29 Aralık 2014 Pazartesi

Rusya`nın Yeni Dış Politika Doktrini: BDT Önceliği




Rusya`nın yeni dış politika doktrini Kremlin yönetiminin bölgesel konularda politikaları konusunda önemli ipuçları vermekte.
Doktrinde detaylı bir biçimde yer alan bölgesel öncelikler arasında tahmin edileceği kimi ilk sırayı BDT coğrafyası almakta. Eski doktrinlerde olduğu gibi yeni doktrin de BDT üyeleri ile ikili ve çoklu işbirliğini geliştirmeyi öncelikli hedef olarak belirlemiş.
Bu işbirliğinin ekonomik boyutunu öncelikli olarak Avrasya Ekonomik Birliği`nin oluşturması öngörülüyor. Bu yapının post Sovyet coğrafyada diğer devletlere açık model olmasının yansıra, Avrupa ile Asya-Pasifik arasında köprü işlevi görmesi dikkat çeken bir vurgu. Kremlin yönetimi belgede güvenlik alanında ikili ilişkileri geliştirmekle birlikte, esas işbirliği yapısı olarak Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü`ne önem vereceğini ve bu kurumu küresel ve bölgesel boyutta etkin uluslararası örgüte dönüştürmek niyetini beyan etmekte.
Güvenlik bağlamında doktrin, bölgedeki öncelikli hedefi olarak Afganistan`dan gelebilecek tehditleri bertaraf etmeyi ve Orta Asya ile Güney Kafkasya`da istikrarın bozulmasını önlemek olduğunu belirtmekte. Bu yaklaşımın geliştirilmesinde Af-Pak sorununun giderek derinleşmesinin ve bölgede her an alevlenebilecek etnik sorunların yanısıra, Moskova`nın Arap Baharının yansımalarından endişe etmesinin etkisi olduğu söylenebilinir.
BDT`nin geliştirilerek siyasi, ekonomik, insani boyutları olan etkin bir bölgesel kuruma dönüştürülmesi hedefi de önceki doktrinlerde olduğu gibi tekrarlanmakta. Bu coğrafyada serbest ticaret bölgesini gerçekleştirme, Beyaz Rusya ile ortak devlet projesine hız kazandırmak gibi hususlarının vurgulandığı belgede, Ukrayna`nın BDT içinde “öncelikli ortak” olarak belirlenmesi Moskova`nın Kiev üzerinde giderek artan dozda “entegrasyon baskısı” kuracağından haber veriyor. Keza BDT üyelerinin anlaşmalarla üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi dile getirilen bir diğer nokta.
Doktrinin dikkat çeken bir diğer boyutu Rusya`nın BDT coğrafyasındaki çatışmaların siyasi-diplomatik yolla çözümünde aktif rol almaya devam edeceğinin belirtilmesidir. İlginç olan nokta belge Rusya`nın Dnester sorunun Moldova`nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve tarafsızlık statüsün bağlamında çözülmesinde rol alacağını belirtirken, Karabağ sorununda Minsk Grubunun Eşbaşkan ülkeleri olan Rusya, ABD ve Fransa devlet başkanlarının 2009-2011 yılları arasındaki beyan ettikleri ve genellikle toprak bütünlüğü ile kendi kaderini belirleme arasında denge kurmaya çalışan ortak açıklamalara referans vermesidir. Belgede bu sorunların siyasi-diplomatik çözümü tercih edildiğinin beyan edilmesi de, özellikle Karabağ`da yeni bir savaşı engelleme çabası olarak okunabilinir.
Doktrin Abhazya ile Güney Osetya`nın çağdaş demokratik devletlere dönüşmesinin, güvenlik ve refah içinde yaşamasının ve uluslararası sistemde konumunu güçlendirmesinin hala Rus dış politikasının önceliği olduğunu belirtilmekte. Belgede Rusya`nın Gürcistan`la ilişkileri normalleştirmek istediği belirtilmekte, ancak bunun Güney Kafkasya`da mevcut siyasi realiteyi dikkate almakla mümkün olabileceği hususu vurguanmakta.
Kremlin yönetiminin 2008 Ağustosundan sonra benimsediği bu yaklaşım Rusya-Gürcistan ilişkilerini Abhazya ve Güney Osetya sorunlarından bağımsız düşünmeği ve Tiflis`in bu iki “bağımsız devletle” doğrudan müzakere yapmasını öngörüyor. Son olarak aynı yaklaşım 25 Şubat`ta Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Karasin tarafından Moskova`da yapılan Rus-Gürcü uzmanların diyalog toplantısında tekrarlandı.
Rus dış politika konseptinde Hazar ve Karadeniz bölgelerinde işbirliği süreci de önem verilen hususlar arasında yer almakta. Rusya Hazar`da işbirliği çerçevesi olarak 5 kıyı devletinin oluşturduğu ortak yapıya vurgu yaparken, Karadeniz`de de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü kapsamında ilişki geliştirmeye önem verdiğini beyan ediyor. Her iki yapının kıyı devletleri temel alan ve bu bağlamda özelikle ABD`yi dışarıda tutan kurumlar olması Moskova`nın bu örgütlere verdiği önemin nedenini ortaya koyuyor.
Özetle, doktrin beklendiği üzere Rus dış politikasının BDT coğrafyasında derinleştirilmiş çokboyutlu entegrasyon çabaları hızlandıracağının çok sayıda işaretlerini barındırmaktadır.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
27.02.2013 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder