Bir önceki yazımızda başkanlık
seçimlerinde Putin esas rakibi sayılan Züganov`un süreçteki konumunu
değerlendirmiş ve seçim vaatlerini özetlemiştik. Bu yazıda ise Züganov
dışındaki adayların - Vladimir Jrinovskiy, Sergey Mironov ve Mihail Prohorov`un
seçim vaatlerini ele alıyoruz.
Rusya Liberal Demokrat Partisi
lideri Jrinovskiy ülkedeki başkanlık seçimlerinin değişmeyen aktörlerinden.
Bundan önce 4 kez (1991, 1996, 2000 ve 2008) seçimlere katılan 65 yaşlı
Jrinovskiy`in lideri olduğu partinin ismi ile savunduğu görüşler arasında
neredeyse hiçbir alaka yok. Daha SSCB dağılmadan kurulan partinin Sovyet
istihbarat servisi KGB tarafından kurulduğu ve bugün de Rus istihbarat
servisinin kontrolünde olduğuna dair ciddi sayılabilecek iddialar var. Esasen
aşırı sağ ve şoven Rus milliyetçisi söylemleri ile dikkat çeken Jrinovskiy
skandallarla zaman-zaman ülke gündeminde yer almaktadır. Zaten son Duma
seçimlerinde partinin kullandığı “Ruslar için” sloganı halkta ayrışım duygusu
yaratması gerekçesiyle hem kamuoyundan, hem de Yüksek Seçim Kurulu`ndan tepki
görmüştü.
Şu ana kadar katıldığı tüm başkanlık
seçimlerinde 3. sırada kalan Jrinovskiy`nin en çok oyu ise 2008`de Medvedev`e
karşı yüzde 9,35`le almış. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre bu seçimde de oy
oranı 8-12 bandında değişmektedir. Ancak Putin`in de seçimlerde milliyetçi
söyleme özel yer ayırması Jrinovskiy`in bu kez ciddi oy kaybına uğramasına
neden olabileceği gibi, üçüncü olma şansını da tehlikeye sokabilir.
Bu seçimlere “Jrinovskiy! Aksi
Halde kötü olacak” biçiminde tercüme edebileceğimiz sloganla katlan Jrinovskiy
kendi seçim vaatlerini “111 stratejik hedef” başlığı altında toplamış. Seçim
vaatleri içerisinde en dikkat çekici bölümlerin başında gelen “Rus sorunu”
kısmında Jrinovskiy Rusları birleştirmeği, ülkeyi göçmenlerden korumayı, Kuzey
Kafkasya`da doğrudan başkanlık yönetimini uygulamayı ve Batı kültürü ile
mücadeleyi öneriyor. Jrinovskiy Rusya`nın üniter yapıya dönüştürülmesini ve
guberniyalara bölünmesini, bölge isimlerindeki milli-etnik isimleri
değiştirileceğini, parlamentonun iki organından Federasyon Konseyi`nin
kaldırılacağını vaat ediyor.
Ekonomini oligarhların kontrolünden
çıkaracağını vaat eden Jrinovskiy, vergileri düşüreceğini, nüfus azalmasını
önleyici ekonomik teşvik paketini devreye sokacağını, ölüm cezasını tekrar
uygulamayı, terörle mücadeleyi sertleştirmeyi ve orduya büyük yatırımlar
yapmağın sözünü veriyor. Dış politikada SSCB`yi Rusya merkezli yeniden kurmayı
da öneren Rus lider Türkiye ve Azerbaycan konusuna doğrudan değinmiyor. Ancak
dış politikada geleneksel Rus emperyal iddialarını yansıtan saldırgan bir
üsluba sahip Jrinovskiy`nin daha önceki söylemleri de dikkate alınırsa, Türkiye
ve Azerbaycan`a ilişkin pek olumlu görüşlere sahip olmadığını belirtmek mümkün.
Rusya`daki başkanlık seçimlerinin
bir diğer adayı “Adil Rusya” partisinin lideri ve milletvekili Sergey Mironov`dur.
2004`teki seçimlere katılarak yüzde 1`den de az oy alan Mironov`un Kremli
güdümünde olduğu, esas işlevinin ülkede sosyal demokrat oylara bir ölçüde sahip
çıkma ve komünist lider Züganov`un oylarını bölme olduğu yönünde yorumlar
yapılıyor. Kamuoyu araştırmalarında yüzde 3-7 bandında dolaştığı iddia edilen
Mironov`un partisinin Duma seçimlerinde yüzde 13,22 ile 3. olması ise dikkat
çekiyor.
Mironov`un seçim vaatleri arasında
halka adalet, sosyal sorumluluk alan ekonomi düzen, dürüst politika, adil devlet,
insana yatırım, hukuk devleti, birey ve devletin güvenliğinin sağlanması ve
pragmatik dış politika hususlarına vurgu yer almakta. Mironov dış politikada
ise Rusya`nın büyük güç olmasını istediğini ve tek kutuplu dünya sisteminin
aleyhine olduğunu belirtiyor. BM`nin önemini vurgulayan Mironov, BDT
coğrafyasını öncelikli dış politik alanı gibi görmekte ve bu coğrafyadaki
entegrasyon sürecini desteklemekte. Çok yönlü dış politika uygulanması
gerektiğini belirten Mironov NATO`ya karşı sert politikalar uygulamağı
öneriyor. Mironov`un vaatleri Azerbaycan`a BDT üyesi olduğu için önem
vereceğini gösterirken, Türkiye konusunda doğrudan bir politika tavır ortaya
koymamaktadır. Ancak çok yönlü dış politika anlayışı bağlamında değerlendirecek
olursak Türkiye ile ilişkilerin benzer biçimde devam edeceği öngörülebilir.
2012 seçimlerinin sürpriz adayı ise
Moskova`da üst düzey memur ailesinde doğmuş 46 yaşlı Rus işadamı Mihail
Prohorov. Ekonomi ve finans eğitimi alan Prohorov 1990`lar boyunca özel
sektörde çalışmış. Yükselişi Putin`in devlet başkanı olduğu dönemde gerçekleşen
Prohorov, deyim yerindeyse tam bir “başarı makinesi” görüntüsü veriyor. Nitekim
2001 yılında “Norilsk nikel”in başına geçen Prohorov bu işletmeyi dünyanın en
büyük nikel şirketi yapmış. Sporcu kişili ile de bilinen Prohorov`un mali
destek verdiyi ÇSKA basket takımı ise iki kere Avrupa şampiyonu oldu. Kendi
ismini taşıyan yardım fondu kuran işadamı Rusya`nın bölgelerinde sosyal ve
kültürel faaliyetlere destek veriyor. Prohorov Rus medyasında saygın yeri
bulunan RBK medya holdinginin de sahibi aynı zamanda.
Siyasete girişinin ilk işaretini
2011 Haziranında “Haklı Dava” partisi başkanı olarak veren Prohorov seçimde
sürpriz yapacağı iddiasında. Kamuoyu yoklamalarında oy oranı yüzde 1-5 bandında
görünen Rus işadamın en azından 3. olmayı hedeflediği yapılan yorumlar
arasında. Seçimlere ilk kez katılan Prohorov diğer muhalif adaylardan farklı
olarak seçim stratejisinde direkt Putin`i hedef almakta.
15 sayfalık “Şimdi ve Gelecek”
isimli seçim programında Putin dönemi ile kendisini yapacaklarını karşılaştıran
Prohorov, daha çok orta kesimden ve hem de mevcut rejimi protesto eden
kitlelerden, özellikle gençlerden destek almak amacında. Bu çerçevede sokakta
gösteri yapan kesimin bütün taleplerini kabul edeceğini açıklayan Rus işadamı
başkanlık süresini tekrar 4 yıla indireceğini ve en fazla iki defa ile
sınırlayacağını vaat ediyor. Yönetim ve yasama kurumlarının doğrudan ve şeffaf
seçimlerle belirleneceğini vaat eden Prohorov, Duma seçimlerindeki barajı yüzde
3-e çekeceğini ve parlamentoya parti ve bağımsız adayların eşit oranda
temsilini sağlayan seçim sistemini savunuyor.
Başta Mihail Hodorkovskiy olmakla
hapse mahkum edilen bütün işadamlarını affedeceğini ilan eden Prohorov`un
vaatleri arasında yolsuzluk ve bürokrasi ile mücadele, güvenlik ve savunma
sistemin çağdaş koşullara uygun biçimde yeniden yapılandırma, savunma
harcamaları ile sağlık harcamalarını eşitleme de var.
Rus işadamı dış politikada ise ekonomik çıkarları temel alan bir strateji izlemeyi öneriyor. Prohorov bu bağlamda Avrupa ve benzeri demokratik ülkelerle işbirliğini önemserken ve Avrupa ile vize rejimini kaldırmayı vaat ederken, gümrük birliğine girmeyen Orta Asya ülkelerine vize rejimi uygulayacağını belirtiyor. Türkiye`de tatil yapmayı seven Prohorov Rus halkını da bu ülkeye gitmeye çağırıyor.
Rus işadamı dış politikada ise ekonomik çıkarları temel alan bir strateji izlemeyi öneriyor. Prohorov bu bağlamda Avrupa ve benzeri demokratik ülkelerle işbirliğini önemserken ve Avrupa ile vize rejimini kaldırmayı vaat ederken, gümrük birliğine girmeyen Orta Asya ülkelerine vize rejimi uygulayacağını belirtiyor. Türkiye`de tatil yapmayı seven Prohorov Rus halkını da bu ülkeye gitmeye çağırıyor.
Bu seçimlerde Prohorov`un en önemli
sorunu ise inandırıcılık ve kendini muhalif çevrelere kabul ettirmek olacak
gibi. Her ne kadar vaatlerinde bağımsız olduğunu ispatlamaya çalışsa da, hatta
seçilmesi halinde başbakan gibi Kurdin veya Hodorkovskiy`i atayacağını beyan
etse de, karşı taraf onu samimi bulmuyor. Nitekim Hodrokovskiy Prohorov`un
“Putin projesi” olduğunu belirtmiş. Doğrusu Hodorkovski, ve Berezovskiy gibi
işadamlarının siyasetle ilgilemelerinin bedelini canı ve mali ile ödediği bir
ülkede Kremlin`den icazet alamayan birinin siyasete girmesi inandırıcı değil.
Bazıları ise Prohorov`un Medvedev`in Putin`e karşı kozu gibi görme eğiliminde.
Bu yorumlar ışığında Prohorov`un siyasi geleceğini atacağı adımlar ve zaman
belirleyecek.
Bu yazımızla Putin`in seçimlerdeki
rakiplerinin siyasi görüşlerini genel hatları ile özetlemeyi tamamlamış olduk.
Önümüzdeki yazıda ise Rusya`nın 3 kez başkanı olmağı neredeyse “daha seçim
olmadan garantilemiş” Putin`in seçim vaatlerini ve stratejisini
anlatacağız.
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya
Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti
(QAFSAM-www.qafsam.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder