29 Aralık 2014 Pazartesi

Rusya-İran İlişkilerinde Stratejik Boyut



Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra uluslararası ilişkiler sisteminin yeniden şekillenmesi süreci yeni güç ittifaklarını ve çeşitli ülkelerin yeni ilişkiler sistemi kurma ihtiyacını gündeme getirmiştir. Yeni dönem ABD’nin tek kutuplu dünya kurma teşebbüsleri, AB'nin küresel aktör olma arzusu, Çin'in ve Hindistan'ın nüfusunun fazlalığı ve hızlı ekonomik gelişmesi nedeniyle giderek önem kazanması, Japonya'nın rol arayışı ve Rusya'nın bu süreçte aktif yer alma arzusuyla dikkati çekmektedir. Bu süreçte esas mücadele merkezlerinden biri olarak dünya enerji kaynakların büyük bir bölümünün bulunduğu Ortadoğu ve Hazar bölgeleri stratejik önem kazanmıştır. Uluslararası ilişkiler sisteminin kaderinin belirlenmesinde önemli bir yere sahip olan bu coğrafyadaki mücadelede bölge dışından bir gücün, yani süper güç ABD'nin aktifliğine karşı geleneksel ve bölgesel güç olan İran ile SSCB'nin dağılmasıyla süper güç statüsünü kaybederek kendine yeni bir rol arayışında olan Rusya arasındaki ilişkiler özellikle önem arz etmektedir.
Tarihen rekabet içlinde olan, ancak özellikle Soğuk Savaş sonrasında çok boyutlu işbirliği sürecine giren iki ülke arasında ilişkiler son dönemlerde inişli-çıkışlı bir döneme girmiş bulunmaktadır. İki ülke bir yandan Buşer Nükleer Santrali’nin yapımı sürecinde işbirliği yaparken, diğer yandan karşılıklı suçlamalara da devam ettiler. Bu inişli-çıkışlı süreçte Rusya`nın İran’a vaat ettiği füzeleri satmaktan vazgeçmesi ve BM Güvenlik Konseyi`nin İran’a yaptırım kararını onaylaması Tahran yönetiminin tepkisine neden olmuş, hatta İran yönetimi Rus istihbaratını ülkede terör eylemi yapanlara destek vermekle suçlamıştı. Bu çerçevede bazı Rus analizciler de bu olayları “Rusya-İran ilişkilerinde buzlanma dönemi” gibi nitelemişlerdi.
Ancak bu gelişmelerin Kremlin yönetimin İran meselesinde Batı ile ortak hareket etmeye başladığının göstergesi gibi yorumlanmaya başladığı bir dönemde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov`un İran’ı destekleyen açıklamaları kafaları bir daha karıştırmıştır. Lavrov 4 Haziran`da Bloomberg'e verdiği demeçte ABD`nin İran'ın barışçı nükleer faaliyetleri hakkındaki iddialarını eleştirerek, İran nükleer silah yapımıyla çalıştığı ile ilgili hiçbir delilin bulunmadığını belirtmiş, İran karşıtı ambargo ve tehditlerin sonuçsuz olduğunu ve 5+1 grubunun görüşme masasına geri dönmesi gerektiğini önermiştir. Bu yazıda Rusya ve İran arasındaki bu çok boyutlu ilişkilerin niteliği ve işbirliği süreci tahlil edilecektir.
Tarihsel olarak bölgede rekabet içinde olan Rusya ve İran'ın bugünkü şartlarda daha çok işbirliği yapan ve hatta stratejik nitelikteki ilişkiler kuran iki ülke olduğu gözlemlenmektedir.
Bunun temel nedeni her iki ülkenin yeni dünya sistemine bakış açısında ortaya çıkan ortak stratejik vizyondur. Her iki ülkenin uluslararası sistemin yakın ve orta vadeli geleceğiyle ilgili temel amacı ABD'nin kendi hegemonyasında kurmak istediği tek kutuplu uluslararası sistemin oluşumunu engellemek ve bunun yerine çok kutuplu sistemin kurulmasına çalışmaktır.
Rusya için bu temel stratejik amacın gerçekleştirilmesinde İran'ın özel önemi var. Özellikle de Putin'le birlikte yeni bir stratejik gelişim çizgisi yakalayan Rusya'nın "büyük stratejisi" (grand strategy) üç ana boyuttan oluşmaktadır:
1) Modern uluslararası sistemde güçlü ve büyük devleti konumuna yükselmek ve geçmiş gücüne ulaşmak için Rusya`da gelişmiş ülkelerin standartlarına ulaşmayı sağlayacak ekonomik, politik, askeri ve ideolojik dönüşümleri gerçekleştirmek.
2) Zamanından önce, yani kendi ekonomik, politik, askeri ve ideolojik dönüşümünü yapmadan ABD'yle doğrudan karşı karşıya gelmeme taktiğine ağırlık vermek. Bu taktiği öne çıkaran iki temel sebep var. Öncelikle, bu transformasyonu gerçekleştirmek için Rusya'nın Batı'nın lojistik yardımına ve en önemlisi "stratejik molaya", yani zamana ihtiyacı var. İkincisi, reformlarını tamamlamayan Rusya'nın ABD ile tek başına açık rekabette yenileceği çok açıktır.
3) Ancak öte yandan Rusya, bu süre zarfında ABD'nin uluslararası sistemde kendi egemenliğini tam manasıyla oluşturmasını engelleme ve bu çerçevede çok kutuplu sistemin kurulmasına yardımcı olan süreçlerin gelişimini hızlandırma arzusundadır.
İran Rusya'nın bu büyük stratejisinin üçüncü ayağında en önemli rollerden birini oynamaktadır. Mevcut koşullarda Rusya için İran'ın önemini artıran faktörler şunlardır. Öncelikle, İran ABD'yi "büyük şeytan" olarak görmekte, onun dünyada ve özellikle de Ortadoğu'da hegemonya kurma politikasına açıkça ve hem de radikal şekilde karşı çıkmaktadır. İkincisi, ABD'nin küresel hakimiyetinin önemli taktik hedefleri olan enerji unsuru ve İslam dünyası açısından da İran önemli role sahiptir. Rusya İran'ı uluslararası sistemde giderek güçlenen din faktörünün yanında ABD'ye karşı İslam dünyasındaki potansiyel stratejik müttefiklerden biri olarak görmektedir. Bu çerçevede özellikle de, Şii mezhebinin en önemli devleti ve Ortadoğu'daki bölgesel güçlerden biri olarak İran'ın rolü çok önemlidir. Ayrıca hem ispatlanmış gaz rezervlerine, hem de petrol rezervleri açısından ikinci sırada olması da İran'ın Rusya için önemini ortaya koymaktadır. İran'ın dünya enerji kaynaklarının yaklaşık % 70–75`nin yerleştiği Ortadoğu ve Hazar bölgesinin ikisine de ait devlet olması onun stratejik önemini Rusya için daha da artırmaktadır.
İran için Rusya'nın önemini ise resmi Tahran'ın mevcut uluslararası sistemdeki durumu ortaya koymaktadır. Öyle ki, İran şimdiki dünyada tek süper güç olan ABD'ye düşman konumundadır ve mevcut şartlar açısından da yakın gelecekte bu durumun değişmesi ihtimali zayıftır. Bu bakımdan mevcut uluslararası sistemde İran'ın güçlü stratejik ilişkiler kurabileceği ülkelere ihtiyacı var. Rusya ise bunun için en önemli ülkelerden biridir. Öncelikle, Rusya BM Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip ülkesi olarak İran için çok önemlidir. İkincisi, İran rejiminin kendi stratejik güvenliğinin temini için önemli saydığı nükleer programını sürdürme politikasında Rusya vazgeçilmez ve en önemli ortaktır. Üçüncüsü, İran'a karşı bir Hıristiyan ittifakının önlenmesi açısından Ortodoks Rusya ile işbirliği çok önemlidir. Dördüncüsü, İran için enerji unsuru bakımından da büyük enerji rezervlerine sahip olan ve Putin'le beraber bir enerji süper gücü olmaya başlayan Rusya ile stratejik ilişkiler ABD’nin hegemonluğuna karşı önemli şarttır.
Tüm bu stratejik manzara içerisinde Rusya ve İran'ın ABD hegemonyasına karşı çıkma amacı çerçevesinde Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu gibi bölgelerdeki yakın ve orta perspektifteki çıkarlarının genel anlamda örtüştüğünü söylemek mümkündür. Ancak, tüm önemli boyutlarına rağmen Rusya-İran ilişkilerinin kapsamlı stratejik ittifak düzeyine ulaşmadığını, şimdilik çeşitli önemli stratejik çizgilerin bulunduğu taktik ittifak düzeyinde olduğunu belirtmek mümkündür. 

08.06.2011 13:15 Yerel saatı | 10:15 Dünya saatı
Dr. Nazim CAFERSOY
Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder