29 Aralık 2014 Pazartesi

Rusya`nın Kuzey Kafkasya politikası ve Azerbaycan - 1




Kuzey Kafkasya`nın jeopolitiği.
Kuzey Kafkasya Rusya`nın güneyde Azerbaycan ve Gürcüstan, batıda Karadeniz ve Azak, doğusunda ise Hazar Denizi ile sınır bölgesidir. Bölgenin geleneksel coğrafyası Rusya Federasyonu`nun Adıgey, Dağıstan, İnguşetya, Kabardin-Balkar, Karaçay-Çerkez, Kuzey Osetya-Alanya ve Çeçenistan Cumhuriyetleri ile Rostov, Krasnodar ve Stavorpol bölgelerinden oluşmaktadır. İdari açıdan bu coğrafya 19 ocak 2010 yılına kadar Güney Federal Bölgesi adı ile Rusya`nın 7. federe subjesiydi. Fakat o tarihte Rusya devlet başkanı Dmitri Medvedev’in kararıyla Güney Federal Bölgesi ikiye bölünerek Dağıstan, İnguşetiya, Kabardin-Balkar, Karaçay-Çerkes, Kuzey Osetya-Alaniya ve Çeçenistan Cumhuriyetleri ile Stavarpol bölgesinden oluşan ve federal merkezi Pyatigorsk olan "Kuzey Kafkasya" adlı yeni ve sayıca 8. federal bölgesi oluşturulmuştur. Yeni idari bölünme sonucunda geleneksel olarak Kuzey Kafkasya'nın parçası sayılan Adigey Cumhuriyeti'ne ise yeni federal bölge içinde yer verilmemiştir. 172 360 kmkare yüzölçümü ile Rusya Federasyonu topraklarının yaklaşık yüzde 1`ini oluşturan yeni federal bölgede, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 6,5’i (9 254 940 kişi) oturmaktadır. [2]
Jeopolitik açıdan Rusya'nın güneye yayılmasının temel yolunu oluşturan bu bölge, dört temel özelliği ile dikkati çekmektedir. Öncelikle, Kuzey Kafkasya Rusya'da etnik ve din çeşitliliğinin kendini en yoğun şekilde gösterdiği federal bölgedir. Bölge nüfusunun büyük bir kısmını Slavlar oluşturmaktadır. Büyük çoğunluğu Ruslardan oluşan bu nüfus, bölgeye 17. yüzyıldan itibaren yerleşmeye başlamış ve bu süreç 19 ve 20. yüzyıldaki yeni göç dalgaları ile devam etmiştir. Ancak buna rağmen Kuzey Kafkasya halen etnik bakımdan Rusların mutlaka çoğunluğu teşkil etmediği (2 743 000-29,9%) tek bölgedir. [3] Son dönemlerde zor sosyo-ekonomik koşullar ve güvenlik sorunları, Rusların bölgeden göçünü zorunlu kılması da bu durumun sonucu olmuştur. Ancak yeni idari sistemde, Rusların çoğunluğu oluşturduğu Stavrapol bölgesinin başkenti Pyatgorski`nin yeni oluşturulan Kuzey Kafkasya`nın idari merkezi olarak belirlenmesi, Kremlin’in bölgedeki etnik Rus etkisini koruma girişimi olarak nitelendirilebilir.
Bölge nüfusunun ikinci büyük bölümünü Karaçay, Balkar, Kumık, Tatar, Türk, Nogay ve Azerbaycanlılar gibi Türk halklarının temsilcileri oluşturmaktadır. Etnik açıdan bölge nüfusunun üçüncü önemli bölümünü ise Çeçen, İnguş, Kabardey, Adıgey, Çerkes ve Abhazların da içinde bulunduğu yerel Kafkas halkları grubu teşkil etmektedir. Dini açıdan bölgenin ağırlık taşıyan dinleri Ortodoks Hıristiyanlığı ve Sünni İslam'dır. Bölgede özellikle Dağıstan, Çeçenistan ve İnkuşetiya`da nüfus arasında Sünni İslam'ın Hanefi mezhebinin Nakşibendi ve Kadiri mezhepleri önemli etkiye sahiptir.
Kuzey Kafkasya’nın ikinci özelliği, Rusya'nın en zor sosyo-ekonomik şartlarına sahip bölgesi olmasıdır. Kuzey Kafkasya Rusya'nın en fakir, yatırımın en az yapıldığı, işsizliğin ülke ortalamasından 2,5 kat yüksek olduğu bölgesidir. [4] Rusya merkezi bütçesinden her yıl bölgedeki subjelere toplam 4,5-6 milyar dolar tutarında para aktarılmaktadır. [5] Bölgedeki subjelerden, İnguşetiya`nın bütçesinin yaklaşık %89`u, Çeçenistan'ın %80`i, Dağıstan'ın % 75`i, Karaçay-Çerkez’in %60`ı, Kabardin-Balkar`ın %58`i ve Kuzey Osetya-Alaniya`nın % 56`ı merkezi bütçe tarafından finanse edilmektedir. [6]
Üçüncü olarak, Kuzey Kafkasya Rusya'da devlet memurları yolsuzluğunun en yüksek olduğu ve otoriter yönetim anlayışının en sert şekilde uygulandığı bölgedir. Dördüncüsü, Kuzey Kafkasya güvenlik sorununun en yoğun şekilde mevcut olduğu, merkezi - yerel idari ve güvenlik güçlerine karşı fiili savaşın yapıldığı en sıcak noktadır. Bölgeden verilen haberlerin büyük bir kısmını terör eylemleri, suikastlar, insan kaçakçılığı ve Rusya güvenlik birimlerinin bu olaylara karşı mücadele önlemlerine ilişkin bilgileri teşkil etmektedir. Genellikle, Stavrapol bölgesi hariç bölgedeki subjelerde toplumda sosyal veya etnik esasa dayanan ciddi gerilim mevcuttur. Sosyal-ekonomik açıdan az gelişmiş, çok etnikli ve çok dinli yapıya sahip bu bölgeyi BDT mekanın en istikrarsız bölgelerinden biri saymak mümkündür. Bu durumun ortaya çıkmasında SSCB'nin dağılması ve Rusya Federasyonu'nun yeniden şekillenmesi fonunda, bölgedeki özellikle etnik karakterli subjelerin bağımsızlık elde etme veya statülerini yükseltme mücadelesine girişmesi önemli bir sebep gibi öne çıkmaktadır. Bu mücadelede bağımsızlık isteyen grupların, İslam'ı esas ideolojik çerçeve gibi kullanmaları bölgede dini radikalizmin güçlenmesine neden olmuştur. Kendisini "Vahabilik" şeklinde gösteren dini radikalizmin özellikle Çeçenistan ve Dağıstan'da ciddi etkiye sahip olduğu dikkati çekmektedir.
devam edecek
Dr. Nazim Cafersoy
KAFSAM analisti ve ADİU Türk Dünyası İşletme Fakültesi öğretim üyesi
19.01.2011 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder