30 Aralık 2014 Salı

Batı-İran Gerginliğinin Bölgesel Yansımaları



Giderek dozu artmaya başlayan Batı-İran gerginliği Rusya’nın önemli gazetelerinden “Komersant” iddiasına göre, yeni bir evreye geçmek üzere.
Gazete 14 Mart`daki sayısında ismini açıklamadığı üst düzey bir Rus diplomata dayanarak Amerikalıların Nisan ayında yapılması öngörülen “Altılar”-İran görüşmelerini nükleer problemin barışcıl yoldan çözümü için son şans olarak gördüğünü yazdı. Rus yetkili Yahudi lobisinin Obama`ya yaklaşan başkanlık seçimlerinde destek karşılığı İran askeri müdahele basksı yaptığını ileri sürüyor.
Rus diplomatın iddiasına göre, 12 Mart`da New-York`da bir araya gelen Klinton-Lavrov görüşmesinde Amerikan Dışişleri Bakanı Rus meslektaşına İran`a bir mesaj iletmesini rica etmiş. Mesajda “Nisandaki diplomatik gürüşmelerin sorunun barışcıl yoldan çözümü bakımından Tahran için son şans olduğu” belirtilmekteymiş. `Komersant`ın bu iddiasının ne kadar doğru olduğu tartışılabilir, ancak hem gazetenin önemi, hem de Rusya üst düzey yetkililerinin son dönemlerdeki açıklamaları iddianın gerçek olma ihtimalini güçlendiriyor. Eger iddia gerçekse, önümüzdeki dönemde Rusya`nın İran sorunu konusunda insiyatif almasını ve Nisan görüşmeleri sürecinde kolaylaştırıcı rolü oynamasını bekleyebiliriz.
Diger tarafdan, Batı`nın daha somut söyelersek ABD`inin/ABD-İsrail veya İsrail’in İran’a bir askeri operasyonun gündemde olduğunu bazı bölgesel gelişmeler de doğrular nitelikte. Nitekim son dönemde İran etrafında bölgesel gelişmelerde gerginliğin dozu iyice arttı. Şöyle ki, taraflar mühtemel bir savaş öncesine yönelik kendi stratejik konumlarını sağlama alma yönünde çabalarına hız vermiş durumdalar. Hürmüz Bogazı, Suriye, Lübnan, Filistin, hatta Irak ve Afganistan`daki gelişmeleri kendi iç dinamiklerinin yanısıra, Batı–İran gerginliğinden bagımsız değerlendirmek eksik bir yaklaşım olur.
Örnegin, İran`ın Hürmüz bogazını kapatma yönüdeki açıklama ve çabaları bu sürecin bir yansıması. İran bu adımıyla hem petrol fiyatlarını yükseltme, hem de olası bir askeri müdaheleye önlem alma niyetinde. Keza ABD`nin bu vesileyle verdigi tehdit mesajları ve bölgeye askeri gemiler göndermesi Tahran`ın bu çabalarını engellemeye yönelik.
Suriye`deki sürecin İran`a müdahelenin ön aşaması olduğu konusunda ise neredeyse herkes hemfikir. Suriye rejimi bu tezi kullanarak Tahran yönetimden her türlü siyasi, ekonomik, ideolojik, askeri ve istihbarat desteği alırken, İran bölgedeki en önemli müttefikini kaybetmemek için uğraş veriyor. İran`ın Suriye üzerinden Lübnan`daki Hizbullah aracılığı ile İsrail’i tehdit etme imkanı ise Telaviv ve Washington yönetimlerini en fazal rahatsız eden konulardan. İsrail ve ABD`nin Suriye konusundaki açık ve gizli uğraşları da bu rahatsızlığın Esad rejiminin devrilerek bertaraf edilmesini amaçlıyor.
İran`ın bölgesel stratejisinde Filistin meselesi ve HAMAS etkeninin yeri malum. Her ne kadar son bir kaç yıldır Tükiye`nin Filsitin ve Hamas konularında politikaları İran`ın tekelini kıracak boyuta ulaşsa da, Tahran hala bu konuda etkin bir güç. İran`ın olası bir savaş durumunda bu kozunu kullanacağı biliniyor. Zaten son dönemlerde Batı ile İran arasındaki gerginliğin tırmanması Filsitin`de de karşılıklı saldırıların artmasının nedenlerinden biri kabul edilebilir.
Yine Irak`ta da bu gerginliğin yansımalarının görmek mümkün. Örnegin, Tahran yönetiminin Irak`ın küzeyine askeri operasyonlar yaparak bir savaş sırasında ABD ve İsrail adına kendini zora sokmaya çalışan PJAK’ı bertaraf etme çabasında. Keza Irak`ta Şiiler-Sünni-Kürt hassas dengesine dayanan yapının önemli ayaklarından sayılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi`nin Bagdad`dan kaçmak zorunda kalmasını da Batı-İran gerginliğinden bagımsız düşünmek yanlış olur. Keza, Afganistan`da son dönemde Amerikan karşıtı sürecin tırmanmasında ABD askerlerinin insanlık dışı tutumlarının yanısıra, İran etksini de gözardı etmemek lazım.
Batı-İran gerginliğini bir diger cephesi Kafkasya. Bu konuda daha geniş değerlendirmeleriniz sonraki yazılarımızda yapacağız.

Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder