Daha önceki yazımızda Rus bakanının
Azerbaycan, Ermenistan, Kazakistan ve Kırgızistan ziyaretlerinin İran boyutu
üzerinde durmuştuk. Hiç kuşkusuz, Lavrov`un bu ziyaretinin İran konusu dışında
iki temel süreçle yakından ilgisi var.
Bu süreçlerden birincisi,
Rusya`daki iktidardaki nöbet değişimi, daha doğrusu iktidarın yeniden aslına
rücu etmesidir. Bu bağlamda Lavrov`un ziyaretinin Başbakan Vladimir Putin`in
yeniden Kremlin`e dönüşü ile doğrudan bağlantısı olduğu tahmin edilebilir.
Hatırlanacağı üzere, Putin başkanlık seçimleri arifesinde yeni dönemdeki en
önemli dış politika projesinin eski Sovyet coğrafyasındaki ülkeleri Avrasya
Birliği çatısı altında bir araya getirme olduğunu açıklamıştı. Nitekim
Lavrov`un ziyaret ettiği ülkelerde devlet başkanları ve diğer yetkililerle
görüşmelerinde bölgesel entegrasyon konusunun özel yer tuttuğu dikkatlerden
kaçmadı.
Bu bağlamda Rus Dışişleri Bakanının
ziyareti Mayıs`da görevine başlayacak “yeni” başkan Putin döneminde atılacak
dış adımların ön hazırlığı ve Moskova`nın bu yönde fazla zaman kaybetmek
istememesi olarak okunabilir. Nitekim Rusya`ya politik, ekonomik ve askeri
bağlamda “göbekten bağımlı“ Ermenistan yetkililerinin Moskova ile entegrasyonu
daha da derinleştirme isteğine dair açıklamaları bunu örneği sayılabilir.
Bu bağlamda Lavrov`un ziyaretinde
Ermenistan`ın Avrasya gümrük birliğine dahil olması meselesinin müzakere
edildiği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde bunun yüksek sesle söylenmesi
ve gerçekleştirilmesine dair çabaları görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır. Keza
Ermenistan`a Rus radar üssü kurulmasına ilişkin bazı önerileri de bu kapsamda
değerlendirebiliriz.
Azerbaycan`ın Rusya ile ireli
düzeyde entergasyona mesafeli durduğu öteden beri biliniyor. Bu noktada Rusya
Lavrov`un ziyareti ile geleneksel “Karabağ kartını” tekrar devreye sokmuş
durumda. Nitekim, Lavrov-Memedyarov görüşmesi sonrasına imzalanan bildiride ve
verilen açıklamalarda Rusya`nın Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünü kabul
ettiğinin vurgulanması Karabağ kartının “havuç” boyutunu simgelemektedir.
Öte yandan, Lavrov`un sorunun
askeri çözümünü olmadığını vurgulaması ve garip bir biçimde BM Güvenlik
Konseyi`nin Azerbaycan topraklarının işgaline dair 4 kararının geçerliliğini
kaybettiğine ilişkin beyanları ise bu kartın “sopa” boyutunun işareti sayılabilir.
Lavrov`un Rusya`ın artık ortak gümrük birliği sürecini dahil olduğu Kazakistan
ve Kırgızistan`da ise bu sürecin pratik işleyişine dair konuları görüştüğü
bilinmektedir. Keza ziyareti sırasında Astana`dakı Kolektif Güvenlik Anlaşması
Örgütü (KGAÖ)`nün toplantısı ise eski Sovyet coğrafyasındaki güvenlik
entegrasyonuna dair yeni gelişmelerin habercisi sayılabilir.
Lavrov`un ziyaretinin ikinci boyutu
ise ilgili ülkelerin iç ve dış politikasında Rusya`nın özel ilgi duyduğu bazı
gelişmelerin yaşanmasıdır. Ziyaretin ilk durağı Ermenistan`da Mayıs ayında
parlamento seçimleri yapılacak.
Bu ülkede son yıllarda yapılan
parlamento ve başkanlık seçimlerinin ciddi krizlere yol açması nedeniyle her
yeni seçim Rusya`nın bu ülkedeki çıkarları bakımından hayati önem arz ediyor.
Gelecek sene yapılacak devlet başkanlığı seçiminde muhalefetin en önemli adayı
Petrosyan`ın karşısına kimin çıkarılacağına dair bir netliğin olmaması ve
iktidarın adayı konusunda Kremlin`de Sarkisyan-Koçaryan ikileminin mevcutluğu
parlamento seçimlerinin önemini daha da artırmış durumda. Keza, kimilerinin
“Arap baharı”, kimilerinin de “Arap sonbaharı” gibi tanımladığı bu sürecinin
güncelliğini koruması da Rusya`nın endişesini tetiklemekte. Lavrov`un
Sarkisyan`la görüşünde bu konuların da konulması yüksek bir ihtimal.
Zaten başta devlet başkanı ve
başbakan olmak üzere Ermenistan yetkililerinin Rusya`yla entegrasyonu
güçlendirme açıklamalarını bu iktidar kavgasında Moskova`nın daha fazla
desteğini alma çabası gibi de yorumlamak lazım.
Lavrov`un Azerbaycan ziyaretinde
ise daha çok Bakü yönetiminin enerji konusundaki bağımsız yaklaşımının yeni
projelerle güçlendirmesi konusu ele alınmış gibi. Azerbaycan Türkmenistan ve
Kazakistan doğal gazını AB`ye ulaştırmayı amaçlayan Trans-hazar projesine ortak
olarak katılması ve Trans Anadolu (TANAP) hattının gerçekleştirme noktasında
yeni adımlar atması Rusya`nın rahatsızlığına neden olmakta.
Keza Moskova`nın halen pazarlıkları
süren Şahdeniz doğalgazına yönelik ilgisi de had safhada. Lavrov`un Devlet
Başkanı İlham Aliyev ve meslektaşı Elmar Memmedyarov`la görüşünde bu konular da
gündeme gelmiş.
Keza Azerbaycan`ın başta Kuzey
Kafkasya olmak üzere Rusya federal bölgeleri ile ilişkilerini geliştirmesi de
mutabık kalınan bir husus. Tam da ziyaret günlerinde Azerbaycan ve Çeçenistan
yetkililerinin bir takım anlaşmalar imzalaması da bu kapsamda düşünülebilir.
Yine Azerbaycan`ın BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olması nedeniyle başta
Suriye meselesi olmak üzere küresel siyasetin güncel konularının da görüşüldüğü
belirtilmekte. Bir türlü çözülemeyen Hazar`ın statüsü sorunu da ele alınan bir
başka konu olmuş.
Lavrov Kırgızistan ziyareti
sırasında ise Devlet Başkanı Almazbek Atambeyev ve meslektaşı Ruslan
Kazakabayev`le ikili siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri müzakere etmiş,
KGAÖ, ŞİT ve Avrasya Ekonomik İttifakı örgütleri çerçevesinde işbirliğini
görüşmüştür. Açıkça söylenmese de, ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve Manas`takı
Amerikan üssünün ülkeden çıkarılmasının da görüşmelerde gündeme geldiği tahmin
ediliyor. Lavrov`un bu ziyaretini başkan Atambayev`in Rusya`yı Kırgızistan`a
askeri üsten kaynaklanan borcunu ödememekle suçlaması ve Azerbaycan
parlamentosunda Türk devletlerini daha sıkı işbirliğine çağıran konuşmasını
dikkate alarak değerlendirmek lazım.
Rus bakanın ziyaretin son durağı
Kazakistan`da ise ikili görüşmelerin yanı sıra, Astana`da yapılan Kolektif
Güvenlik Anlaşması Örgütü dışişleri bakanları toplantısı özel önem arz
etmiştir.
Bu toplantıda kurumun başta
Afganistan olma üzere bölgesel ve küresel güvenlik sorunlarına bakışı müzakere
edilmiştir. İkili görüşmelerde ise Hazar`ın statüsü, gümrük birliği meselesi ve
enerji konusunun görüşüldüğü biliniyor.
Özetle, Lavrov`un bölge ziyareti
Putin`in tekrar Kremline dönmesi arifesinde Rusya`nın bölgedeki iç ve dış gelişmelere
dikkat ayırdığının simgesi olarak değerlendirilebilir.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya
Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi
(QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder