Rusya Federasyonu–Azerbaycan ilişkilerinde Kuzey Kafkasya etkeni.
Bağımsızlık sonrası
Rusya-Azerbaycan ilişkilerin önemli boyutlarından birini de Kuzey Kafkasya
bölgesi oluşturmuştur. Esasen ilişkileri bozucu karakteri ile öne çıkan Kuzey
Kafkasya etkeninin merkezinde Çeçenistan olmuştur. Rusya-Azerbaycan
ilişkilerinde Çeçenistan boyutu Çeçenistan’da iktidara bağımsızlık yanlısı
Cevher Dudayev’in, Azerbaycan’da ise AHC’nin gelmesi ile ortaya çıkmıştır.
Rusya’nın bölgede
egemenliğini sağlama çabalarına karşı olan her iki yönetim Kafkasya halklarını
Rusya’ya karşı bir araya getirecek tarihi Kafkas Evi projesinin
gerçekleştirilmesi ve Gürcistan`la Ermenistan’ın burada yer alması için çaba
göstermişler.
Elçibey’in iktidardan
düşmesi ve Rusya’nın Kafkasya ülkelerine yaptığı baskı ışığında Kafkas Evi
projesi gündemden düşmüştür. Yine bu dönemde küçük bir Çeçen grubunun Karabağ
savaşında Azerbaycan`a destek verdiyi bilinmektedir.
1994–1996 döneminde
süren Rus-Çeçen savaşı ile Azerbaycan ve Rusya arasındaki ilişkilerde bu konu
yeniden alevlenmiştir. Bu dönemde Azerbaycan savaştan zarar gören Çeçen
göçmenlerin sığındığı ülkelerden biri olmuştur.
Bu savaş boyunca Rusya
Çeçenlerin Azerbaycan tarafından desteklendiğini iddia etmiştir. Ancak hem
insani, hem de tarihi bağlar nedeniyle Çeçen göçmenlerin Azerbaycan`a
sığınmasını fırsat veren Aliyev yönetimi Rusya`ya karşı savaşanlar için geçiş
ülkesi olduğu ve bu savaşa destek verdiğine ilişkin iddiaları kesin bir dille
ret etmiştir. Rusya’nın bu iddiası ihracatının yüzde 70’ni bu ülkeye yapan
Azerbaycan’a 3 yıl süren tek taraflı ve ilan edilmemiş ekonomik ambargo
uygulanması ile sonuçlanmıştır.
Birinci Rus-Çeçen savaşı
Rusya-Azerbaycan sınırının güvenliği konusunda Moskova`nın duyarlılığının daha
da artırmıştır. Azerbaycan yönetimi, Rusya’nın bu duyarlılığına önem vermiş; bu
tutumunu Bakü’yü sık-sık ziyaret eden Rus yetkilileri ile görüşmelerinde dile
getirmiştir.
Bu çerçevede Rusya Sınır
Kuvvetleri Komutanı Nikolayev’in Şubat 1996’da gerçekleştirdiği Bakü ziyaret
sırasında, iki ülke sınırlarının ortak teftişi konusunda anlaşma imzalamıştır. Cumhurbaşkanı
Haydar Aliyev anlaşmanın imzalanmasının ardından yapılan basın toplantısındaki
açıklamasında “Azerbaycan’ın Rusya’yla sınırların iyi korunması ve bu
sınırların ülkelerimiz arasında işbirliğinin güçlenmesine hizmet etmesinde
yarar gördüğünü, ülkesinin bu sınırlardan Rusya’yı tehdit edebilecek
gelişmeleri önlemeye gayret edeceğini, sınırların güvenliği ve Rusya’ya yabancı
gücün girmemesi için gerekli önlemi alacaklarını söylemiştir.
1996‘da Rusya ve
Çeçenistan arasında imzalanan Hasavyurt Anlaşması ile Azerbaycan ve Rusya
arasında ilişkilerde Çeçenistan sorunu gündemden çıkmış, esasen bu sorundan
kaynaklanan Rusya’nın tek taraflı ekonomik ambargosu aşamalı olarak
kaldırılmıştır.
Savaşın taraflar
arasında keçici de olsa bir barışla sonuçlanmasından sonra Azerbaycan yönetimin
Çeçenistan cumhuriyeti ile ilişkilerinde bir yumuşama yaşanmış ve bu çerçevede
1999’cu yılın yazında Bakü`de bir temsilcilik açılmıştır. Dönemin Çeçenistan
Cumhurbaşkanı Aslan Maşadov İslam ülkeleriyle ilişkileri yürütecek bu temsilcilik
görevine ise Zelimhan Yandarbiyev`i atamıştır.
Ağustos 1999’daki
Dağıstan olayları ve ardından Rusya’nın uluslararası terörizmle mücadele
gerekçesini kullanarak Çeçenistan’a müdahale etmesi ile Rusya-Azerbaycan
ilişkilerinde Kuzey Kafkasya boyutunun yeniden gündeme gelmiştir. Bu dönemde,
Rusya, bir yandan Azerbaycan’dan “uluslararası terörizmle mücadelede” destek
isterken, öte yandan Azerbaycan’ı Çeçenlere destek verdiği gerekçesi ile
suçlamıştır.
Rusya yetkilileri Çeçen
mücahitlere silah ve askeri malzeme desteyi verdiyi, Çeçen savaşçılar için
geçiş sağladığı ve hatta askeri eğitim imkânı verdiyi iddiası ile Azerbaycan
üzerinde baskı kurmaya çalışmıştır.
Rusya`nın Azerbaycan`a
ikili ilişkiler yanı sıra, BDT üzerinden de yapmağa çalıştığı bu suçlama ve
baskılar söylemden öteye geçmiş ve bir Rus askeri uçağı, 1 Ekim 1999’da
Azerbaycan’ın kuzeyindeki Zakatala ili Gımır köyünü bombalamıştır. Ancak Rusya
Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Anatoli Kornukov olayı yalanlamıştır.
Fakat Rusya’nın Azerbaycan
Büyükelçisi Blokhin ise konu ile ilgili yaptığı açıklamada “bombayı
kaybettiklerini” belirtmiş, “bu nasıl olur?” sorusuna cevaben “ABD’nin de
Makedonya’da bomba kaybettiğini” hatırlatmıştır.
Kuzey Kafkaslardaki
gelişmeler, ülke bazında Rusya’nın Azerbaycan’a yönelik baskılarını artırırken;
bu baskılar, Rusya’da yaşayan ve çalışan, sayıları Azerbaycan resmi rakamlarına
göre 800 bin, bazı rakamlara göre 1,5 milyon olan Azerbaycanlılara da
yansımıştır. Rusya yöneticileri 31 Ağustos 1999’dan itibaren Moskova’da
gerçekleştirilen patlamalar ve Rusya’nın bazı kentlerindeki terör eylemlerinin
ardından güvenlik gerekçesi ile alınan önlemler çerçevesinde, özellikle Çernıe
Vdıvı (Kara Dullar) adındaki Kafkas kökenli kadınlara karşı ciddi önlemler
almış. Bunlar görüldükleri an polis tarafından kontrol edilmişler, bazen
gözaltına alınmışlar, sık-sık sınır dışı edilmişlerdir.
Bu baskılar, Azerbaycan
basınında sık-sık dile getirilmiş, hatta bu baskıların ölümlerle sonuçlandığına
ilişkin haberler yer almıştır. Rusya’da Azerbaycanlılara karşı yapılan bu
baskılar karşısında Azerbaycan Parlamentosu, 5 Ekim 1999’da yaptığı açıklamada,
“etnik köken itibariyle Azerbaycanlı olanların haklarının ihlal edilmesini
kesin biçimde kınamış ve Avrupa Konseyi üyesi Rusya’nın, “insanların etnik
kökeni nedeniyle haklarının ihlal edilemeyeceğine” ilişkin uluslararası norma
uyması gerektiğini belirtmiştir.
Azerbaycan’ın Kuzey
Kafkaslardaki olaylara resmi tepkisi Rusya’yı gücendirecek davranışlar içine
girmemek şeklinde olmuştur. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev zaman-zaman yaptığı
açıklamalarda Rusya’nın toprak bütünlüğünü desteklediklerini belirmiş, bölgede
ayrılıkçılık ve terörizme karşı olduklarını açıklamıştır. Nitekim bu yaklaşım
çerçevesinde Temmuz 2000’de Bakü`deki Çeçenistan temsilciliyi kapatılmış, sınır
güvenliği güçlendirilmiş, zaman-zaman Rus ve Azerbaycan istihbarat servisleri
Çeçen savaşçıların karşı ortak operasyonlar gerçekleştirmiştir. Resmi tutumun
böyle olmasına rağmen, yönetim içinden bazı aykırı sesler de çıkmıştır. Örneğin
Ağustos 1999`da Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Dış Politika Danışmanı Vefa
Guluzade, “Çeçenlerin ve Dağıstanlıların mücadelesini ulusal bağımsızlık
mücadelesi olarak kabul etmek gerekir.
Rusya Federasyonu
imparatorluk varisi mi, yoksa demokratik bir devlet mi kurmak istediğini
belirlemelidir. Eğer ikinci tercihi seçerse, Rusya Federasyonu’nun Kafkasya
politikasını değiştirmesi gerekir” açıklamasını yapmıştır. Yine iktidardaki
Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) temsilcisi Seyavuş Nevruzov, Rusya’nın
Dağıstan’daki bağımsızlık mücadelesini kendisi gibi diğer Kafkasya ülkelerinin
de terörizm diye kabul etmesini amaçladığını ifade etmiştir.
Rusya’da
Azerbaycanlılara yönelik baskılar ve Azerbaycan’a yönelik asılsız suçlamalara
Zakatala’daki bombalama olayı da eklenince bu konuda açıklamalarda bulunan
muhalif Azerbaycan Halk Cephesi Partisi Başkan Birinci Yardımcısı Ali Kerimov,
Kuzey Kafkaslardaki olayların bir amacının da, Azerbaycan’ı bu olayların içine
çekmek olduğunu ve Rusya tarafının Avar ve Lezgi bölücülerini silahlandırmasının
da bu planın bir parçası olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, muhalefet, iktidardan
daha radikal önlemler almayı talep etmiş, askeri kuvvetleri alarma geçirmeyi
önermiş, bazı muhalefet temsilcileri Gebele’de bulunan ve yasal statüsü o zaman
henüz belli olmayan Rus askeri radar üssünde bulunan Rus ordusu askerlerinin
çıkarılması ve üssün kapatılmasının parlamentoda görüşülmesini talep
etmişlerdir.
Rusya’nın
Çeçenistan’daki askeri başarıları, Azerbaycan’ın Çeçenistan’a yardım
iddialarını kesin dille ret etmesi, Rusya’nın eski Sovyet mekanındaki ülkelerle
BDT çerçevesinde ilişkilerini geliştirme girişimleri ve Cumhurbaşkanı Haydar
Aliyev’in bu girişimlere genelde olumlu baktığını sık sık dile getirmesi sonucu
Kuzey Kafkasya olayları nedeniyle iki ülke arasında artan gerginlik azalmaya
başlamıştır.
Bu kapsamda Azerbaycan
yönetiminin Ekim 2002’deki Nord-Ost ve Eylül 2004’deki Beslan`daki terör
eylemlerini sert biçimde kınaması Kuzey Kafkasya`nın ilişkilerdeki olumsuz
işlevini minimize etmiştir. Yinede Rusya Azerbaycan`ın Kuzey Kafkasya`ya
ekonomik ve kültürel ilgi göstermesine pek istekli olmamıştır. Ancak bölgede
istikrasızlığın nedenleri arasında sosyo-ekonomik sorunların öncelik teşkil
etmesi ve Rusya`nın bu sorunu çözmedeki artan çabaları 2010’uncu yıldan
itibaren Kremlin yönetimin Azerbaycan”la ilişkilerde bu konuya önemli işbirliği
alanı kimi bakmasına imkân tanımıştır. Nitekim Eylül 2010’da Rusya Devlet
Başkanı Dimitri Medvedev`in Bakü seferinde bu konu gündeme gelmiş, sonrasında
Azerbaycan doğal gazının Kuzey Kafkasya`ya verilmesi için anlaşma imzalamıştır.
Rusya yönetimin bölgeyi kalkındırmada istikametindeki bu anlayışının Azerbaycan
sermayesinin bölgeye girişi konusunda yeni imkânlar sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Devam edecek…
Dr. Nazim Cafersoy
23.02.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder