmi yenerek tekrar Rus imparatorluğunu kurmayı
amaçlayan General Denikin’in Kafkasya’da kurulan Dağlılar Cumhuriyetine
saldırması nedeniyle bölge ülkeleri tarafından fiiliyata dökülmeye çalışılmıştır.
Gürcistan yönetiminin önerisi ile 25 Nisan 1919’da Tiflis’te bir araya gelen
Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Dağlılar Cumhuriyeti, böylece Kafkas
Konfederasyonu oluşturmak için ilk adımı atmış, Kafkas Konferansı toplanmış ve
Kafkas ülkeler arasında ilişkilerin düzenlenmesi amacıyla “Toprak ve sınır
ihtilafları”, “demiryolu ve PTT ilişkileri”, “mali ve iktisadi”, “siyasi”,
“mahkeme ve hukuk” ve göçmen konularıyla ilgilenen altı komisyon
oluşturulmuştur.
Konferans süresince en
önemli konuların başında gelen; ülkeler arasında sınır problemleri ve toprak
iddiaları konuların da, karışık nüfusa sahip bölgelerin de tartışma konusu
olabileceği, bu sorunların ülkeler arası anlaşmalarla çözülmesi ve aksi
takdirde hakemlik müessesesi aracılığı ile çözüme varılmasında uzlaşmaya
varılmıştır. Ayrıca, konferansta göçmenler sorunu, mali ve ekonomik konularda
da bir takım anlaşmalar yapılmıştır.
Haziran ayına kadar
çalışmalarını sürdüren Kafkas Konferansının faaliyeti Denikin’in Dağıstan’a
saldırması ile durdurmuştur. Denikin’in saldırı tehlikesinin giderek artması
üzerine Gürcistan ve Azerbaycan aralarındaki toprak ihtilafını erteleyerek 16
Haziran 1919’da askeri yardım anlaşması yapmış ve bu anlaşma 27 Haziran 1919’da
parlamentolar tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Anlaşmada
Ermenistan’ın iki hafta içinde bu pakta girebileceğinin ifade edilmesine
rağmen, Ermenistan bu anlaşmaya katılmamış, tam aksine Gürcistan ve
Azerbaycan’a karşı Denikin’le gizli ittifak anlaşması imzalamıştır.
Kurulması düşünülen Kafkas
Konfederasyonu konusunda önerilen tasarıda, Kafkas devletlerinin
bağımsızlığının, anayasalarının, parlamentolarının ve hükümetlerinin korunarak
ortak bir kurum oluşturması öngörülüyordu. Bu kurumun; her üç ülkenin
(Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) dışişleri, savunma, maliye, demiryolu,
posta ve telgraf bakanlıklarının temsilcilerinden oluşturulan sürekli faaliyet
gösteren bir oluşum olması düşünülüyordu. Her bakanlığın 2-3 temsilcisinin
katılacağı oluşum her üç başkentte 4-er ay faaliyet gösterecek ve bu süre
içerisinde toplantı yapılan ülkenin temsilcisi oluşuma başkanlık yapacaktı.
Kafkas Konfederasyonu
düşüncesi Müsavat Partisinin Aralık 1919’da yaptığı II. Kurultayda Kafkas
ülkelerinin gönüllü birliği anlamında takdir görmüş ve bu düşüncenin gerçekleştirilmesi
için Kafkas ülkelerinin işbirliği yapması çağrısında bulunulmuştur. Kafkas
Konfederasyonu düşüncesi ABD tarafından da destek görmüş, Paris Barış
Kongresine katılan Azerbaycan temsilcilerinin 28 Mayıs 1919’da kabul eden
başkan Woodrow Wilson ABD Yönetiminin bu girişimi desteklediğini ve her türlü
yardımı göstermeye hazır olduğunu belirtmiştir.
Kafkasya cumhuriyetleri
arasında Kafkas Konfederasyonu konusunda önemli bir somut girişim 7 Nisan
1920’de Kafkas Cumhuriyetlerinin Tiflis Toplantısında yapılmış ve Azerbaycan
temsilcilerinin önerisi ile Kafkasya Cumhuriyetleri Konseyi oluşturulması
konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Bu konuda Azerbaycan Adalet Bakan Yardımcısı
Mirze Kriçinski tarafından 24 maddelik bir öneri hazırlansa da 27 Nisan 1920’de
Azerbaycan’ın Sovyet Rusya tarafından işgali ile bu öneri ortadan kalkmıştır.
Sovyet işgalinden sonra
Azerbaycan`la Kuzey Kafkasya ilişkisi iki temel zemin üzerinden sürdürülmüştür.
Birinci zemini SSCB içindeki ilişkiler oluşturmuştur. Sovyet yönetimi Kafkasya`yı
işgal ettikten sonra bölgede yeni bir düzenlemeye gitmiştir. 1922-1936
döneminde Güney Kafkasya ülkeleri Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan SSCB’ye
Zakafkasya Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti (ZSFSC) ismi altında
katılmıştır. 1936 ZSFSC ortadan kaldırılarak Azerbaycan, Ermenistan ve
Gürcistan ayrı-ayrı SSCB’ye üye yapılmıştır. 1920-1924 döneminde Kuzey Kafkasya
bölgesinde ise Çeçenistan, İnguşetiya, Kuzey Osetya, Kabarda, Balkar ve
Karaçay’ı içine alan Dağlık Özerk Cumhuriyeti Rusya Sovyet Federe Sosyalist
Cumhuriyeti (RSFSC)’ne bağlanmıştır. Fakat 1924’e kadar bu cumhuriyetteki
bölgeler özek cumhuriyet halinde ayrı-ayrı RSFSC’ye bağlanarak, Dağlık Özerk
Cumhuriyeti ortadan kaldırılmış ve böylece Kuzey Kafkasya da parçalara
bölünmüştür. SSCB döneminde Azerbaycan Kuzey Kafkasya arasındaki ilişkiler
genel anlamda Sovyet sistemini ve özel anlamda ise RSCFC boyutunu temel almış
ve esasen ekonomi ile kültürel etkenler üzerinden şekillenmiştir.
Azerbaycan ile Kuzey
Kafkasya ilişkilerinin ikinci düzlemini ise bölge muhaceretinin yurtdışında
geliştirdiği işbirliği oluşturmuştur. Esasen siyasi temele dayayan bu
işbirliğinin merkezinde “Kafkas evi” projesi olmuştur. Sovyet Rusya’nın
Kafkasya’yı işgali ile muhacerete gitme durumunda kalan bağımsız Kafkasya
cumhuriyetlerinin politikacı ve aydınları Kafkasya’nın, yeniden bu kez Sovyet
Rusya işgalinden kurtulması anlamında ortak hareket etmek için tekrar Kafkas
Birliği düşüncesini gündeme getirmişlerdir. Bu bağlamda 1921’de Kuzey Kafkasya,
Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ın muhaceret temsilcileri Paris’te bir
Kafkas Konseyi oluşturmuş, 1927’de ise Azerbaycan, Gürcistan ve Kuzey
Kafkasya’yı birleştiren Kafkasya İstiklal Komitesi (KİK) kurulmuştur. Bu Komitenin
faaliyetlerine Polonya devleti aktif destek sağlamıştır. KİK’te Azerbaycan’ı
M.E. Resulzade ve M.Y. Mehdiyev, Gürcistan’ı N.Jordaniya, A. Çhenkeli,
A.Asatiani, C. Mdivani, Kuzey Kafkasya’yı ise M. Sunşev ve İ. Çumşov temsil
etmiştir. Ermeni muhacirler bu komiteden uzak dururken bu arada Gürcistan ve
Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarını, işbirliği yaptıkları Rus muhaceret
basınında sık-sık dile getirmişlerdir. 14 Haziran 1934’de muhacirler Brüksel’de
Kafkas Konfederasyonu Misakını (diğer adı Kafkas Konfederasyonu Paktı)
imzalamıştır. 14-23 Şubat 1935 tarihlerinde yapılan konferansta Kuzey Kafkasya,
Azerbaycan ve Gürcistan muhacirleri yüksek mahkemesi, ortak askeri gücü ve
yönetim kurulu olan Kafkasya Konfederasyonu Konseyi’ni (KKK) ilan etmiştir. KKK’nin
esas amacı Kafkasya halklarının ulusal bağımsızlığının yeniden kazanılması ve
bağımsızlığı koruyacak güvenli bir mekanizmanın oluşturulmasıydı. Bu Konseyin
Ermeni muhacir teşkilatlarına açık olmasına rağmen, Ermenistan muhacirleri bu
Konseye ancak 1940’da üye olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı
sırasında Kafkas Konfederasyonu Konseyi’ne üye olan muhacirler ayrı-ayrı veya
konsey üyesi olarak temsil ettikleri ülkenin bağımsızlığının tanınması için
Almanya yönetimi ile görüşmeler yapmıştır. Dört Kafkasya cumhuriyeti 22 Ağustos
1944’de Almanya Dışişleri Bakanlığına Kafkasya’nın konfederatif devlet olarak
tanınması için başvuruda bulunmuştur. Almanya bu başvuruyu olumlu karşılamamış,
fakat savaşın sonuna doğru bu konfederatif devleti oluşturan cumhuriyetleri ayrı-ayrı
resmen tanımıştır.
11-16 Aralık 1952’de
Azerbaycan, Gürcistan ve Kuzey Kafkasya temsilcileri Münih’te, Kafkasya
Konferansını yaparak Kafkasya halklarını komünist yönetimden kurtarmayı
hedefleyen ve bu doğrultuda komünist rejime karşı mücadele yapan ülke ve
milletlerle işbirliğini öngören Kafkasya Merkezi’ni kurmuştur. Kuruluş
beyannamesini Azerbaycan Milli Merkezi Başkanı M.E. Resulzade, Gürcistan Milli
Siyaset Merkezi H. Jordaniya ve Kuzey Kafkasya Milli Merkez Komitesi Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Magoma’nın imzaladığı bu merkez Kafkasyalıların muhacerette
oluşturdukları son ortak teşkilat olmuştur. Kafkasya muhacirlerinin bu çabaları
Sovyet işgali döneminde bütünlükte Kafkasya, özelde ise Azerbaycan ile Kuzey
Kafkasya muhacereti arasında ilişkilerin devamını sağlasa da, “Kafkas evi”
projesinin SSCB-nin dağılmasına kadar başarılması konusunda somut sonuçlar
verememiştir.
Dr. Nazim Cafersoy
KAFSAM analisti ve ADİU Türk Dünyası İşletme Fakültesi öğretim üyesi
KAFSAM analisti ve ADİU Türk Dünyası İşletme Fakültesi öğretim üyesi
01.02.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder