Giderek dozu artmaya başlayan
Batı-İran gerginliği Rusya’nın önemli gazetelerinden “Komersant” iddiasına
göre, yeni bir evreye geçmek üzere.
Gazete 14 Mart`daki sayısında
ismini açıklamadığı üst düzey bir Rus diplomata dayanarak Amerikalıların Nisan
ayında yapılması öngörülen “Altılar”-İran görüşmelerini nükleer problemin
barışcıl yoldan çözümü için son şans olarak gördüğünü yazdı. Rus yetkili Yahudi
lobisinin Obama`ya yaklaşan başkanlık seçimlerinde destek karşılığı İran askeri
müdahele basksı yaptığını ileri sürüyor.
Rus diplomatın iddiasına göre, 12
Mart`da New-York`da bir araya gelen Klinton-Lavrov görüşmesinde Amerikan
Dışişleri Bakanı Rus meslektaşına İran`a bir mesaj iletmesini rica etmiş.
Mesajda “Nisandaki diplomatik gürüşmelerin sorunun barışcıl yoldan çözümü
bakımından Tahran için son şans olduğu” belirtilmekteymiş. `Komersant`ın bu
iddiasının ne kadar doğru olduğu tartışılabilir, ancak hem gazetenin önemi, hem
de Rusya üst düzey yetkililerinin son dönemlerdeki açıklamaları iddianın gerçek
olma ihtimalini güçlendiriyor. Eger iddia gerçekse, önümüzdeki dönemde
Rusya`nın İran sorunu konusunda insiyatif almasını ve Nisan görüşmeleri
sürecinde kolaylaştırıcı rolü oynamasını bekleyebiliriz.
Diger tarafdan, Batı`nın daha somut
söyelersek ABD`inin/ABD-İsrail veya İsrail’in İran’a bir askeri operasyonun
gündemde olduğunu bazı bölgesel gelişmeler de doğrular nitelikte. Nitekim son
dönemde İran etrafında bölgesel gelişmelerde gerginliğin dozu iyice arttı.
Şöyle ki, taraflar mühtemel bir savaş öncesine yönelik kendi stratejik
konumlarını sağlama alma yönünde çabalarına hız vermiş durumdalar. Hürmüz
Bogazı, Suriye, Lübnan, Filistin, hatta Irak ve Afganistan`daki gelişmeleri
kendi iç dinamiklerinin yanısıra, Batı–İran gerginliğinden bagımsız
değerlendirmek eksik bir yaklaşım olur.
Örnegin, İran`ın Hürmüz bogazını
kapatma yönüdeki açıklama ve çabaları bu sürecin bir yansıması. İran bu
adımıyla hem petrol fiyatlarını yükseltme, hem de olası bir askeri müdaheleye
önlem alma niyetinde. Keza ABD`nin bu vesileyle verdigi tehdit mesajları ve
bölgeye askeri gemiler göndermesi Tahran`ın bu çabalarını engellemeye yönelik.
Suriye`deki sürecin İran`a
müdahelenin ön aşaması olduğu konusunda ise neredeyse herkes hemfikir. Suriye
rejimi bu tezi kullanarak Tahran yönetimden her türlü siyasi, ekonomik,
ideolojik, askeri ve istihbarat desteği alırken, İran bölgedeki en önemli
müttefikini kaybetmemek için uğraş veriyor. İran`ın Suriye üzerinden
Lübnan`daki Hizbullah aracılığı ile İsrail’i tehdit etme imkanı ise Telaviv ve
Washington yönetimlerini en fazal rahatsız eden konulardan. İsrail ve ABD`nin
Suriye konusundaki açık ve gizli uğraşları da bu rahatsızlığın Esad rejiminin
devrilerek bertaraf edilmesini amaçlıyor.
İran`ın bölgesel stratejisinde
Filistin meselesi ve HAMAS etkeninin yeri malum. Her ne kadar son bir kaç
yıldır Tükiye`nin Filsitin ve Hamas konularında politikaları İran`ın tekelini
kıracak boyuta ulaşsa da, Tahran hala bu konuda etkin bir güç. İran`ın olası
bir savaş durumunda bu kozunu kullanacağı biliniyor. Zaten son dönemlerde Batı
ile İran arasındaki gerginliğin tırmanması Filsitin`de de karşılıklı
saldırıların artmasının nedenlerinden biri kabul edilebilir.
Yine Irak`ta da bu gerginliğin
yansımalarının görmek mümkün. Örnegin, Tahran yönetiminin Irak`ın küzeyine
askeri operasyonlar yaparak bir savaş sırasında ABD ve İsrail adına kendini
zora sokmaya çalışan PJAK’ı bertaraf etme çabasında. Keza Irak`ta
Şiiler-Sünni-Kürt hassas dengesine dayanan yapının önemli ayaklarından sayılan
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi`nin Bagdad`dan kaçmak zorunda kalmasını da
Batı-İran gerginliğinden bagımsız düşünmek yanlış olur. Keza, Afganistan`da son
dönemde Amerikan karşıtı sürecin tırmanmasında ABD askerlerinin insanlık dışı
tutumlarının yanısıra, İran etksini de gözardı etmemek lazım.
Batı-İran gerginliğini bir diger
cephesi Kafkasya. Bu konuda daha geniş değerlendirmeleriniz sonraki
yazılarımızda yapacağız.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder