30 Aralık 2014 Salı

Putin`in rakipleri: Jrinovskiy, Mironov ve Prohorov




Bir önceki yazımızda başkanlık seçimlerinde Putin esas rakibi sayılan Züganov`un süreçteki konumunu değerlendirmiş ve seçim vaatlerini özetlemiştik. Bu yazıda ise Züganov dışındaki adayların - Vladimir Jrinovskiy, Sergey Mironov ve Mihail Prohorov`un seçim vaatlerini ele alıyoruz.
Rusya Liberal Demokrat Partisi lideri Jrinovskiy ülkedeki başkanlık seçimlerinin değişmeyen aktörlerinden. Bundan önce 4 kez (1991, 1996, 2000 ve 2008) seçimlere katılan 65 yaşlı Jrinovskiy`in lideri olduğu partinin ismi ile savunduğu görüşler arasında neredeyse hiçbir alaka yok. Daha SSCB dağılmadan kurulan partinin Sovyet istihbarat servisi KGB tarafından kurulduğu ve bugün de Rus istihbarat servisinin kontrolünde olduğuna dair ciddi sayılabilecek iddialar var. Esasen aşırı sağ ve şoven Rus milliyetçisi söylemleri ile dikkat çeken Jrinovskiy skandallarla zaman-zaman ülke gündeminde yer almaktadır. Zaten son Duma seçimlerinde partinin kullandığı “Ruslar için” sloganı halkta ayrışım duygusu yaratması gerekçesiyle hem kamuoyundan, hem de Yüksek Seçim Kurulu`ndan tepki görmüştü.
Şu ana kadar katıldığı tüm başkanlık seçimlerinde 3. sırada kalan Jrinovskiy`nin en çok oyu ise 2008`de Medvedev`e karşı yüzde 9,35`le almış. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre bu seçimde de oy oranı 8-12 bandında değişmektedir. Ancak Putin`in de seçimlerde milliyetçi söyleme özel yer ayırması Jrinovskiy`in bu kez ciddi oy kaybına uğramasına neden olabileceği gibi, üçüncü olma şansını da tehlikeye sokabilir.
Bu seçimlere “Jrinovskiy! Aksi Halde kötü olacak” biçiminde tercüme edebileceğimiz sloganla katlan Jrinovskiy kendi seçim vaatlerini “111 stratejik hedef” başlığı altında toplamış. Seçim vaatleri içerisinde en dikkat çekici bölümlerin başında gelen “Rus sorunu” kısmında Jrinovskiy Rusları birleştirmeği, ülkeyi göçmenlerden korumayı, Kuzey Kafkasya`da doğrudan başkanlık yönetimini uygulamayı ve Batı kültürü ile mücadeleyi öneriyor. Jrinovskiy Rusya`nın üniter yapıya dönüştürülmesini ve guberniyalara bölünmesini, bölge isimlerindeki milli-etnik isimleri değiştirileceğini, parlamentonun iki organından Federasyon Konseyi`nin kaldırılacağını vaat ediyor.
Ekonomini oligarhların kontrolünden çıkaracağını vaat eden Jrinovskiy, vergileri düşüreceğini, nüfus azalmasını önleyici ekonomik teşvik paketini devreye sokacağını, ölüm cezasını tekrar uygulamayı, terörle mücadeleyi sertleştirmeyi ve orduya büyük yatırımlar yapmağın sözünü veriyor. Dış politikada SSCB`yi Rusya merkezli yeniden kurmayı da öneren Rus lider Türkiye ve Azerbaycan konusuna doğrudan değinmiyor. Ancak dış politikada geleneksel Rus emperyal iddialarını yansıtan saldırgan bir üsluba sahip Jrinovskiy`nin daha önceki söylemleri de dikkate alınırsa, Türkiye ve Azerbaycan`a ilişkin pek olumlu görüşlere sahip olmadığını belirtmek mümkün.
Rusya`daki başkanlık seçimlerinin bir diğer adayı “Adil Rusya” partisinin lideri ve milletvekili Sergey Mironov`dur. 2004`teki seçimlere katılarak yüzde 1`den de az oy alan Mironov`un Kremli güdümünde olduğu, esas işlevinin ülkede sosyal demokrat oylara bir ölçüde sahip çıkma ve komünist lider Züganov`un oylarını bölme olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Kamuoyu araştırmalarında yüzde 3-7 bandında dolaştığı iddia edilen Mironov`un partisinin Duma seçimlerinde yüzde 13,22 ile 3. olması ise dikkat çekiyor.
Mironov`un seçim vaatleri arasında halka adalet, sosyal sorumluluk alan ekonomi düzen, dürüst politika, adil devlet, insana yatırım, hukuk devleti, birey ve devletin güvenliğinin sağlanması ve pragmatik dış politika hususlarına vurgu yer almakta. Mironov dış politikada ise Rusya`nın büyük güç olmasını istediğini ve tek kutuplu dünya sisteminin aleyhine olduğunu belirtiyor. BM`nin önemini vurgulayan Mironov, BDT coğrafyasını öncelikli dış politik alanı gibi görmekte ve bu coğrafyadaki entegrasyon sürecini desteklemekte. Çok yönlü dış politika uygulanması gerektiğini belirten Mironov NATO`ya karşı sert politikalar uygulamağı öneriyor. Mironov`un vaatleri Azerbaycan`a BDT üyesi olduğu için önem vereceğini gösterirken, Türkiye konusunda doğrudan bir politika tavır ortaya koymamaktadır. Ancak çok yönlü dış politika anlayışı bağlamında değerlendirecek olursak Türkiye ile ilişkilerin benzer biçimde devam edeceği öngörülebilir.
2012 seçimlerinin sürpriz adayı ise Moskova`da üst düzey memur ailesinde doğmuş 46 yaşlı Rus işadamı Mihail Prohorov. Ekonomi ve finans eğitimi alan Prohorov 1990`lar boyunca özel sektörde çalışmış. Yükselişi Putin`in devlet başkanı olduğu dönemde gerçekleşen Prohorov, deyim yerindeyse tam bir “başarı makinesi” görüntüsü veriyor. Nitekim 2001 yılında “Norilsk nikel”in başına geçen Prohorov bu işletmeyi dünyanın en büyük nikel şirketi yapmış. Sporcu kişili ile de bilinen Prohorov`un mali destek verdiyi ÇSKA basket takımı ise iki kere Avrupa şampiyonu oldu. Kendi ismini taşıyan yardım fondu kuran işadamı Rusya`nın bölgelerinde sosyal ve kültürel faaliyetlere destek veriyor. Prohorov Rus medyasında saygın yeri bulunan RBK medya holdinginin de sahibi aynı zamanda.
Siyasete girişinin ilk işaretini 2011 Haziranında “Haklı Dava” partisi başkanı olarak veren Prohorov seçimde sürpriz yapacağı iddiasında. Kamuoyu yoklamalarında oy oranı yüzde 1-5 bandında görünen Rus işadamın en azından 3. olmayı hedeflediği yapılan yorumlar arasında. Seçimlere ilk kez katılan Prohorov diğer muhalif adaylardan farklı olarak seçim stratejisinde direkt Putin`i hedef almakta.
15 sayfalık “Şimdi ve Gelecek” isimli seçim programında Putin dönemi ile kendisini yapacaklarını karşılaştıran Prohorov, daha çok orta kesimden ve hem de mevcut rejimi protesto eden kitlelerden, özellikle gençlerden destek almak amacında. Bu çerçevede sokakta gösteri yapan kesimin bütün taleplerini kabul edeceğini açıklayan Rus işadamı başkanlık süresini tekrar 4 yıla indireceğini ve en fazla iki defa ile sınırlayacağını vaat ediyor. Yönetim ve yasama kurumlarının doğrudan ve şeffaf seçimlerle belirleneceğini vaat eden Prohorov, Duma seçimlerindeki barajı yüzde 3-e çekeceğini ve parlamentoya parti ve bağımsız adayların eşit oranda temsilini sağlayan seçim sistemini savunuyor.
Başta Mihail Hodorkovskiy olmakla hapse mahkum edilen bütün işadamlarını affedeceğini ilan eden Prohorov`un vaatleri arasında yolsuzluk ve bürokrasi ile mücadele, güvenlik ve savunma sistemin çağdaş koşullara uygun biçimde yeniden yapılandırma, savunma harcamaları ile sağlık harcamalarını eşitleme de var.

Rus işadamı dış politikada ise ekonomik çıkarları temel alan bir strateji izlemeyi öneriyor. Prohorov bu bağlamda Avrupa ve benzeri demokratik ülkelerle işbirliğini önemserken ve Avrupa ile vize rejimini kaldırmayı vaat ederken, gümrük birliğine girmeyen Orta Asya ülkelerine vize rejimi uygulayacağını belirtiyor. Türkiye`de tatil yapmayı seven Prohorov Rus halkını da bu ülkeye gitmeye çağırıyor.
Bu seçimlerde Prohorov`un en önemli sorunu ise inandırıcılık ve kendini muhalif çevrelere kabul ettirmek olacak gibi. Her ne kadar vaatlerinde bağımsız olduğunu ispatlamaya çalışsa da, hatta seçilmesi halinde başbakan gibi Kurdin veya Hodorkovskiy`i atayacağını beyan etse de, karşı taraf onu samimi bulmuyor. Nitekim Hodrokovskiy Prohorov`un “Putin projesi” olduğunu belirtmiş. Doğrusu Hodorkovski, ve Berezovskiy gibi işadamlarının siyasetle ilgilemelerinin bedelini canı ve mali ile ödediği bir ülkede Kremlin`den icazet alamayan birinin siyasete girmesi inandırıcı değil. Bazıları ise Prohorov`un Medvedev`in Putin`e karşı kozu gibi görme eğiliminde. Bu yorumlar ışığında Prohorov`un siyasi geleceğini atacağı adımlar ve zaman belirleyecek.
Bu yazımızla Putin`in seçimlerdeki rakiplerinin siyasi görüşlerini genel hatları ile özetlemeyi tamamlamış olduk. Önümüzdeki yazıda ise Rusya`nın 3 kez başkanı olmağı neredeyse “daha seçim olmadan garantilemiş” Putin`in seçim vaatlerini ve stratejisini anlatacağız. 
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder