Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi
(QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
Rusya ile Aleksandr
Lukaşenko yönetimi yeni bir gerginlik yaşanmaktadır. Gerginliğin nedeni Beyaz
Rusya`daki iktisadi sorunların yol açtığı ekonomik krizdir. Beyaz Rusya`da
ekonomik kriz, 2010 yılının sonundan itibaren yerel paranın devalüasyon
yapılacağı ile ilgili yayılan söylentiler üzerine gelişti. Bu konuda haberler
Beyaz Rusya`da halkın eldeki paranın değerini korumak için toplu halde döviz
almaya sevk etti. Beyaz Rusya yönetiminin döviz alımına sınırlama getirmesi ve
devalüasyon olmayacağı konusunda açıklamaları sonuç vermeyince ülke döviz
kıtlığı sorunu ile karşılaştı. Ardından fiyatların artacağından korkan halk bu
kez de büyük miktarlarda halk tüketim malları satın almaya başladı. Para
kıtlığına, mal kıtlığının eklenmesi ülkede ekonomik durumu daha da
kötüleştirdi. Bu süreç 23 Mayıs’ta Beyaz Rusya Merkez Bankasının yerel paranın
56 oranında devalüe edildiğini açıklaması ile yeni bir boyut kazandı.
Beyaz Rusya yönetimi
ekonomik krizden çıkmak için Rusya'nın kontrolündeki Avrasya Ekonomi İşbirliği
Fonu'ndan 3–3,5 milyar ABD doları tutarında kredi istedi. Ancak Beyaz Rusya
Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko`nun 27 Mayıs'ta yaptığı toplantıda
"krizin ortaya çıkmasına temel neden olarak Rusya medyasının provoke edici
tavrını göstermesi ve bu medyanın ülkeden çıkarılması için gerekli önlemlerin
alınması" talimatı bu kredi başvurusunun olumlu sonuçlanmasını tehlikeye
soktu. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığı bu suçlamaya cevap açıklamasında
"Minsk`in yönetimin Beyaz Rusya`da yaşanan sorunu ciddi analiz etmek ve
gerekli önlemleri almak yerine, daha az tepki doğuracak yolu seçtiği"
vurgulandı. Açıklamada suçlunun Beyaz Rusya dışında aranması ve ülkede Rusya
medyasının yasaklanmasının göreceli olarak daha kolay olduğu, ancak bu adımın
Rusya-Beyaz Rusya ilişkilerine ve taraflar arasında önemli anlaşmalara zarar
vereceği" belirtildi. Bu açıklamadan bir gün sonra, yani 28 Mayıs'ta
Kremlin yönetiminden adının belirtilmesini istemeyen üst düzey bir yetkili
"Lukaşenko`nun Rus medyasına ilişkin açıklamasının Minsk yönetimine kredi
ayrılmasına engel olabileceğini" belirtti. Yetkili Lukaşenko`nun medya
konusunda planlarını hayata geçirmesinin Rusya'nın Beyza Rusya yönetimine dair
tutumunu etkileyeceğini vurguladı.
Aslında Lukaşenko`nun bu
krizden dolaylı olarak Rusya'yı suçlamakta hiç de haksız sayılmazdı. Öyle ki,
ülkedeki ekonomik krizin başlıca nedenleri gibi dış ticaret dengesindeki açığın
artması ve yatırıma ikliminin komşu ülkelere kıyasla çok elverişsiz olması
gösteriliyor. Bunlardan birinci sebep olarak gösterilen dış ticaret dengesinde
açığın artması Rusya ile doğrudan ilişkili sorundur. Öyle ki, Beyaz Rusya hem
ithalat, hem de ihracatta en büyük ticari ortağı Rusya'dır. Nitekim Beyaz Rusya
dış ticaret dengesinde sadece 2011 yılının ilk çeyreğinde 3 milyar dolarlık
açık (bu GSYİH`nin % 23`ünü oluşturmaktadır.) oluştu. Bu açığın ilk sebebi
Rusya`nın enerji fiyatlarını 2011 yılı başında itibaren artırması oldu. Enerji
ihtiyacını büyük bir oranda Rusya’dan karşılayan Beyaz Rusya bu artışla ciddi
zarar olarak gördü. Yine geçen yılın sonu Rusya ile Beyaz Rusya arasında enerji
borçları nedeniyle çıkan ve Azerbaycan'ın da karıştığı sorun halen hafızlarda
tazeliğini korumaktadır. Beyaz Rusya`nın dış ticaret dengesinde açığın
artmasına neden olan ikinci faktör de yine Rusya ile doğrudan ilişkilidir. Öyle
ki, Beyaz Rusya`nın ihracatında Rusya’ya tarım ürünlerinin, özellikle süt ve
süt ürünleri satışı önemli yer tutuyordu. Ancak geçen yıl Rusya hijyen
koşullarını nedeniyle bu ihracatı ciddi şekilde sınırlandırdı. Bu da Beyaz
Rusya`nın döviz gelirlerini azalttı ve dış ticaret dengesinde açığın artmasında
yeni bir ivmeye sebep oldu. Yine bu tür ekonomik krizin ortaya çıkması ve
büyümesinde kamuoyunun şekillendirilmesi ve halkın psikoloji durumunun
yönlendirilmesi önem arz etmektedir. Beyaz Rusya yönetimi ülke içindeki medyaya
sansür uygulasa da, ülkede kamuoyunu etkileme konusunda ciddi imkânları olan
Rus medyası ekonomik krize geniş yer ayırdı. Rus medyasının aynı zamanda
ekonomik krizin derinleşmesine hizmet eden bu yayınlarında Beyaz Rusya
yönetimine karşı tavır koyduğu açıkça ortaya çıktı. Bu olumsuz konumun
oluşmasında iki temel neden etkili oldu. Öncelikle krizi konu eden Rus medya
kurumlarının liberal kanadı Lukaşenko rejimine karşı özel nefret besledikleri
için bu sorunu Beyaz Rusya`da mevcut siyasal sisteminin zayıflatılması için
önemli bir araç olarak kullandı.
İkincisi, Kremlin
kontrolündeki Rus medya organları da benzer siyasi kursu takip etti. Rusya'nın
bu yaklaşımının yakın hedefi, Beyaz Rusya’nın büyük ekonomik işletmelerinin
özelleştirilmesi sürecini daha düşük maliyetle tamamlamak olduğu tahmin
edilmektedir. Öyle ki, Beyaz Rusya`da büyük ölçüde özelleştirmeler süreci hız
kazanmış durumda ve Rusya bu özelleştirmenin en büyük müşterisi sayılıyor. Bu
çerçevede ki ülke "Beltransgaz"ın geri kalan %50 hissesinin de
Gazprom tarafından satın alınmasına ilişkin tartışmalar sürüyor. Rusya
Başbakanı Vladimir Putin bu sürecin önümüzdeki günlerde sona erebileceğini
belirtmiştir. Bu arada Lukaşenko "MAZ", "BelAZ" ve
"Belarusskaliy" KİT`lerin ucuza özelleştirilmesi girişimlerinin
olduğunu, ancak buna izin vermeyeceğini açıkladı. Kremlin yönetimine yakın Rus
medyasının yaklaşımının uzak hedefi ise Lukaşenko`nun siyasi gücünü
zayıflatarak Minsk`den daha fazla ödün alarak "Rusya'nın Beyaz Rusya`yı
yutma" sürecini hızlandırmaktır. Lukaşenko`nun Batı'yla sorunlu ilişkileri
de dikkate alındığında Kremlin "Beyaz Rusya`yı Ermenistanlaştırması"
amacını gerçekleştirme bağlamında önemli olanaklara sebep olduğu tahmin
edilebilir.
Dr. Nazim CAFERSOY 03.06.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder