19 Mart’ta Libya’ya karşı başlatılan askeri hava müdahalesi Rusya’nın bu
konudaki tutumunda bazı yeni ayrıntıları gündeme getirmiştir.
Şöyle ki, 21 Mart’ta
Balkanlar gezisi sırasında Rusya başbakanı Vladimir Putin Libya’ya karşı hava
saldırısını “Haçlı Seferi” olarak nitelendirmiştir. O, Libya’ya müdahaleyi
Irak’la kıyaslayarak bu tür örneklerin Rus Ordusu’nun daha da güçlendirilmesi
zorunluluğunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirtmiştir. Fakat tam da
aynı gün Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev medyaya yaptığı açıklamada
Libya’ya yapılan askeri müdahalenin medeniyetler arası savaşı körükleyecek
şekilde “Haçlı Seferi” olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını ve durumu
daha da kötüye götürebileceğini ifade etmiştir. Rusya’nın Libya problemini ta
başından beri barışçıl yollardan çözüme kavuşturulmasını istediğinin altını
çizen Medvedev, bu ülkeye askeri müdahaleye karşı olduklarını ve bu nedenle de
“uçuşa yasak bölge” oluşturulması sürecinde yer almayacaklarını beyan etmiştir.
O, aynı zamanda, Libya ile diplomatik ilişkilerini sürdürdüklerini ve süreçte
arabuluculuğu üstlenebileceklerini belirtmiştir. Medvedev’in bu açıklamalarının
ardından Putin’in Basın Sekreteri Dmitriy Peskov devlet başkanın Rusya’nın
Libya konusundaki resmi tavrını ortaya koyduğunu, Başbakanın açıklamalarının
ise kendisinin kişisel görüşleri olduğunu ifade etmiştir. Libya konusunda
Medvedev ile Putin arasındaki görüş farklılığının 2012 yılındaki devlet başkanı
seçimleri nedeniyle ikili arasında basına da yansıyan bir başka ve aynı zamanda
daha ciddi bir zıtlaşma olduğu belirtiliyor.
Libya konusunda Medvedev
ile Putin arasındaki çelişkinin Rusya’nın üst düzey yönetimi arasında da
göreceli görüş farklılıklarına neden olduğu gözlemlenmektedir. Şöyle ki,
Putin’e yakınlığı ile bilinen Rusya Savunma Bakanı Anatoliy Serdyukov, ABD’li
meslektaşı Robert Gates’le Moskova’daki görüşmesinde “hava saldırılarının
sivillerin ölümüne yol açtığını, Rusya’nın bu tür saldırılara karşı olduğunu ve
bunların bir an önce durdurulmasını istediğini” beyan etmiştir. Gates ise
“Rusya’nın eleştirilerinin açık yalanlar üzerine kurulduğu” belirtmiştir.
Putin’e yakınlığı ile bilinen Rusya’nın NATO temsilcisi Dmitriy Rogozin de son
haftalarda verdiği demeçlerde “Libya’ya müdahalenin NATO içinde müttefikler
arasında tereddütlere neden olduğunu, müdahale sırasında NATO’nun Libya’da
taraf tutmaması gerektiğini ve kara operasyonlarına girişilmesinin işgal
anlamına geleceğini” ifade etmiştir. O, aynı zamanda, Libya’daki olaylara
dışarıdan müdahalenin geniş çaplı bölgesel krize neden olabileceğini de
belirtmiştir.
Rusya Dışişleri Bakanı
Sergey Lavrov’un ise kısmen ılımlı tutumu ile daha çok Medvedev ile paralellik
sergileyen açıklamalar yaptığını görüyoruz. O, 30 Mart’ta Avusturyalı
meslektaşı Michael Spindelegger ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın
toplantısında BM GK’nin 1973 sayılı Kararnamesini desteklememelerinin nedeni
olarak, kullanılacak gücün sınırlarının tam net olarak belirlenmemesini
göstermiştir. Rus bakan bu belirsizliğin şu an Libya’ya yapılan müdahale
sırasında sivillerin ölümüne neden olduğunu belirtmiştir. Açıklamaları
sırasında Lavrov, istikrarın sağlanması ve demokratik reformların
gerçekleştirilmesi için Libya’daki münakaşa taraflarına iç politik diyalog
çağırısında bulunmuştur. Rusya’nın en üst düzey diplomatı bu bağlamda
Libya’daki en önemli konunun ateşkesin sağlanması ve görüşmelere başlanması
olduğunun altını çizmiştir.
Sonuç olarak, Rusya’nın
Libya konusundaki tavrının duruma ve olayların gelişim seyrine bağlı olarak
değişken bir nitelik arz ettiği görülmektedir. Olayların başlangıcında
Libya’daki isyan dalgası konusunda daha dikkatli bir yaklaşım sergileyen resmi
Moskova Mart ayı ile birlikte çizgisini göreceli olarak bir az daha
sertleştirmiş bulunuyor. Fakat Rusya’nın üst düzey yöneticileri yaptıkları
açıklamalarda Libya’ya dış müdahaleye karşı oldukları tezine vurgu yapmaya
devam etmektedirler. Öte yandan, Rusya’nın Libya konusundaki tutumu Medvedev
ile Putin arasında oluştuğu ifade edilen iktidar mücadelesinde karşıtlığı
kuvvetlendiren konulardan biri haline geldiğini söyleyebiliriz.
21.04.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder