30 Aralık 2014 Salı

BDT Coğrafyasında Gümrük Birliği ve Azerbaycan-3



Avrasya Ekonomik Topluluğu çerçevesinde entegrasyon sürecinin Gümrük Birliyi ile sınırlı kalmayacağına dair başka işaretler de gelmeye başladı. Yine daha önce bahsedilen Rusya hükümet yetkilisi, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren Ortak Ekonomik Bölge (OEB) konusunun da ivme kazanacağını ve bu çerçevede gelecek yıl içinde OEB’ye ilişkin 30 resmi anlaşmanın imzalanacağını belirtmişti.
Yetkili Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Bölge konusunda şu ana kadar toplam 104 anlaşma imzalandığını ve bazısı artık eskimiş bu anlaşmaların AB`nin kurucu anlaşmalarından biri olan Roma Anlaşması örnek alınarak bir anlaşmada toplamak istendiğini vurgulamıştır.

12 Temmuz`da Rusya Başbakanı Vladimir Putin`in Beyaz Rus ve Kazak meslektaşları Mihail Myasnikov ve Kerim Mesimov ile Moskova`da bir araya gelerek, Ortak Ekonomik Bölge`nin geleceğini ve doğurabilecek sorunları giderme konularını müzakere etmişlerdir. Rusya Başbakanı Putin, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, üç ülkenin Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Bölge oluşturma süreçlerini Avrasya`da ve bütünlükte dünyada yeni ekonomik eksen yaratma girişimi gibi değerlendirmiştir.
Belirtmek gerekir ki, AET anlaşmasının en önemli hedeflerinden biri olan Ortak Ekonomik Bölge sözleşmesi 23 Şubat 2003`de Beyaz Rusya, Kazakistan, Rusya ve Ukrayna arasında imzalansa da, özellikle Devlet Başkanı Viktor Yuşenko döneminde Kiev yönetimi bu sürecin dışında kalmağa çalışmıştır.
Sözleşme taraflara mal, hizmet, para ve iş gücü alanlarında serbest geçiş temin etmeyi öngörüyor. 9 Aralık 2010-da Ukrayna dışındaki ülkeler 1 Ocak 2012`den itibaren Ortak Ekonomik Bölge`nin yürürlüğe girmesini öngören anlaşmaları imzalamıştırlar.
Öte yandan, Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Bölge`nin yeni üyelerle genişlenmesi istikametinde bazı mesajlar da verilmeye başlanmıştır. Bu çerçevede Avrasya Ekonomik Topluluğu Enstitüsü müdürü ve Gümrük Birliği Komisyonu’nun Bilim-Uzman Kurulu üyesi Vladmir Lepeyhin 9 Haziran 2011`de Belgrad’daki bir uluslararası konferansta yaptığı konuşmada Sırbistan, Bulgaristan, Bulgaristan ve Güney Kıbrıs, Veytnam, Suriye, İran, Hindistan benzeri ülkeleri de AET kapsamına alınmasını önermiştir. Ancak mevcut koşullarda bu öneri daha çok temenni olarak değerlendirilebilir.
Fakat daha ciddi öneriler bağlamında ilk önemli üyenin Ukrayna olması gerektiği verilen mesajların ortak noktası olarak öne çıkıyor. Nitekim 7 Haziran`da Kiyev`i ziyaret eden Rusya Başbakanı Vladimir Putin meslektaşı Nikolay Azarov`la görüşmesinde Ukrayna`nı Ortak Ekonomik Bölge`ye üye olmasının sadece ilk yıl bu ülkeye 10 milyar dolar kazandıracağını belirtmiştir. Yine 17 Haziran`da Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko Ukrayna`nı Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Bölge`de görmek istediklerini açıklamıştır. Yanukoviç yönetiminin izlediği stratejik tutum göz önüne alındığında Ukrayna`nın böyle bir tercihe o kadar da uzak olmadığı söylenebilir. Ancak Ukrayna`da muhalefet gücü ve özellikle ülkenin batısının muhalif tavrı bu tür bir kararın ancak tedrici bir süreç sonucunda alınabileceğini mümkün kılmaktadır.
Yine bu çerçevede AET üyesi Kırgızistan ve Tacikistan üzerinde de Rus baskısının yoğunlaşacağı, sürece Ermenistan`ın da dahil edilmesi için yeni adımların atılması gündeme gelebilir. Ayrıca, Dnster sorunu nedeniyle Moskova`nın baskısı altındaki Moldova ile Azerbaycan`ın da benzer tekliflerle karşılaşması sürpriz sayılmamalıdır. Bu bağlamda Azerbaycan yönetiminin geçen aylarda Bağlantısızlar harekatı içerisinde yer alması kararını da diğer boyutlarının yanı sıra, bir de Rusya`nın post Sovyet mekanındaki etki ve baskılarını güçlendiren gelişmeler ekseninde de değerlendirmek mümkündür.
Bitti.


Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
13.07.2011 10:41 Yerel saatı | 07:41 Dünya saatı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder