30 Aralık 2014 Salı

Kremlin Putin`in “Rakiplerini” Belirledi




Rusya`da başkanlık seçimlerine bir aydan da az bir süre kaldı. 2008 yılı sonunda yapılan yeni düzenlemelerle görev süresi 4 yıldan 6 yıla uzatılan yeni başkanın bu kez, hem de üçüncü kere Vladimir Putin olacağına ise yerli yabacı herkes neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Putin`in seçimi ile ilgili en fazla merak edilen sorular ise Başkanlık seçimlerinin demokratik kurallara ne kadar uygun yapılacağı ve Putin`in bu kez yüzde kaçla başkan olacağı? Bu iki soru ile mukayesede sürpriz sayılacak bir başka merak edilen konu ise Putin`in ilk turda seçilip seçilmeyeceği?
Gerçi Rus seçim geleneğini ve Putin döneminin deneyimlerini dikkate alırsak aslında birinci sorunun cevabı aşikardır. Hafızalarda tazeliğini koruyan ve sonuncusu 4 Şubat`ta yapılan muhalif gösterilere sebep olan geçen Aralık`taki Duma seçimleri de Rusya`da demokratik seçimler konusunda yeterince fikir veriyor zaten. Ancak bu son etken aynı zamanda Putin`in siyasi geleceği ve rejimin selameti açısından başkanlık seçimleri sürecinde “demokrasi vurgusunun” önemini de artırmış durumda. Bu da Putin’i ve rejim stratejistlerini daha dikkatli davranmaya ve seçimlerde Putin`in yüksek oy almasını görece “meşru” yollarla temin etmeye itiyor.
Seçimlerin meşrutiyeti ile doğrudan alakalı bu iki sorunun iktidar lehine başarılı biçimde çözümünde ise Putin`in başkanlık seçimlerinde kimlerle yarışacağı önem kazanıyor. İktidar stratejistlerinin gözünde Putin rakiplerinin birbiri ile çelişen iki temel işlevi var. Öncelikle, Putin`le seçimlerde yarışacak adaylar seçimlerin demokratikliği ve bu çerçevede içte ve dışta onun meşruiyetini sağlayabilecek kadar “ciddi siyasi kişiler” olmalı. İkincisi, ise bu adayların Putin`in seçim zaferini gölgelemeyecek ve ondan oy çalamayacak kadar zayıf olmalılar. Yani bu adaylar içeride halka, dışarıda ise uluslararası aktörlere “kendileri için en iyi seçimin Putin olduğu” tezini haykırmalı.
Doğrusu, Putin`in ipleri eline aldığı 1999’dan beri Kremlin stratejistlerinin sıkı gözetim ve denetiminde yapılan bütün parlamento ve başkanlık seçimlerinde adayların yukarıda belirtilen kalıplara uyduğu söylenebilir. Bu seçimler ufak ayrıntılar dışında esasen Kremlin senaryosunda öngördüğü şekilde gerçekleştirildi.
Belki bunun kısmi istisnası, geçen Aralık`ta yapılan Duma seçimleri sayılabilir. Rusya gerçeklerinde göreceli olarak daha demokratik sayılabilecek bu seçim süreci iktidarın ciddi oy kaybı ile sonuçlandı ve bu gidişatı önlemek için yapılan seçim yolsuzlukları ise halkın bir kısmını sokaklara döktü.
İşte bu durum iktidar stratejistlerini rejimin geleceği için parlamentodan çok daha hayati öneme sahip devlet başkanlığı için işi daha sıkı tutmağa ve her ayrıntıya dikkat etmeye zorluyor. Bu noktada başkanlığa adaylık sürecinin iyi yönetilmesi ve yukarıda belirtilen “Kremlin kıstaslarına” uygun adayların Putin`in rakibinin olmasını sağlamak stratejik önem arz ediyor.
Nitekim bu yıl Ocak ayı sonunda sona eren başkanlık için adaylık süreci iktidarın kendi kıstaslarına uygun rakipler seçimini sağladı. Yaklaşık 3 ay devam eden resmen aday olma sürecinde 15 kişi adaylık başvurusunda bulundu. Bunlardan 10`nun başvurusu “gerekli evrakları veya 2 milyon imzayı toplayamadıkları” gerekçesiyle Rusya Merkezi Seçki Komisyonu tarafından geri çevrildi. Başvurusu reddedilenler arasında Rus siyasetinde kendine özgün yeri olan liberal siyasi parti Yabloka`nın kurucusu Grigoriy Yavlinski`nin bulunması ise dikkate çekici.
Rusya`da başkanlık için “yarışacak” 5 kişi ise Başbakan Vladimir Putin, komünist lider Gennadiy Züganov, aşırı milliyetçi Vladimir Jrinovskiy, sosyal demokrat Sergey Mironov ve yeni Rus milyarderlerinden Mihail Prohonov. Doğrusu bu kompozisyon iktidar stratejistlerinin “Putin`e uygun rakipler seçme” aşmasını şimdilik sorunsuz geçtiği hissini veriyor. Bir sonraki yazımızda bu adayların neden Putin`e uygun rakipler olduğuna değineceğim.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder