Bilindiği üzere, son birkaç gündür Azerbaycan`la Ermenistan arasında
ateşkes ihlalleri iyice ayyuka çıktı.
Yazılıp çizilenlere
bakılırsa, Azerbaycan`ın Ermenistan sınırındaki Tovuz iline bağlı Alibeyli köyü
mevziinde başlayan çatışmaların bütün cephe boyunca yoğun ateşkes ihlalleri
şeklinde devam ettiği görülüyor.
Ermeni basını ve resmi
kurumlarının biraz panik, bir az da dezenformasyon saikleriyle hareket ederek
devamlı “bilgi” paylaştıkları, Azerbaycan yetkililerinin ise daha ketum
davrandığı bir süreç bu. Yine de Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Ermenistan`ı
suçlayan açıklama yapmış, Savunma Bakanlığı ise püskürtülen Ermeni istihbarat
grubunda Ermenice dışında bir dilin (muhtemelen Rusça kastedildi)
kullanıldığını basına servis etmiştir. Her iki tarafın da olayın
yansıtılmasında sosyal medyayı daha etkin kullandığı dikkati çekiyor.
Yansıyan haberler,
Azerbaycan ordusunun Alibeyli köyünün hakim yüksekliğini Ermenilerden geri
aldığı, Ermenistan`da 3 Ermeni köyünün boşaldığı ve iki ilin (rayonunun) ise
Azerbaycan ordusunun doğrudan hedefi haline geldiği yönünde. Keza, Azerbaycan
askeri uçaklarının Hankendi üzerinde uçuşlar yaptığı, Ermeni hava savunma sisteminin
tepki gösteremediği ve bu durum nedeniyle Karabağ`daki ayrılıkçı Ermeni
yönetiminin olağanüstü toplantı yaptığı gelen haberler arasında. Olay nedeniyle
Ermenistan`da istihbarat bakan yardımcısının da görevden alındığı belirtiliyor.
Ermeni basını, sayıları 10 ila 40 arasında değişen Ermeni askerinin öldüğünü ve
bir zırhlı askeri aracın vurulduğundan bahsediyor. Azerbaycan tarafının ise bu
süreçte bir teğmenini kaybettiği biliniyor.
Haliyle bu sürecin nasıl
okunması gerektiği ve 3. Karabağ savaşına yol açıp açmayacağı merak konusu.
Mevcut çatışmalar taraflar arasında 1994 ylından bu yana mevcut olan ateşkes
durumunun yeniden bozulması gibi okunabilinir. Yalnız bazı dikkat çekici
hususları belirtmekte fayda var. Öncelikle, çatışmalar boyut bakımından ateşkes
döneminde olan benzeri çatışmaların en önemlilerinden biri sayılabilir.
İkincisi, zamanlama
bakımından çatışmaların Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlarının ve
Cumhurbaşkanlarının görüşmeleri öncesi çıkmış olması da tarafların
pozisyonlarını güçlendirmek istediği anlamını taşıyor. Tabii Azerbaycan
tarafının bazı askeri başarılar kazandığına dair haberler Bakü`nün pozisyonunu
güçlendiren bir unsur olarak görülebilir. Öte yandan, bu tür haberlerin
özellikle Ermenistan basını tarafından geniş biçimde verilmesi Rusya`nın
bölgeye dikkatinin daha fazla çekilmesi ve de uluslararası arenada
Azerbaycan`ın “saldırgan taraf” gibi lanse edilmesi amacını taşıyor.
Üçüncüsü, çatışmaların
yeni Azerbaycan savunma bakanının atanması ve onun tasarrufuyla da kimi askeri
komutanların değişmesi sonrasına, denk gelmesi de dikkat çekici. Bu bağlamda
olayı Azerbaycan ordusunun yeni dönemde ateşkes bozulmalarında daha sert
reaksiyon göstereceğinin kanıtı gibi de okumak mümkün. Öte yandan, bu tutum
işgal edilmiş toprakların bir anlamda “salam” taktiği ile geri alınma
çabası gibi de değerlendirilebilinir.
Bu çatışmaların topyekûn
bir savaşa dönüşmesi, yani 3. Karabağ savaşının başlaması ihtimali ise bu
koşullarda biraz zor. İç ve dış kamuoyunun iyice hazırlanmadığı, Rusya`nın ikna
edilmediği, Türkiye`nin ise daha çok iç gündemi ile meşgul olduğu bir dönemde
Azerbaycan tarafının böyle bir savaşa başlaması zayıf bir ihtimal. Ermenistan
tarafı ise kendisi için büyük siyasi, ekonomik ve askeri sorunlar doğuracak
yeni topyekûn savaşı hiç arzu etmiyor zaten.
Dahası bölgede yeni bir
“entegrasyon” hamlesi içine giren, Ukrayna`da mevzi kaybetmek üzere olan ve
Soçi olimpiyatlarının güvenliğine dikkat kesilen Kremlin yönetimi için de,
bölgede yeni savaş arzu edilen değil. Zaten Ermeni tarafı da bu durumun
farkında. Nitekim son olayda da Ermeni başkan adaylarından Paruyur Ayrikyan
Rusya`yı kendilerini yalnız bırakmakla suçlamış, Rus askeri üslerinin bir işe
yaramadığını beyan etmiştir.
Yine de bu çatışmaları
topyekûn savaşa hazırlanmak yolunda tarafların bir birinin gücünü denemesi ve
dış güçlerin reaksiyonunu ölçmesi bakımından bir “antrenman” olarak görmek
yanlış olmaz.
Dr. Nazim Cafersoy
27.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder