Estonya istihbarat servisi “Güvenlik Polisi” (KaPo) başkent Tallinn”in
Belediye Başkanı Edgar Savisaar hakkında rapor hazırlamıştır.
Baltık ülkelerinin en
büyük internet sayfalarından biri Delfi’nin 16 Aralık'ta verdiği habere göre
raporda, başkentin belediye başkanı "Rusya'nın eski ajanı ve Estonya
güvenliği için tehlike gibi" sunuluyor. Raporda Savisaar’ın, Rusya'nın
Estonya`daki etkisini güçlendirmek için aracılar kullanarak bu ülkeden bir
buçuk milyon Euro istediği bildirilmiştir. Güvenlik Polisi bu paranın
Tallinn’in en büyük ilçesi Lasnamayen`deki Rus kilisesinin yapımına
harcandığını belirtmiştir. Estonya istihbarat servisi bu raporu cumhurbaşkanı,
başbakan ve içişleri bakanına sunmuştur. Estonya istihbarat kurumunun raporuna
rağmen, Edgar Savisaar hakkında henüz resmi suçlama ileri sürülmemiştir.
Tallinn Belediye Başkanı
ise yaptığı basın açıklamasında bu iddiayı yalanlamış, konunun Estonya`daki
Mart 2011 parlamento seçiminden önce gündeme gelmesinin, lideri olduğu Merkez
Partisi’ni yıpratma amacı taşıdığını bildirmiştir. Edgar Savisaar`ın lideri
olduğu Merkez Partisi parlamentoda ikinci parti konumundadır. Estonya’daki Rus
nüfusu arasında geniş desteğe sahip Merkez Partisi Rusya ile yakın ilişkileri
savunuyor. Bu parti 2004 yılında Rusya'daki iktidar partisi "Birleşik
Rusya" ile işbirliği anlaşması imzalamıştır. Daha birkaç hafta önce de
Estonya Başbakanı Andrus Ansip Merkez Partisi ile işbirliği yapmayacaklarını
belirtmişti. Başbakanın danışmanı Arto Aas, onun bu tutumunu “Savisaar`ın
Estonya milli çıkarlarına hizmet etmemesine inanmaması” ile izah etmişti.
Estonya hükümet sözcüsü ise istihbarat servisi raporunu dayanak göstererek 21
Aralık`ta yaptığı açıklamada Merkez Partisi`nin Rusya`dan finans desteği
almakla suçlamıştır.
"Savisaar
olayı" Rus istihbaratının Estonya`daki faaliyetleri hakkında kamuoyuna
yansıyan ilk olay değil. Eylül 2008’de Rus istihbaratının Estonya Savunma
Bakanlığının yetkilisi Herman Simm’in aracılığıyla NATO'nun bazı gizli
belgelerini elde ettiğine dair haberler ciddi bir skandala yol açmış ve Simm
yargılanarak mahkûm edilmişti. Genel anlamda Rus istihbaratı son yıllarda
yurtdışında canlanan faaliyetleri ve skandalları ile özel olarak dikkat çekmeye
başlamıştır. Bu faaliyetler içerisinde Katar (örneğin Zelimhan Yandarbayev) ve
Türkiye (örneğin Gazi Edilsultanov, İslam Canibekov ve Ali Osaev) gibi
ülkelerde Çeçenistan direnişinin liderlerinin veya İngiltere`de Rus
istihbaratına ihanet eden eski ajanların (örneğin Albay Aleksander Litvinenko)
suikast yoluyla öldürülmesi özel olarak yer almıştır. Hatırlanacağı üzere, 2008
yılında İngiliz istihbarat servisi, Rus istihbaratının Avrupa'da hatta Sovyet
döneminden daha aktif olduğunu açıklamış, bu faaliyetleri nedeniyle Büyük Britanya
için Rusya'yı El-kaide ve İran'dan sonra üçüncü tehdit olarak nitelemişti. Son
iki yılda Rus istihbarat servisi Belçika, Kanada, Letonya, Polonya, Peru, Güney
Kıbrıs ve Gürcistan gibi ülkelerde faaliyetleri ile gündeme geldi. Rus
istihbaratın Kırgızistan`da iç karışıklık ve Türkiye-Ermenistan görüşmelerinin
kamuoyuna yansımasındaki rolü ise halen dikkate değer bir tartışma konusu
olmaya davam etmektedir. Yine 2010 yılında Rus istihbaratı ABD (27 Haziran`daki
Anna Chapman olayı), Çek Cumhuriyeti (Temmuz`daki Robert Rachardzo vakası) ve
İngiltere (2 Aralık`daki Ekaterina Zatuliveter olayı) ile gündemdeki yerini
korumuştur. Bu arada Rus ajanlarının adı Türk deniz kuvvetlerine ilişkin gizli
bilgi çalmaya ilişkin halen davam eden soruşturmaya da karışmıştır. Tabii ki,
burada bahsettiklerimiz basına başarı veya başarısızlık şeklinde yansıyan ve
“buz dağının sadece görünen kısmını” teşkil etmektedir. Yine Rus istihbarat
servisinin, Rusya`daki karşı istihbarat faaliyetlerinde ciddi canlanma
yaşandığı gözlemlenmektedir.
Özetle, Rusya`nın son 10
yıldaki toparlanma sürecinden Rus istihbaratı da kendine pay çıkarmıştır. Bu
dönemde önce devlet başkanlığı, ardından ise başbakanlık görevlerini yürüten
Vladimir Putin’in istihbarat kökenli olması da bu süreçte özel önem arz
etmiştir. Putin içeride güvenlik bürokrasisinin Rusya`da siyasi, idari ve
ekonomik alanlarda egemenlik kurmasını sağlarken, dışarıdaki faaliyetlerini
güçlendirilmesine özel destek vermiştir. İçeride yönetimden gerekli siyasi ve
mali desteği alan başta Dış İstihbarat Servisi (Slujba Vneniy Razvedki) olmak
üzere bütün Rus istihbarat servisleri KGB’nin zengin mirasına sahip çıkarak
dünyaya işadamı, danışman veya gazeteci kılığında ajan ihracında yeni ivme
kazandılar.
Dr. Nazim Cafersoy
KAFSAM analisti
13.01.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder