30 Aralık 2014 Salı

Kremlin Kuzey Kafkasya`da Sıkıntıda




Son aylarda Kuzey Kafkasya bölgesel gerginliğin dozunu artıran gelişmelere sahne oluyor. 1991 sonrası savaş ve gerginliklerle anılan bölgede tansiyon giderek yükselmektedir. Tansiyonun artmasının esas nedeni ise buradaki geleneksel sorunların son gelişmelerle yeni anlamlar kazanmaya başlamasıdır.
Kremlin yönetiminin son 10 yılda  “Güney Rusya” adı ile tanımladığı ve 1991 sonrası iki Rus-Çeçen savaşına sahne olan bölgede göreceli istikrar kazanma girişimlerini sekteye uğratan önemli gelişmeler var. Bu çerçevede önemli gelişmelerin biri Dağıstan Müslümanlarının dini lideri Şeyh Sait Efendi Çirkeyski`nin öldürülmesidir. 28 Ağustos`ta intihar bombacısı bir kadının eylemi sonucu ailesi ile birlikte evinde öldürülen şeyhin Kuzey Kafkasya`da, aralarında devlet makamlarında üst düzey görev yapan şahıslarında da bulunduğu yaklaşık 400 bin müridinin bulunduğu ireli sürülmekte.
Sait Efendi`nin öldürülmesi birkaç bakımdan önemli. Öncelikle, bu kadar büyük bir  güce sahip olan birinin öldürülmesi zaten çok gergin olan bölgede tansiyonu daha da artırmakta. Takipçilerinin sürece reaksiyonu bölgede işleri iyice çığırından çıkarabilir. Nitekim bunun farkında olan bölge yetkileri bir yandan eylemle ilgili sıkı soruşturma yürüttükleri mesajını vererek şeyhin yandaşlarına sükûnet telkin ederken, diğer yandan olası bir reaksiyonu denetim altında tutmak için öneriler gündeme getirmekteler.Dağıstan Devlet Başkanı Magomedsalam Magomedov’un eylemin olduğu gün yaptığı olağanüstü güvenlik toplantısında bölgelerde güvenlik güçlerine yardımcı sivil savunma güçleri oluşturma önersi yapmasını da bu çerçevede görmek mümkün.
Sait Efendi`nin öldürülmesinin bir diğer önemli boyutu da onun bölgede üstlendiği misyonla ilgili. Şeyh bölgede Rusya`yla cihadı savunan Selefilerle, Kremlin yönetimi ile yumuşak ilişkiden yana olan Dağıstan`daki tarikatlar arasında uzlaşma müzakerelerinin esas ideologuydu.  Kremlin yönetimi ve bölgedeki yöneticiler bu sürece Kuzey Kafkasya`nın istikrar kazanması bağlamında dini radikalizmin yumuşatacağı gerekçesi ile özel önem vermekteydiler. Şeyhin öldürülmesi ile daha önce ilkin olumlu sonuçları ortaya çıkan bu sürecin ciddi darbe aldığı Rusyalı yetkili ve uzmanların paylaştığı en önemli kanaat.
Kremlin penceresinden bu suikast aynı zamanda 19 Temmuzda Tataristan`da müftü İldus Fayzov ile eski müftü yardımcısı Valiulla Yakupov’a yapılan eylemlerle birlikte değerlendirilmekte. Müftünün yaralandığı, eski yardımcısının ise ölümüyle sonuçlanan iki farklı eylem Rusya`da ciddi rahatsızlık doğurmuş, Rusya`da cihat isteyen ve yapan Selefi akımın “cephe genişletmesi” olarak değerlendirilmişti. Bu eylemler 20 milyondan fazla Müslüman’ın yaşadığı Rusya`da çok daha tehlikeli gidişatın işaret olarak yorumlanmasının yanı sıra, ülkedeki Müslümanların başta cami inşası olmak üzere çeşitli sorunlarını gündeme getirmişti.
Tataristan ve Dağıstan`daki eylemlere şu anda dünya gündemindeki film provakasyonunun eklenmesi ise Kremlin’in işini daha da zorlaştırmakta. Rusya yönetiminin bu süreçteki tutumu ve bu filmin ülkede yasaklanması yönünde girişimlerini de bu hassasiyet bağlamında değerlendirmek lazım. 
Son aylarda Kuzey Kafkasya`da Rusya`nın istikrarı sağlama girişimlerini sıkıntıya sokan bir başka gelişme ise Çeçenistan`la İnguş Cumhuriyeti arasındaki toprak kavgası. Eylül`ün ilk haftasında Çeçenistan Devlet Başkanı Ramzan Kadırov İnguş Cumhuriyeti’nin Suncen ve Malgobek bölgelerinin kendilerine ait olduğuna dair açıklamalar yaptı.  Kadırov`un iddia ettiği bu bölgeler İnguş Cumhuriyeti’nin nerdeyse 2/3’nü oluşturuyor. Bu iddianın gerçekleştirilmesi İnguş Cumhuriyeti’nin fiilen yok olması anlamına geliyor.  Dahası, bu iddia “Pandora’nın kutusunu” açarak İnguş Cumhuriyeti’nin Kuzey Osetya`nın Progorod bölgesine yönelik iddiasını gündeme getirerek İnguş-Osetin sorununu canlandırma tehlikesi taşımaktadır.   
Nitekim İnguş Devlet Başkanı Yunus Bek Yevkurov ise daha önce de gündeme gelen Kadırov`un bu iddiasının taraflar arasında gerginliğe neden olacağını belirterek Çeçen tarafına bu meseleyi gündeme getirmemeleri konusunda uyardı. Fakat anlaşılan Putin`in özel himayesinden yararlanan Kadırov bu uyarıları dinlemeyerek bölgede tansiyonun artmasına neden olmaktadır. Sürece müdahil olan Kremlin`in bölge temsilcisi ve Başbakan Yardımcısı Aleksandr Hloponin`in tarafları sükûnete davet etmesinindoğuracağı sonuçlar da merak konusu.
Özetle, Kremlin`in Kuzey Kafkasya`da istikrar oluşturma çabaları en başta Moskova`nın çok önem verdiği güvenlik ve ideolojik zemin olmak üzere ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Rusya yönetiminin bölgeye yönelik güvenlik sorunlarını yeni boyutları ile gündeme getiren bu gelişmelere cevabı ise her şeye rağmen yetersiz kalıyor. Bu süreçte bölgede bugünlerde yapılan “Kafkasya-2012”  askeri tatbikatının yerini ise diğer yazımızda ele alacağız.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
20.09.2012 15:35 Yerel saatı | 12:35 Dünya saatı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder