30 Aralık 2014 Salı

Ortadoğu satrancında Rusya`nın Filistin hamlesi



30.06.2012 15:40 Yerel saatı | 12:40 Dünya saatı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 25-26 Haziran tarihlerinde İsrail, Filistin ve Ürdün’ü kapsayan kısa bir Ortadoğu turu yaptı. Putin bu ziyareti sırasında verdiği mesajların ve yaptığı görüşmelerin esas odak noktasını Filistin meselesi ve Rusya`nın bu sorunun çözümünde faal rol alma isteği oluşturdu.
Orta Doğu`nun Suriye ve İran meselesine kilitlendiği bir dönemde gerçekleştirilen bu ziyaret belki ilk başta garipsenecek bir süreç gibi dursa da, Rus dış politikası bakımından akılllı bir hamle sayılabilir.
Öncelikle, Rusya bu hamlesi ile özelde Ortadogu, genelde ise küresel anlamda bozulan imajını düzeltmesi bakımından önemlidir. Çünkü şu anda Ortadoğu gündeminin 3 kilit meselesi var: Suriye, İran ve son dönemlerde bir az geri planda kalmasına rağmen Filistin. Rusya`nın bu sorunlardan İran’ın nüve programına ilişkin tavrı “Moskova`nın bölgede Şii eksenli ittifakın yanında yer alıyor.” algısı yaratarak, sünni Arapların rahatsızlığına neden olmakta. Dahası Esad rejimine verilen destek de bu algının daha da güçlenmesine yol açıyor. Son dönemde bölgedeki dengelerin oluşumunda Şii-Sünni farklılığına yüklenen anlam dikkate alındığında bu durum Rusya`nın manevra imkanlarını zayıflatıcı toplumsal algı ve tepki oluşturuyor.
Keza, Moskova`nın İran konusundaki tavrı yaklaşık %20 oranda Sovyet göçmeninin yaşadığı ve bölgesel dengelerin önemli aktörü olan İsrail`de de Rusya aleyhine işleyen bir algı yaratıyor. Putin`in İsrail’i ziyareti sırasında Yahudileri Nazilerin elinden kurtaranın Sovyet ordusu olduğunu güçlü bir biçimde beyan etmesi de bu imajını düzeltme niyetinin önemli göstergelerinden. Keza görüşmlerde İran ve Suriye meselelerinin de müzakere edilmesi Rusya`nın tutumunu birinci elden İsrail`e anlatarak imajını düzeltme bağlamında önemli.
İkincisi, Rusya`nın Suriye konusundaki tavrı Arap sokakları bakımından otoriter rejime destek verme şeklinde algılanarak Kremlin yönetiminin bölgedeki imajına önemli bir darbe vuruyor. Rusya yönetiminin Suriye halkı ile Esad rejimi arasında ince denge kurmak adına yaptıkları ise Arap sokaklarında Moskova’ya artan tepkiyi azaltmıyor, tam tersi güçlendirme bir işlevi yaratıyor. Tabi buna ABD`nin bölge basını üzerinden Rusya’nın imajını daha da bozan çalışmlarını eklemek lazım.
İran ve Suriye nedeniyle bölgedeki imajı iyice bozulan ve Arap baharının verdiği diğer zararlardan da rahatsız olan Rusya için tam da bu ortamda Filistin meselesi aradığı “ilaç” sayılabilir. Öncelikle, Rusya`nın Filistin meselesine eğilerek bölgedeki imajını düzeltme ve Arap sokaklarına hitap etme arayışında. Zaten Filistin meselesinin bu amaçla kullanılması da yeni degil. Rusya`nın salefi SSCB, Soğuk Savaş döneminde bu etkeni Arap kamuoyunda etkin olmak için başarılı bir biçimde kullanmıştı.
Keza, Saddam Hüseyin’in döneminde Irak`ın aynı yönteme başvurduğunu biliyoruz. İslam devrimi sonrasında İran için de Filistin meselesi Ortadoğu`daki Arap kamuoyunda imaj parlatmak ve etki kurmak için en uygun araçlardan biriydi. Keza Türkiye’nin Arap sokaklarında sempati kazanmasında “Davos krizi” ve Filistin meselesine verlen önemin yeri yadsınamaz kadar büyüktür. Şimdi aynı yöntemi Rusya da kullanarak bölgede bozulan imajını düzeltmeye çalışıyor.
Öte yandan, Rusya`nın Filistin meselesine eğilmesi bu konunun giderek bölge gündeminde tekrar öne çıkma beklentisi ile yakından ilgili. Mayıs ayında ana muhalefet partisi Kadima’yı da kapsayan yeni bir hükümet kuran Netanyahu Filistin’le müzakereler yapmaya hazır olduğu mesajı veriyor. Rusya önümüzdeki dönede gündeme gelecek bu müzakerelerde aktif rol alma niyetinde ve bu çerçevde taraflarla görüşüyor.
Böylece, Ortadoğu kilidinin İran dügümünde son alarak Moskova görüşmeleri ile rolünü güçlendiren, Suriye meselesinde her zeminde rolü açıkça görünen Rusya, Filsitin meselesinde de etkinliğini ortaya koyma niyetinde olduğunu açıkca beyan etmekdedir. Zaten Filistin sorunun çözümüne ilişkin oluşturulan “Ortadoğu dörtlüsü” içlinde yer alan Moskova, bölgede her cephede ana aktörlerden biri olma niyetini bir daha ortaya koyuyor.
Bu ziyaret sürecinde Ürdün`ün de bir durak olarak seçilmesi ise iki bakımdan önemli. Öncelikle, Filistin müzakerelerinde geleneksel arabuluculardan sayılan Mısır ve Türkiye İsrail`le gerginleşen ilişkileri nedeniyle bu sürecin dışında kalınca, ev sahipliğini Ürdün yapmaya başladı. Artık Ocak 2012`de İsrail ve Filsitinli yetkililer arasında Ürdün’de ilk görüşmeler yapıldı. Rusya da bu sürecin dışında kalmak istemiyor. İkincisi, Libiya ve Mısır`daki değişimler ve Suriye`de Esad`ın gitme ihtimali Rusya`yı Ortadoğu`nun değişen dengeleri içinde bölgede alternatifleri çoğaltmaya itiyor. Ürdün bu noktada uygun adaylardan biri sayılabilir.
Özetle, Rusya Ortadoğu`da tam saha pres yapıyor. Ancak Kremlin’in bu mücadeleye sonuna kadar nefesi yetecek mi bunu zaman gösterecek. Selefi SSCB`nin nefesi yetmemişti. Şimdi bölgede Çin de var. Rusya ile Çin`in Ortadoğu meselelerinde bu kadar sıkı fıkı olmalarını bu kapsamda düşünmekte fayda var.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
30.06.2012 15:40 Yerel saatı | 12:40 Dünya saatı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder