E) Kuzey Kafkasya: Riskler ve fırsatlar (5)
d) Jeokültürel risk ve fırsatlar (2)
d) Jeokültürel risk ve fırsatlar (2)
Rusya-Azerbaycan
ilişkileri içerisinde jeokültürel faktörlerin bir diğer önemli yönünü de
ulusal/etnik faktördür. Genelde ulusal/etnik faktörün uluslararası ilişkiler
sisteminde artan rolünü 1648’de Avrupa’da imzalanan Westfalya anlaşmasıyla
başlatabiliriz. Bu anlaşma ile egemen ulus-devlet modeline dayanan uluslararası
sistemin temeli koyulmuştur. 1789’daki Fransız devrimi milliyetçiliği siyasi
ideoloji gibi gündemin ana konusu haline getirerek ilk önce Fransa’da, daha
sonraları ise Napolyon savaşları Avrupa’nın geri kalan kısmında milli devlet
oluşmasında önemli rol oynadı.
20. yüzyılda ABD Başkanı
Woodrow Wilson tarafından “milletlerin kendi kaderlerini tayin etme” ilkesi ile
tanımlanan karakterize edilen bu milli-etnik faktörü sömürgecilere karşı Orta
Doğu, Asya ve Afrika`da ki milli özgürlük mücadelelerinin esas yönünü
oluşturdu. Uluslararası sistemin esas oyuncularının ulus devletler olduğunu
savunan bu gelişmeler milli-etnik faktörü dış siyasetin önemli araçlarından
biri haline getirdi.19. yüzyılda gündeme gelen Pangermanizm ile Panslavizm ve
20. yüzyıldaki Türkçülük ve Pan-Arabizm gibi siyasi eğilimler milli-etnik
faktörün önemini daha da artıran örneklerdir. Bunun yanı sıra, Nazi
Almanya’sının dayandığı rasyonel-sosyalist ideolojide Alman ırkçılığının esas
yeri tutması ise yaklaşık 50 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan İkinci Dünya
Savaşının çıkmasının başlıca nedenlerinden sayılmaktadır.
Soğuk Savaş döneminde
milli-etnik faktör ABD ve SSCB arasındaki uluslararası mücadele ve rekabetin en
önemli araçlarından birini oluşturuştur. SSCB bu süreçte ABD’deki Slav
kökenlerinin yanı sıra etnik Ermeni ve Yunan lobilerinin Washington yönetimi
üzerindeki etkisinden yararlanmaya çalışırken, ABD de Komünist blokta,
özellikle SSCB’de milli-etnik faktörleri daha da öne çıkarmak için çaba
gösterirdi. Milli-etnik faktör aynı zamanda Yugoslavya ile SSCB’nin dağılması
sürecinde esas rollerden birini oynadı. 1991 yılından sonra milli-etnik faktör
uluslararası ilişkiler sisteminde önemi ve popülerliği giderek artan konulardan
biri haline geldi. Bugün hem küresel bağlamda, hem de SSCB açısından
milli-etnik gerilimler en büyük uluslararası sorunlardan biri gibi
değerlendirilebilir.
Rusya ve Azerbaycan
arasında etnik faktörün rolünü ve Kuzey Kafkasya`nın konumunu değerlendirmek
için ilk önce bu iki ülkenin etnik yapısının genel durumunu ortaya koymak
gerekmektedir. Lenin`in “milletler hapishanesi” gibi tanımladığı Çarlık
Rusya’sı ile çok uluslu ve çok etnikli SSCB’nin mirasçısı konumundaki Rusya
bugün de bu yapısını devam ettirmektedir. 2010 yılında ülkede yapılan nüfus
sayımının ilk sonuçlarına göre, Rusya`da 142 milyon 905 200 kişi yaşamaktadır.
Bu sayımın ülkedeki etnik yapıya ilişkin sonuçları henüz açıklanmadığından
değerlendirme için 2002 yılındaki sayım sonuçlarına bakıldığında Rusya
nüfuzunun %79,8’ i Ruslardan oluşsa da, ülkede 194’den fazla etnik grubun
temsilcisi yaşamaktadır. Yine 2002 yılının verilerine bakıldığında Rusya’da
yaklaşık 1 milyon 130 491 Ermeni (ülkede sayıca 7. büyük azınlık) ve 622 000
Azerbaycanlı (13. büyük azınlık) yurttaş gibi yaşamaktadırlar. Genelde
Azerbaycan`dan buraya çalışmak için gelenlerle birlikte Rusya`da ki
Azerbaycanlıların sayısının 2 milyona ulaştığı geniş yayılan bir düşüncedir.
Yine aynı bağlamada Ermenistan`dan buraya çalışmak için gelenlerle birlikte
Rusya`da ki Ermenilerin de toplam sayısının yaklaşık 2,5 milyon civarında
olduğu düşünülüyor.
Çok etnikli Rusya`nın
Kuzey Kafkasya bölgesi toplam sayıları yaklaşık 100’e ulaşan etnik azınlıkla
sadece ülkenin ve Avrasya`nın, hatta dünyanın en heterojen bölgelerinden biri
sayılabilir. 2002 yılı nüfus sayımı verilerine göre, halen Kuzey Kafkasya
federal bölgesinde yaklaşık 135 bin Azerbaycanlı yaşamaktadır. Bunların esas
bölümü, yani 111 656’sı Azerbaycan`la doğrudan sınırda yerleşen Dağıstan`da
yaşamaktadır. Bu nüfus Dağıstan toplam ahalisinin yaklaşık %18’i oluşturuyor.
Bundan başka Rusya`da yaşayan 814 473 bin Avar`ın %93,1’i, 411 535 bin Lezgi`
nin %81,8’i, 10 366 bin Sahurun %78, 8’i Dağıstan`da yerleşmiştir.
26.05.2011
Dr. Nazim CAFERSOYKafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder