30 Aralık 2014 Salı

Kazakistan Azerbaycan Dış Politikasının Neresinde?-1




Devlet Başkanı İlham Aliyev başkanlığındaki Azerbaycan heyeti 20-21 Ekim 2011 tarihlerinde Kazakistan`ı ziyaret ederek bu ülke yetkilileri ile görüşmeler yapmış ve Almatı’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Zirvesi’nin toplantısına katılmıştır.
Başkan Aliyev`in Kazakistan ziyareti ve Kazak meslektaşı Nursultan Nazarbayev`le görüşmesi sırasında verdiği mesajlar Azerbaycan dış politikasında genel olarak Orta Asya ve özel olarak ise Kazakistan`ın yerini gündeme getirdi. Bu yazıda geçen 20 yıl zarfında Azerbaycan dış politikasının Hazar`ın doğusundaki komşusu Kazakistan`a bakışını çeşitli dönemleri ve boyutları dikkate alacak biçimde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.          
Mutalibov dönemi
Yaklaşık altı ay (18 Ekim 1991- 6 Mart 1992) gibi kısa bir dönem bağımsız Azerbaycan`ın devlet başkanlığını yapmış Ayaz Mutalibov döneminde Orta Asya`daki yeni devletlere ortak Sovyet geçmişinin paylaşıldığı aktörler gibi bakılmıştır. Bu devletlerden Kazakistan ise hem BDT`nin en önemli üyelerinden biri, hem de Karabağ sorununda objektif ve aktif tavrı ile Azerbaycan bakımından özel önem arz etmiştir. Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev daha Ekim 1991’de   Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin`le birlikte Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilk arabuluculuk girişimini yapmıştır. Ancak iki devlet başkanının girişimleri ile biraraya gelen Azerbaycan Devlet Başkanı Mütellibov ve Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan arasındaki görüşmeler sonrası dört devlet başkanının imzaladığı sorunun barışçıl yollarla çözümüne ilişkin beyanname aynı ay başlayan Ermeni saldırıları nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. 
Elçibey Dönemi
Azerbaycan Halk Cephesi lideri Elçibey`in iktidarı döneminde genelde Orta Asya, özelde ise Kazakistan Türklük bağlamında Azerbaycan için önem arz etmiştir.  Nitekim Elçibey iktidarı için Orta Asya Cumhuriyetleri ile bağlantılar kurulması daha iktidara gelmeden önce AHC programında yer alan “Türk devletleri ile her yönlü sıkı işbirliği kurmak, milli ve manevi değerler sistemini birbiri ile bağlantılı olarak araştırmak ve bu değerleri gelecek nesiller için korumak ve genel Türk kültürel birliğinin kurulmasını sağlamak” ifadesinin bir yansıması olarak görülmekteydi.  Ayrıca, Karabağ konusunda bu ülkelerden destek alınabileceği de düşünülmekteydi. Bu bağlamda, Orta Asya Cumhuriyetleri ile ilişkilerin geliştirilmesi yönünde çaba gösterilmiş, Kazakistan Türkmenistan ve Tacikistan’la diplomatik ilişkiler kurulmuş, Özbekistan ve Kırgızistan ile ilişki kurma yönünde adımlar atılmıştır. Fakat Kazakistan dışındaki Orta Asya Cumhuriyetleri bu konuda mümkün olduğunca Ermenistan ve Azerbaycan arasında tarafsız bir tutum sergileme yaklaşımı içerisinde olmuşlardır. Bunun en somut örneği 31 Ekim 1992’de Ankara’da yapılan Türk Devletleri Zirvesi’nde yaşanmış, Azerbaycan ve Türkiye’nin çabalarına rağmen, diğer cumhuriyetler zirve sonuç bildirgesinde Karabağ sorununa ilişkin bir karara yer vermek istememişlerdir. Hatta Türkmenistan Karabağ’a Ermeni saldırıları sırasında Ermenistan’a doğal gaz vermeye devam etmiştir.
Genel olarak Türkçü bir anlayışa sahip olan AHC iktidarı ortak kurumlar oluşturmak aracılığı ile Türkiye ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmeye çalışmış,  bu bağlamda Türk devletleri zirvesinin yapılmasının aktif savunucusu olmuştur. Elçibey, Ankara’da 31 Ekim 1992’de yapılan ilk zirveye katılarak ilgili ülkelerin ilişkilerini geliştireceklerine ilişkin ortak beyannameye imza atmış ve ikinci zirvenin 2 Mayıs 1993’de Bakü’de yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Bu zirvede Elçibey Türkçenin BM resmi dili olması için ortak çalışma yapılması önerisinde bulunmuş, Nazarbayev de her Türk cumhuriyetinin bu önerinin BM’ye sunulmasını desteklediğini ifade etmiştir. 
Bu dönemde Azerbaycan’ın Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerinde önemli gerginlikler ve soğukluklar da yaşanmıştır. Bu ülkeler Elçibey’in Türk dünyasının ortak hareket etmesi yolundaki görüşlerine ve Türkiye Cumhurbaşkanı Özal’ın Türk Ortak Pazarı kurulması önerisine mesafeli yaklaşmışlardır. Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri arasında soğukluk ve gerginliğin bir diğer nedeni, Elçibey’in demokrasinin zaruri olduğu görüşü ve bu çerçevede Kazakistan ve Özbekistan’daki rejimleri  “otoriter olduğu” gerekçesi ile eleştirmiş olmasıdır. AHC iktidarının demokrasi yanlısı tutumu yalnızca eleştiri düzeyinde kalmamış, Azerbaycan yönetimi Özbekistan’ın baskı altında kalan muhalif liderleri Muhammed Salih ve Abdürrahman Pulatov’a sığınma hakkı tanıyarak Özbekistan yönetiminin bu konudaki iade veya sınır dışı isteklerini ret etmiştir.  Bu olay iki ülke arasında ilişkileri soğutmuş ve Özbekistan yönetiminin Bakü-Taşkent uçak seferlerini durdurmasına neden olmuştur.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı  (QAFSAM-www.qafsam.org)
25.10.2011 10:40 Yerel saatı | 07:40 Dünya saatı
Devam edecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder