29 Aralık 2014 Pazartesi

Rusya-Ukrayna İlişkileri Nereye?-4




Yanukoviç ve Medvedev arasında "gaz karşılığında askeri üs" ya da "ekonomi yerine egemenlik" şeklinde nitelendirilen bu anlaşmalar iki ülke parlamentoları tarafından onaylanarak yürürlüğe girse de, başta eski Cumhurbaşkanı Viktor Yuşenko, eski Başbakan Yuliya Timoşenko ve eski parlamento başkanı Arseni Yasenyuk olmakla muhalefetin sert itirazlarına neden olmuştur. İlginçtir ki, Ukrayna Dışişleri Bakanı Kostyantin Grişenko da Devlet Başkanı Yanukoviç`in istemesine rağmen, onun imzalandıktan sonra düzenlediği basın toplantısına katılmamıştır.
Rusya bakımında anlaşmalar öncelikle, Moskova yönetiminin kendi Karadeniz donanmasının geleceğine dair endişelerine en azından 2042 yılına kadar son vermiştir. Rusya'nın Ukrayna ile yeni yakınlaşma süreci, onu Karadeniz'deki konumunu ciddi şekilde güçlendiriyor. Nitekim bu anlaşmadan sonra Rusya artık Karadeniz'de başka bir askeri deniz üssüne ihtiyaç hissetmediğini açıklamıştır.
Bu ise gelecekte Rusya'nın Abhazya ve Güney Osetya`ya ilişkin tutumunun göreceli olarak yumuşatmasını sağlaya bilir. İkincisi, Rusya`nın başta nükleer ve enerji sektörlerinin birleştirmek olmak üzere bazı önerileri Ukrayna'nın "Ermenistanlaşması" tehlikesi taşıyor.
Rusya'nın Yanukoviç’in iktidarda olmasından istifade ederek Ukrayna'yı Avrasya`da kendi ön karakoluna dönüştürmek çabası ise bu ülkenin BDT coğrafyasındaki mevkilerini daha da güçlendirebilir. Üçüncü olarak, Rusya bu anlaşmalarla AB ile enerji işbirliğinin yeni bir krizle karşılaşmaması ihtimalini en azından önümüzdeki dönem için güvence altına almıştır.
Rusya-Ukrayna anlaşmalarına Batı'nın tepkisi ise nispeten zayıf ve ihtiyatlı olmuştur. Öyle ki, AB yetkilileri "Ukrayna”nın ekonomik istikrarını istediklerini, fakat bunun ne pahasına olursa olsun sağlanmaması gerektiğini" vurguladılar. Hiç şüphesiz bu tutumda Rusya ve AB arasında daha önce belirtilen enerji işbirliğinin özel rolü var.
Diğer bir önemli Batı örgütü NATO`nun Genel Sekreteri Adreas Rasmussen de açıklamasında bu anlaşmaların Rusya-NATO ilişkilerinin etkilemeyeceğini belirtmiştir. Bu kurumun 2008 yılındaki Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliğine ilişkin tutumu ve Rusya-Gürcistan savaşındaki yaklaşımı dikkate alınırsa Rasmussen`in bu açıklaması şaşırtıcı olmamıştır. İhtiyatlı ve zayıf tepki gösterenler içerisinde son dönemlerde Rusya ile ilişkileri iyileştiren ABD de özellikle dikkat çekmiştir. Beyaz Saray yönetiminin sözleşmelere ilişkin tutumunu açıklamayarak bekleme konumunda kalmıştır.
Bu da ABD'nin Rusya ile bir stratejik pazarlığı olduğunu ve Ukrayna'nın da bu sürecin bir parçası olduğuna ilişkin yorumu daha da güçlendirmektedir. Bir diğer bölge gücü Türkiye`nin de güçlenen Rus-Türk ilişkileri fonunda Rusya-Ukrayna anlaşmalarına neredeyse hiç bir reaksiyon göstermediği gözlemlenmiştir.
Ukrayna içinden bazı tepkilere rağmen, Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerdeki yakınlaşmanın daha da derinleşeceğine ilişkin yeni sinyaller ise gelmeye devam ediyor. Sevastapol’deki Rus askeri üssünün süresinin 2042 yılına kadar uzatılmasına ve Ukrayna'nın Rusya-Beyaz Rusya-Kazakistan arasında 1 Temmuz'da kurulan Gümrük Birliği'ne davet edilmesinden (bu konuyu “BDT Coğrafyasında Gümrük Birliği ve Azerbaycan” isimli yazımızda geniş ele almıştık) sonra Moskova bu kez de Ukrayna'dan yeni askeri üs istediğini açıklamıştır.
Rusya'nın bu isteği Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov tarafından 6 Temmuz'da Ukraynalı meslektaşı Mihail Yejel`le Soçi`deki toplantısında gündeme getirilmiştir. Serdyukov Kırım'daki NİTKA hava üssünün kiralamak, ya da herhangi bir şekilde kullanmak istediklerine dair bir mektubu daha önce Ukrayna`ya gönderdiklerini bildirmiştir. Belirtmek gerekir ki, Kırım'daki Saki kenti yakınlarında yerleşen NİTKA askeri üssü donanma uçaklarının kullanımı için tasarlanmıştır ve SSCB coğrafyasında karada bu amaçla yapılmış tek askeri üs niteliği taşımaktadır.
BDT savunma bakanları toplantısı nedeniyle Soçi'de bulunan Ukrayna Savunma Bakanı Mihail Yejel ise açıklamasında Rusya'nın bu ricasının olumlu sonuçlanacağına inandığını belirtmiştir. NİTKA askeri üssünün Ukrayna için stratejik önemde olmadığını vurgulayan Yejel, ülkesinin uçak gemisi ve donanma hava filosunun bulunmadığını hatırlatmıştır. Ukraynalı bakan askeri üssün hangi zaman dilimi için Rusya'ya kiralanacağı konusunun müzakerelerle belirleneceğini ifade etmiştir.
Rusya'nın NİTKA askeri üssüne dair isteği her şeyden önce, BDT coğrafyasında askeri varlığını daha da güçlendirme yönünde başarılı girişimlerinin yeni bir örneğidir. İkincisi, bu adım aynı zamanda son yıllarda NATO`nun Karadeniz bölgesine girişi ve ABD'nin bu denize artan ilgisini dengeleme isteğinin bir parçası sayılabilir.
Üçüncüsü, bu girişim Rusya'nın Yanukoviç’in iktidarda olmasını kullanarak Ukrayna'ya daha güçlü bir şekilde yerleşme ve bu ülkeyi (Kafkasya`da Ermenistan`a yaptığı gibi) Avrasya`da ön karakolu durumuna getirecek biçimde kontrol altına alma arzusunu gerçekleştirmek yönünde yeni bir adımı olarak nitelendirilebilir.
Sonuç olarak, Ukrayna'nın "Ermenistanlaşması"na götüren bu adımlar genel anlamda BDT coğrafyasında Rusya'nın etkisini daha da güçlendirecek ve bölge ülkelerinin Kremlin yönetimi ile daha yakın ilişkiler kurmaya zorlayacaktır. Batı'nın ve Türkiye`nin bu süreçleri gözlemci pozisyonda izlemesi ise bir yandan Rusya'nın bu coğrafyada kontrolü tamamen ele alma arzusunun gerçekleşmesini kolaylaştırırken, diğer yandan Washington, Brüksel ve Ankara`nın stratejik önemde olduğunu sık-sık vurguladıkları “kuzey yoluna” alternatif enerji projelerine ciddi darbe vuracak.
Bitti.

28.07.2011 14:10 Yerel saatı | 11:10 Dünya saatı
Dr. Nazim CAFERSOY, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Analisti (QAFSAM-www.qafsam.org)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder