30 Aralık 2014 Salı

Lavrov`un bölge ziyareti ve İran meselesi



Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 2-6 Nisan tarihlerinde Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan`ı kapsayan ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaretin resmi gerekçesi esasen bu ülkelerle kurulan diplomatik ilişkilerin 20. yıldönümü şeklinde ifade edilse de Lavrov`un ziyareti İran`a müdahale ihtimalinin güçlendiği bir dönemde gerçekleştirmesi dikkatlerden kaçmıyor.
Nitekim ziyaret edilen 4 ülkeden 3`nün (Ermenistan, Azerbaycan ve Kazakistan`ın) İran`la komşu olması zaten bu konuda ciddi bir fikir vermektedir. Bu ülkelerin yetkilileri ile yapılan görüşmelerden sonra bölgesel konuların görüşüldüğü yönündeki resmi açıklamaları bir anlamda “İran`ı da konuştuk” şeklinde okumak yanlış olmayacaktır. Kaldı ki, bu ülkelerin İran`la ilişkilerinde son dönemde yaşananlar da kendini bölgede imtiyazlı gören Rusya`nın da ilgisini çekmektedir.
Bu ülkelerden Azerbaycan`ın İran`la ilişkilerinde son birkaç aydır içinde gerginliğin ağır bastığı bir yoğunluk hakim. Öncelikle, Tahran yönetiminin baskı altına almak istediğine bir yandan İran casus ağına karşı yaptığı operasyonlar, diğer yandan ise İran`a müdahaleye karşı olduğu ve bu süreçte yer almayacağı yönünde açıklamalarla cevap veren Bakü`ye ilgi göstermek Moskova`ya Azerbaycan`ın gözünde önemli bir artı puan kazandırma fırsatı olarak değerlendirilebilir. İkincisi, basına sızdırılan ve bizim de daha önce bazılarını ele aldığımız Rus askeri senaryolarına göre, Azerbaycan İran`a müdahalenin olası üslerinden biri veya İran`ın istikrarsızlaştıracağı ülke olarak telakki edilmektedir. Bu durum Rusya`nın tarihi yumuşak noktası sayılan güney sınırın güvenliği bakımından rahatsızlık doğurmaktadır.
Üçüncüsü, belki de kısa vadede en önemlisi, Azerbaycan`ın BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olması ve İran meselesinin bu zeminde gündeme gelmesi halinde oynayabileceği rol. Moskova Azerbaycan yönetiminin İran konusunda muhtemel tavrını kendisi ile koordine etmesi beklentisi, belki de ısrarı içinde. Esasında İran`a askeri müdahalenin getirebileceği fırsatların yanı sıra, doğuracağı ciddi risklerin farkında olan Bakü`nün Tahran`a müdahale konusunda genel anlamda Moskova (ve hatta Ankara) ile benzer tavrı paylaştığı söylenebilir.
Dördüncü olarak, giderek daha fazla oranda İran`a bir müdahale olacağına inanan Rusya`nın bu ülkenin yeniden şekillenmesi sürecinde açıkça söylenmese de, Güney Azerbaycan faktörünü gözardı etmediğini de tahmin etmek mümkün. Hatırlanacağı üzere, Moskova yönetiminin İran`daki Azerbaycanlı faktörüne yönelik ilgisinin tarihi İkinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasındaki Pişeveri hareketine kadar uzanmakta. Keza 1990`larda Güney Azerbaycan meselesinin siyasi zemine taşınması ile birlikte, Moskova`nın Dünya Azerbaycanlıları yapılanmaları üzerinden bu konuyu yönlendirme çabasına girdiği, fakat bunda başarısız olduğu mesele ile yakından ilgisi olanların bildiği bir husus. Güney Azerbaycan`da ulusal mücadelenin yükseldiği ve İran`da rejim değişikliği senaryolarının canlı kaldığı bir ortamda Moskova açısından Bakü, “Güney” faktörüne ulaşmada stratejik önemini güçlendirerek korumaktadır. İran meselesinde stratejik menfaatleri ile pragmatik çıkarları arasında denge bulmaya çalışan Rus diplomasisinin bu hususu gözaradı ettiğini hiç zannetmiyorum.
Keza İran`ın adeta Rusya`nın bir bölgesine dönüşmüş Ermenistan`a artan ilgisi de zaten başından beri bundan rahatsız olan Moskova`nın dikkatinden kaçmıyor. İran`ın etrafında kuşatma daraldıkça Tahran hem çıkış noktalarında biri gibi, hem de ABD`deki güçlü Ermeni lobisi nedeniyle Erivan yönetimi ile ilişkilerini derinleştirmektedir. Öte yandan, Rusya`nın Kafkasya`daki askeri üssü Ermenistan`a tam da İran`a müdahale sırasında dikkat ayırması şaşırtıcı değil. Yine, Lavrov`un 2-3 Nisan tarihli Ermenistan ziyareti sonrasında İsrail istihbarat servisi Mossad`a yakınlığı ile bilinen “Debka” haber portalında Rus bakanın Erivan ziyareti sırasında Ermenistan`da İran`a saldırıya karşı kullanılmak üzere radar üssü kurma müzakereleri yürüttüğü iddiasını gündeme getirmesi de önemli. Gerçekten de, Ermenistan Başbakanı Rusya`ya radar üssü sağlamaya hazır olduklarını beyan etmişti, ancak bu açıklama Rus ve Azerbaycan basında daha çok sıkıntılı devam eden Gebele üssü görüşmelerinde “Erivan kartının” masaya sürülmesi şeklinde yorumlanmıştı. Fakat Debka`nın iddiası durumun daha farklı boyutları olabileceğini de akıllara getirmekte.
Keza, komşu olmasına rağmen İran meselesine sürekli mesafeli duran Kazakistan Tahran`a yönelik bazı çağrıları ile dikkati çekmeye başlamıştır. Hatırlanacağı üzere, Şubat ayında Almanya`da Berlin Avrasya Kulübü’nün açılışı sırasında bir konuşma yapan Nazarbayev'in, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile yaptığı her görüşmede, Kazakistan'ı örnek göstererek, Kazakistan`dan ders alınarak nükleer silahlardan vazgeçmesi tavsiyesinde bulunmuştu. 6 Nisanda Astana`da Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünün toplantısına katılan ve ayrıca Kazakistan`daki üst düzey yetkililerle görüşen Lavrov`un İran konusu de görüştüğü düşünülüyor.
Özetleyecek olursak, Lavrov`un son ziyareti yeni bir yazıda ele alacağımız başka boyutları ile beraber İran meselesi ekseninde de düşünülmeli.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder