Yanukoviç ve Medvedev
arasında "gaz karşılığında askeri üs" ya da "ekonomi yerine
egemenlik" şeklinde nitelendirilen bu anlaşmalar iki ülke parlamentoları
tarafından onaylanarak yürürlüğe girse de, başta eski Cumhurbaşkanı Viktor
Yuşenko, eski Başbakan Yuliya Timoşenko ve eski parlamento başkanı Arseni
Yasenyuk olmakla muhalefetin sert itirazlarına neden olmuştur. İlginçtir ki,
Ukrayna Dışişleri Bakanı Kostyantin Grişenko da Devlet Başkanı Yanukoviç`in
istemesine rağmen, onun imzalandıktan sonra düzenlediği basın toplantısına
katılmamıştır.
Rusya bakımında
anlaşmalar öncelikle, Moskova yönetiminin kendi Karadeniz donanmasının
geleceğine dair endişelerine en azından 2042 yılına kadar son vermiştir.
Rusya'nın Ukrayna ile yeni yakınlaşma süreci, onu Karadeniz'deki konumunu ciddi
şekilde güçlendiriyor. Nitekim bu anlaşmadan sonra Rusya artık Karadeniz'de
başka bir askeri deniz üssüne ihtiyaç hissetmediğini açıklamıştır.
Bu ise gelecekte
Rusya'nın Abhazya ve Güney Osetya`ya ilişkin tutumunun göreceli olarak
yumuşatmasını sağlaya bilir. İkincisi, Rusya`nın başta nükleer ve enerji
sektörlerinin birleştirmek olmak üzere bazı önerileri Ukrayna'nın
"Ermenistanlaşması" tehlikesi taşıyor.
Rusya'nın Yanukoviç’in
iktidarda olmasından istifade ederek Ukrayna'yı Avrasya`da kendi ön karakoluna
dönüştürmek çabası ise bu ülkenin BDT coğrafyasındaki mevkilerini daha da
güçlendirebilir. Üçüncü olarak, Rusya bu anlaşmalarla AB ile enerji
işbirliğinin yeni bir krizle karşılaşmaması ihtimalini en azından önümüzdeki
dönem için güvence altına almıştır.
Rusya-Ukrayna
anlaşmalarına Batı'nın tepkisi ise nispeten zayıf ve ihtiyatlı olmuştur. Öyle
ki, AB yetkilileri "Ukrayna”nın ekonomik istikrarını istediklerini, fakat
bunun ne pahasına olursa olsun sağlanmaması gerektiğini" vurguladılar. Hiç
şüphesiz bu tutumda Rusya ve AB arasında daha önce belirtilen enerji
işbirliğinin özel rolü var.
Diğer bir önemli Batı
örgütü NATO`nun Genel Sekreteri Adreas Rasmussen de açıklamasında bu
anlaşmaların Rusya-NATO ilişkilerinin etkilemeyeceğini belirtmiştir. Bu kurumun
2008 yılındaki Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliğine ilişkin tutumu ve
Rusya-Gürcistan savaşındaki yaklaşımı dikkate alınırsa Rasmussen`in bu
açıklaması şaşırtıcı olmamıştır. İhtiyatlı ve zayıf tepki gösterenler
içerisinde son dönemlerde Rusya ile ilişkileri iyileştiren ABD de özellikle
dikkat çekmiştir. Beyaz Saray yönetiminin sözleşmelere ilişkin tutumunu
açıklamayarak bekleme konumunda kalmıştır.
Bu da ABD'nin Rusya ile
bir stratejik pazarlığı olduğunu ve Ukrayna'nın da bu sürecin bir parçası olduğuna
ilişkin yorumu daha da güçlendirmektedir. Bir diğer bölge gücü Türkiye`nin de
güçlenen Rus-Türk ilişkileri fonunda Rusya-Ukrayna anlaşmalarına neredeyse hiç
bir reaksiyon göstermediği gözlemlenmiştir.
Ukrayna içinden bazı
tepkilere rağmen, Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerdeki yakınlaşmanın daha
da derinleşeceğine ilişkin yeni sinyaller ise gelmeye devam ediyor.
Sevastapol’deki Rus askeri üssünün süresinin 2042 yılına kadar uzatılmasına ve
Ukrayna'nın Rusya-Beyaz Rusya-Kazakistan arasında 1 Temmuz'da kurulan Gümrük
Birliği'ne davet edilmesinden (bu konuyu “BDT Coğrafyasında Gümrük Birliği ve
Azerbaycan” isimli yazımızda geniş ele almıştık) sonra Moskova bu kez de
Ukrayna'dan yeni askeri üs istediğini açıklamıştır.
Rusya'nın bu isteği
Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov tarafından 6 Temmuz'da Ukraynalı meslektaşı
Mihail Yejel`le Soçi`deki toplantısında gündeme getirilmiştir. Serdyukov
Kırım'daki NİTKA hava üssünün kiralamak, ya da herhangi bir şekilde kullanmak
istediklerine dair bir mektubu daha önce Ukrayna`ya gönderdiklerini
bildirmiştir. Belirtmek gerekir ki, Kırım'daki Saki kenti yakınlarında yerleşen
NİTKA askeri üssü donanma uçaklarının kullanımı için tasarlanmıştır ve SSCB
coğrafyasında karada bu amaçla yapılmış tek askeri üs niteliği taşımaktadır.
BDT savunma bakanları
toplantısı nedeniyle Soçi'de bulunan Ukrayna Savunma Bakanı Mihail Yejel ise
açıklamasında Rusya'nın bu ricasının olumlu sonuçlanacağına inandığını
belirtmiştir. NİTKA askeri üssünün Ukrayna için stratejik önemde olmadığını
vurgulayan Yejel, ülkesinin uçak gemisi ve donanma hava filosunun bulunmadığını
hatırlatmıştır. Ukraynalı bakan askeri üssün hangi zaman dilimi için Rusya'ya
kiralanacağı konusunun müzakerelerle belirleneceğini ifade etmiştir.
Rusya'nın NİTKA askeri
üssüne dair isteği her şeyden önce, BDT coğrafyasında askeri varlığını daha da
güçlendirme yönünde başarılı girişimlerinin yeni bir örneğidir. İkincisi, bu
adım aynı zamanda son yıllarda NATO`nun Karadeniz bölgesine girişi ve ABD'nin
bu denize artan ilgisini dengeleme isteğinin bir parçası sayılabilir.
Üçüncüsü, bu girişim
Rusya'nın Yanukoviç’in iktidarda olmasını kullanarak Ukrayna'ya daha güçlü bir
şekilde yerleşme ve bu ülkeyi (Kafkasya`da Ermenistan`a yaptığı gibi)
Avrasya`da ön karakolu durumuna getirecek biçimde kontrol altına alma arzusunu
gerçekleştirmek yönünde yeni bir adımı olarak nitelendirilebilir.
Sonuç olarak,
Ukrayna'nın "Ermenistanlaşması"na götüren bu adımlar genel anlamda
BDT coğrafyasında Rusya'nın etkisini daha da güçlendirecek ve bölge ülkelerinin
Kremlin yönetimi ile daha yakın ilişkiler kurmaya zorlayacaktır. Batı'nın ve
Türkiye`nin bu süreçleri gözlemci pozisyonda izlemesi ise bir yandan Rusya'nın
bu coğrafyada kontrolü tamamen ele alma arzusunun gerçekleşmesini
kolaylaştırırken, diğer yandan Washington, Brüksel ve Ankara`nın stratejik
önemde olduğunu sık-sık vurguladıkları “kuzey yoluna” alternatif enerji
projelerine ciddi darbe vuracak.
Bitti.
28.07.2011 14:10 Yerel
saatı | 11:10 Dünya saatı
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder