İsrail Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman 23 Nisan tarihinde Azerbaycan`ı ziyaret etmiştir.
Liberman Bakü`de Cumhurbaşkanı
İlham Aliyev tarafından kabul edilmiş, Başbakan Yardımcısı Yakup Eyyübov,
Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Olağanüstü Haller Bakanı Kemaleddin
Heyderov`la görüşmeler yapmıştır. Resmi olarak iki ülke arasında diplomatik
ilişkilerin kurulmasının 20. yılı nedeniyle gerçekleştirilen ziyaret sırasında
İsrailli bakan yerli Yahudilerle görüşmüş ve Azerbaycan Diller Üniversitesi’nde
bir araştırma merkezinin açılışına katılmıştır.
Liberman`ın Bakü ziyareti İran`a
müdahaleye dair senaryoların gündemde olduğu ve Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin
Tahran yönetiminin rahatsızlığına neden olduğu bir ortamda yapıldı. Liberman`ın
İran`a karşı sert politikaların uygulanmasını isteyen İsrail yönetimindeki
şahin politikacıların başında geliyor olması da bu noktada önemli.
Zaten dünya basını da her iki
tarafın kesin bir dille yalanlamasına rağmen, Liberman`ın bu ziyaretini
öncelikle İran merkezli olarak yorumladı. Batı basını müzakerelerde İran
meselesinin konuşulduğunu ileri sürdü. İlginç bir biçimde İsrail istihbarat
servisine yakınlığı ile bilinen debka.com sitesi ile Tahran yanlısı `Press tv`
de aynı iddiaları savundu. İran nükleer meselesinde gerginliğin yaşandığı ve
Azerbaycan-İran ilişkilerinin sorun yaşandığı bir dönemde Liberman gibi bir
İsrail yetkilisinin Bakü ziyaretinde bu tür bir iddianın dile getirilmesi
şaşırtıcı olmasa gerek.
İran`ın komşusu, Güney Azerbaycan
meselesi ve BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olması gibi faktörler de
Azerbaycan`ı Tahran ile Tel-Aviv arasında psikolojik savaşın ve strateji mevzi
muharebesinin en önemli ön cephelerinden biri yapmaktadır. Ve İsrail yönetimi
İran konusunda Azerbaycan`ın desteğini almaktan çok memnun olurdu.
Oysa, Tel Aviv`le geliştirilen iyi
ilişkilere ve Tahran`la yaşanan sorunlara rağmen, Azerbaycan yönetiminin İran`a
müdahale konusunun dışında kalmak istediği söylenebilir. Gerçi Azerbaycan
İran`ın nükleer silaha sahip olmasını, hiç ama hiç istemiyor, ancak Bakü`nün
müdahale etmek isteyen tarafta yer almak istemediğini tahmin etmek zor değil.
Bakü`den yapılan açıklamaları
dikkatle okuduğumda Azerbaycan`ın İran`a müdahalede yer almak
istemediğini, hatta genel olarak bu ülkeye müdahaleye (en azından bu
aşamada) olumsuz baktığını ve bu tavrında bazı önemli noktaların etkin olduğunu
söylemek mümkün. Öncelikle, İran`a karşı bir hava harekatı ve bu sırada nükleer
tesislerin vurulmasının yaratacağı radyasyon bulutlarının Azerbaycan
Cumhuriyeti ve Güney Azerbaycan`da (hem de Türkiye`de) yaratacağı insanı
felaket ciddi endişe sebebi.
İkinci, İran`a askeri müdahale
Azerbaycan için sayıları milyonları bulabilecek göçmen anlamına gelmektedir.
Irak müdahalesi sonrası Suriye`nin, Afganistan müdahalesi sonrası Pakistan`ın
durumu bunun örnekleri. Keza zaman-zaman Azerbaycan basınında gündeme gelen
İran vatandaşlarının Azerbaycan`da çok sayıda ev aldığına dair iddialar bu
endişeni körükleyici nitelikte.
Üçüncü neden olarak Azerbaycan`ın
güvenlik endişeleri sayılabilir. İran`ın bir saldırı anında savaşı tüm bölgeye
yaymak istediği ve Azerbaycan`ın da bu yaklaşımın hedefi olacağı ciddi tüm
analizcilerin kabul ettiği bir husus. Tahran`dan zaman-zaman yükselen
tehdidiler ve Azerbaycan istihbarat servisinin İran`ın casus şebekesine ilişkin
operasyonları da işin ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Dördüncü neden olarak psikolojik
faktör sayılabilir. Doğrusu, insani bağlamda İran`a bir askeri müdahaleden en fazla
zarar görecek kesimlerin başında Güney Azerbaycan`daki halkın olacağı kuşku
doğurmuyor. Yaklaşık 6 milyon Azerbaycan Türkünün yaşadığı Tahran, ya da tarihi
başkent Tebriz`in Amerikan ya da İsrail bombalarının hedefi olmasına
Azerbaycan`ın gönlünün razı gelmeyeceği söylenebilir. Hele bu bombaların
Azerbaycan arazisi kullanılarak atılmasının tarihi ve psikolojik sorumluluğunu
almak çok zor.
Özetle, doğrudur her
Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin gelişiminde Tahran rahatsızlığının rolü var,
ancak bundan İran`a müdahale senaryoları çıkarmak yanlış. Unutmayalım ki, son
20 yılda Azerbaycan yönetimlerinin İran tehdidine karşı, “İsrail kartı” yerine
Türkiye desteğini yeğlemiştir. Bakü-Tel Aviv arasındaki ilişkilerin gelişiminde
çok önemli diğer dinamikleri de var ki, bunu da başka bir yazıda ele
alacağız.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya
Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi
(QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder