30 Aralık 2014 Salı

Rusya İran`a Müdahale İhtimali İçin Ne Diyor?



2012 yılı ile birlikte Batı ile İran arasındaki gerginliğin dozu giderek daha da artmaya başladı. İran yönetiminin nükleer programı konusundaki adımları, Uluslararası Enerji Ajansı ile Batı için güven verici bir işbirliği sürecine yanaşmaması ve diplomatik alandaki müzakerelerin sonuca ulaşmaması ise bu gerginliğin dozunu artıran gelişmeler. Batı`nın İran`ı köşeye sıkıştırmak için ambargo kozunu devreye sokması ve hatta Tahran`ın önemli petrol alıcılarından Çin`in de kısmen içinde bulunduğu çok sayıda ülkenin bu sürece destek vermesi ise dikkatlerden kaçmıyor.
Ancak bütün bunlar Ahmedinejad dönemiyle saldırganlığı bir strateji haline getiren İran`ın nüve programını davam ettirme yönündeki ısrarını zayıflatmıyor, hatta teşvik ediyor. Bu ortamda ABD ve İsrail`den İran`a müdahale sesleri ise her zamankinden daha gür çıkmakta. ABD`nin başkanlık seçimi atmosferinde olması ve bu ülkede İran`a karşı sertlik yanlısı Musevi lobisinin etkinliği fonunda Amerikan yetkililerinin ikide bir İran`a askeri müdahalenin hala etkin bir seçenek olarak masada olduğunu vurgulamaları da bunun bir yansıması.
Öte yandan, Irak`tan “çıkan”, Afganistan`dan da çıkmanın yollarını arayan Obama yönetiminin bölgede yeni ve çok daha geniş boyutlu bir savaşa yol açacak bir askeri seçeneğe hazır olup olmadığı çok bilinmeyenli bir denklem. İran`ın nüve programındaki hızı ve İsrail`in bir an önce askeri müdahale konusundaki ısrarı ve zaman-zaman tek başına müdahale edeceğine dair İsrail`li yetkililerin verdiği demeçler ise işi daha da karmaşık hale getirmiş durumda. BBC`de son dönemlerde yayınlanan “İran'a saldırı senaryoları” gibi analizler ise sanki İran`a müdahalenin stratejik kararı verilmiş, siyasi ve askeri ayrıntıları konuşuluyor gibi bir hava yaratma iddiasında.
Keza İran`a askeri müdahale senaryoları konusunda her zaman temkinli davranan Rusya`nın tavrı da dikkat çekici. ABD ve/veya İsrail`in İran`a saldırılarına dair demeçlerini genellikle gerçekçi bulmayan ve en fazla bir kaç analizcinin müdahale seçeneğini olası görmeyen demeçleri ile “geçiştiren” Rusya yönetimi sanki bir şeyler olacakmış gibi gittikçe sertleşen reaksiyonlar vermektedir. Şöyle ki, 13 Şubat`ta Birleşik Arap Emirliklerin`den meslektaşı ile görüşen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İran sorunun çözümünde herkesi askeri yöntemleri göz ardı eden bir anlayışı kabulü yönünde çağrı yaptı.
Keza, Rusya Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov, 15 Şubat`taki açıklamasında İran'ın tartışmalı nükleer programı ile ilgili yaz dönemine kadar bazı kararların alınabileceğini söyledi. Rus basını ise Makarov'un bu açıklamalarını İran'a saldırı tarihi ile ilgili ipuçları olarak yorumladı. Zaten dünya ve Türk basını da çok sayıda yayın bu haberi “Rusya`nın İran`a saldırının tarihini açıkladı” şeklinde gördü. Makarov`un Rusya'nın İran ve tüm Ortadoğu'yu izleyen ve gerekli bilgileri toplayan bir "durum merkezi" oluşturduklarının da altını çizmesi de olayları Moskova`nın ne kadar ciddi aldığının göstergesi sayılabilir. Daha da önemlisi, Makarov`un aynı basın toplantısında ulusal güvenliğe yönelik yakın bir tehdit algılamaları durumunda nükleer silah kullanabilecekleri uyarısı yapmış olması.
Dahası, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov, 22 Şubat`ta Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, "İran'a yönelik tüm askeri senaryoların bölge ve şüphesiz uluslararası ilişkiler sisteminin tamamı açısından felaket olacağını" belirtti. Gatilov, İsrail Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Benny Gantz, ülkesinin İran'ı vurma kararını kendisinin alacağını açıklamasına cevaben verdiyi açılamada "İsrail'in, bunun doğurabileceği sonuçların bilincinde olduğunu ümit ettiğini" kaydetti.
Rusya`nın yeni Devlet Başkanı Vladimir Putin de yeni dönemdeki dış politika anlayışını ortaya koyduğu 27 Şubat tarihli “Rusya ve Değişen Dünya” yazısında İran`in nükleer programa sahip olma hakkını kabul edilmesini ve sorunun görüşmeler yoluyla çözülmesini önermesi de Kremlin yönetimin İran`a ilişkin savaş senaryolarına konumu açıkça ortaya koymak bakımından önemli bir gösterge. Bu arada Rus basını ve strateji uzmanları arasında da İran`a müdahale konusunda tartışmalar da yoğunlaşmış. Keza, Rusya`nın Suriye`ye yönetimine verdiği siyasi ve askeri-teknik destek ve istihbarat yardımının iki ülke arasındaki stratejik ilişkinin yanı sıra, bu surecin aynı zamanda İran`a müdahalenin önemli hazırlık aşaması olarak gibi algılamasının da etkisini unutmamak gerekir.
Rusya`nın bu endişeleri zaten müdahile konusunda tetikte olan İran yönetimi tarafından da ciddiye alınmakta. Nitekim Rusya Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov’un İran’a yönelik yaz başında saldırı olabileceği yönündeki imalarının ardından, İran Moskova Büyükelçisi Seyyit Mamut Rıza Seccadi, Moskova’da düzenlediği basın toplantısında batılı ülkelerden herhangi bir saldırı olması durumunda Tahran’ın buna karşılık vereceği tehdidinde bulundu. ABD’nin İran’a saldırmasının büyük bir hata olacağı uyarısı yapan Büyükelçi, “Onlar bize herhangi bir noktadan saldırırsa, biz de onları o noktadan vururuz” dedi.
Özetle, Batı-İran gerginliği artık daha sık savaş senaryolarının konuşulduğu bir süreç haline gelmiş durumda. Rusya ise 3. Putin döneminde bu sürece seyirci kalmayacağını sinyallerini veriyor. Bu ortamda “Altılar”ın İran`la diplomatik görüşmelere devam etmesi ve İran resmilerinin müzakereler yönündeki demeçlerinin ne kadar anlamlı olacağını ise zaman gösterecek.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder