İsrail Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman`ın
Azerbaycan ziyareti her ne kadar daha çok İran meselesine dair spekülasyonlarla
gündeme gelse de, iki ülke arasında ilişkilerin gelişmesinde başka önemli
nedenler de var. Bu nedenleri stratejik, ekonomik ve güvenlik boyutlar şeklinde
sıralamak mümkün.
Azerbaycan açısından
İsrail`le ilişkilerin stratejik boyutu iki temel gerekçeye dayanmaktadır. Son
20 yıl zarfında Azerbaycan dış politikasının iki temel önceliği var:
bağımsızlığın korunması ve toprak bütünlüğünün sağlanması. İsrail`le ilişkiler
bu bağlamda ABD`deki güçlü Yahudi lobisi nedeniyle stratejik önem arz etmiştir.
Bu bağlamda Bakü yönetimi Yahudi (ve enerji) lobisi aracılığı ile bir yandan
özellikle, Rusya`ya karşı ABD`nin bölgede dengeleyici rol oynamasını sağlamağa
çalışmış, diğer yandan ise Washington`dakı karar mercilerinde etkin olan Ermeni
lobisinin gücünü kırmayı amaçlamıştır. Keza İran`ı dengeleme amacı da bu
yaklaşımın ürünü.
Azerbaycan`ın İsrail`le
ilişkilerinin ekonomik boyutunu ise bu ülke ile geliştirilen iktisadi ilişkiler
oluşturmaktadır. İki ülke arasında yıllık 4 milyar doları bulan ticaret
hacminin en önemli kalemini ise enerji oluşturmaktadır. Bu bağlamda
Azerbaycan`ın enerji müşterilerini çeşitlendirme stratejisinde İsrail`le
yapılan enerji işbirliği hiç de azımsanmayacak kadar önemlidir.
Bakü-Tel-Aviv ilişkilerinin güvenlik boyutunu ise iki temel kalem oluşturmaktadır: silah ticareti ve istihbarat işbirliği. 20 yıldır yapılan Karabağ müzakerelerinin sonuçsuz kalması ve bağlamda Ermenistan`la savaşın halen güçlü bir olasılık olarak değerlendirilmesi nedeniyle Azerbaycan ordusu en modern silahlarla donatılmaktadır. Bu süreçte İsrail önemli bir partnerlerden biri gibi değerlendirilmektedir. İki ülke arasında bu alandaki işbirliğinin en son örneği, geçtiğimiz Şubat ayında imzalanan 1.6 milyar dolarlık anlaşma olmuştur. İki ülke arasında silah ticaretinde dikkati çeken unsuru ise İsrail`den esasen hava savunma sistemlerinin ve pilotsuz uçakların alınmasıdır.
Bakü-Tel-Aviv ilişkilerinin güvenlik boyutunu ise iki temel kalem oluşturmaktadır: silah ticareti ve istihbarat işbirliği. 20 yıldır yapılan Karabağ müzakerelerinin sonuçsuz kalması ve bağlamda Ermenistan`la savaşın halen güçlü bir olasılık olarak değerlendirilmesi nedeniyle Azerbaycan ordusu en modern silahlarla donatılmaktadır. Bu süreçte İsrail önemli bir partnerlerden biri gibi değerlendirilmektedir. İki ülke arasında bu alandaki işbirliğinin en son örneği, geçtiğimiz Şubat ayında imzalanan 1.6 milyar dolarlık anlaşma olmuştur. İki ülke arasında silah ticaretinde dikkati çeken unsuru ise İsrail`den esasen hava savunma sistemlerinin ve pilotsuz uçakların alınmasıdır.
Keza İsrail`le bu
ilişkileri diğer silah satıcılarından Rusya`nın Ermenistan`la ilişkileri,
ABD`den silah alımının Washington`un karar mekanizmalarındaki sorunlar ve
Moskova`nın reaksiyonu nedeniyle doğurabileceği sıkıntılar ve son olarak
Türkiye`nin hava savunma sanayisinin F-16`lar hariç yeterince gelişmiş olmaması
bağlamında düşünmek mümkün. İki ülke arasında istihbarat işbirliği çeşitli
iddialarda gündeme getirilen kadar büyük olmasa da, Ermenistan`a yönelik uydu
istihbaratı yardımı alındığı ve İran`ın bu alandaki faaliyetlerine karşı daha
çok önleyici karakter arz eden belirli bir işbirliğinin mevcut olduğu
söylenebilir.
İsrail bakımında ise
Azerbaycan`la ilişkiler strateji bakımdan birkaç anlam ifade etmektedir.
Öncelikle, İsrail`in İran endişesi Tel-Aviv`i Bakü ile ilişkilere özel önem
vermeğe itmektedir. İkincisi, “Arap denizinin” içindeki İsrail, zaten öteden
beri Arap olmayan Müslüman devletlerle işbirliğini geliştirmeği önemli bir
strateji gibi benimsemişti. Şah İran`ı ile zamanında geliştirilen işbirliği,
Türkiye ile 1990`larda özellikle derinleşen ilişkiler, ya da Etiyopya`ya özel
ilgi bu anlayışın pratiğe yansımasıydı. Ancak, bu saç ayağının İran ve Türkiye
ayağı çökmüş durumda. Bu bağlamda İsrail için Azerbaycan (ve diğer Türk
cumhuriyetlerinin) önemi artmıştır.
İsrail`li bakanın
ülkesinin diş politika önceliklerine dair bazı görüşleri de bu durumu daha da
belirgin hale getirmiş. 1999-da kurduğu ve esasen post Sovyet göçmeni
Yahudilerin desteğini alan “Evimiz İsrail” partisini 2010 yılında koalisyon
ortağı olarak iktidara taşıyan Liberman`ın kendisi de 1978`de Moldova`dan giden
bir Sovyet göçmeni. Liberman ülkesinin Rusya ile stratejik işbirliği kurmasını
istemekte ve post Sovyet coğrafyasına özel önem vermektedir. Liberman`ın
Bakü`de yaptığı Azerbaycan`ın Arap-İsrail ilişkilerinde arabulucu misyonu
yürütebileceğine dair açıklamaları da bu kapsamda değerlendirilebilir.
Ekonomik anlamda
Azerbaycan, özellikle enerji bağlamında İsrail için büyük önem arz etmektedir.
Nitekim, İsrail`in enerji ihracatı içersinde Azerbaycan`ın yüzde 20`nin
üzerinde paya sahip olması bu önemin somut rakamla ifadesidir. Bakü-Ceyhan
petrol ve Bakü-Erzurum doğal gaz hatlarından sonra Şahdeniz gazı da İsrail`in
iştahını kabartıyor. Öte yandan, Türkiye ile ilişkilerin kötüleşmesi ile Mavi
Akım-2 projesinin gündemden kalkması ve Mısır ile 2004`de imzalanan doğal gaz
anlaşmasının da iptali İsrail için Azerbaycan enerji kaynaklarına ihtiyacı
artırıyor. Liberman`ın Bakü ziyareti esas konularından birinin enerji olmasını
da bu gelişmeler bağlamda düşünmek lazım.
Güvenlik bağlamında
İsrail`in için Azerbaycan`ın önemi İran`nın istihbarat faaliyetleri bağlamında
önem arz etmektedir. Keza kötüleşen ilişkiler sürecinde Türkiye pazarının
kaybedildiği ve Gürcistan`la silah ticaretinin ise Rusya`nın Suriye`ye ve
İran`a askeri malzeme satışı ile dengelediği ortamda zengin Azerbaycan İsrail
silah firmaları için önemli müşterilerden sayılmaktadır.
Özetle, Azerbaycan-
İsrail ilişkileri ikili dinamiklerin daha yoğun olduğu bir ilişkiler süreci
olarak tanımlanabilir. İki ülkenin İran müdahile, Türkiye ve Filistin meselesi
konularında ise çok farklı ve hatta zaman–zaman zıtlaşan yaklaşımları var.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
30.04.2012 17:00 Yerel
saatı | 14:00 Dünya saatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder